Vikipedi:Günün maddeleri/Ekim 2020
- 1 Ekim
Nüfus, sayımlar yoluyla belirlenir. Nüfus sayımları seçmenlerin belirlenmesinin yanı sıra başka pek çok amaç için de yapılmaktadır. İlk nüfus sayımlarının temel amacı askeri gücü belirlemek, vergilendirme için kolaylık sağlamaktı ve yalnızca erkekler dikkate alınıyor, kadınlar ve çocuklar göz ardı ediliyordu. Nüfus sayımlarındaki diğer amaçlar da şunlardır: Erkek-kadın nüfusu belirlemek, kırsal-kentsel nüfusu belirlemek, nüfus yerleşim yerlerine göre dağılımını belirlemek, okuma-yazma oranını belirlemek, eğitim durumunu belirlemek, nüfusu belirlemek, nüfusun yaşlara göre dağılımını belirlemek ve daha birçok amaçtan dolayı yapılır. Düzenli sayımlar yakın tarihlidir. 14. yüzyılda İskandinav ülkelerinin uygulamaları ile başlamıştır. Nüfus sayımları yoluyla bir yerleşim birimindeki insan grubunun demografik özellikleri ortaya konur. Yaş ve vücut yapısı, ekonomik ve sosyal durum gibi. Düzenli sayımlar, nüfusun artış hızı, ölümler, doğumlar ve göçler gibi demografik göstergelerin gidişatının belirlenmesine olanak tanır ancak bütün Dünya'da, her ülkenin farklı nüfus sayım uygulamaları (yineleme süresi, güvenirlik v.s.) olması sebebiyle bütün Dünya nüfusu hakkında sağlıklı verilere ulaşmak güçtür. (Devamı...) |
![]() Jelinek Avusturya'nın Steiermark eyaletinin Mürzzuschlag kasabasında doğdu. Babası II. Dünya Savaşı'ndan sağ kurtulmayı başarmış Çek asıllı bir Yahudi'ydi. Annesi varlıklı bir Viyana ailesindendi. Küçük yaşlardan itibaren piyano, org, gitar, keman, viyola dersleri aldı. Viyana konservatuvarından orgçu olarak mezun oldu. Aynı zamanda Viyana Üniversitesi'nde sanat tarihi ve tiyatro okudu. Genç yaşta şiir yazmaya başladı. İlk eseri Lisas Schatten adlı derleme oldu. 1970'lerin başında Gottfried Hüngsberg ile evlendi. Nobel Ödülü'nü almadan önce Jelinek Almanca konuşulan ülkelerin dışında pek tanınmıyordu. Yazı tarzında geleneksel Avusturya edebiyatı derinden hissedilir ve Avusturyalı yazar Robert Musil'in etkisi görülür. (Devamı...) |
- 2 Ekim
![]() Feyenoord bu maçın öncesine kadar, Tottenham Hotspur'u yenerek UEFA Kupası'nı kazandığı 1974 yılından bu yana bir UEFA müsabakası kazanamamıştı. Son Bundesliga şampiyonu Borussia Dortmund ise, 1997 UEFA Şampiyonlar Ligi finalinden bu yana ilk kez bir UEFA müsabakası finalinde mücadele etti. Feyenoord'un elde ettiği bu zafer, 1995'teki Ajax'ın UEFA Şampiyonlar Ligi şampiyonluğundan 7 yıl sonra bir Hollanda kulübünün UEFA müsabakalarındaki ilk zaferi oldu. (Devamı...) |
![]() Ekim 2014 itibarıyla I. araguaiaensis "Deniz Memelileri Komitesi" tarafından ayrı bir tür olarak kabul edilmemektedir. Komitenin yayınladığı taksonomiye göre I. araguaiaensis bağımsız bir tür değildir. I. araguaiaensis'' ayrı bir tür olarak ilk kez 22 Ocak 2014 tarihinde tanımlanmıştır. Bu tanınmada temel nükleer mikrosatelit ve mitokondriyal DNA verileri rol oynamıştır. Ayrıca benzer canlılar olan Amazon nehir yunusu ve Bolivya nehir yunusu'na göre diş sayısının farklı olduğu tespit edilmiştir. Cinsin üyeleri gri-pembe bir renge sahip olup 1,53 - 2,6 m (5,02 - 8,5 ft) arasında vücut uzunluğuna sahiptir. (Devamı...) |
- 3 Ekim
![]() Delta kimi zamanlarda Batı ve Doğu bölümü olarak iki grupta sınıflandırılır. Nil Nehri, deltadan sonra Damietta ve Rosetta adındaki iki kola ayrılarak, yine bu isimlerdeki liman kentlerinden Akdeniz'e dökülür. Geçmişte deltanın daha çok kolu mevcuttu, ancak bu kollar sel kontrolü ve alüvyon birikimi gibi nedenlerden dolayı yok oldu. (Devamı...) |
- 4 Ekim
![]() 13. ve 14. yüzyıllarda Rusya'nın içlerine ve Kıpçak Bozkırı (Deşt-i Kıpçak)'na ilerleyen Tatar kabileleri, göçebe yaşamlarını bırakarak Kırım'a yerleşiyordu. Altın Orda'nın yıkılmasından sonra bu bölgede başlayan hakimiyet kurma yarışı Cengiz Han'ın oğullarından Cuci'nin küçük oğlu Toka Temür soyundan gelen ve Tatarları yöneten Hacı Giray tarafından kazanıldı. Litvanya'da; 15. yüzyılın başlarında bir grup Tatar'ın Kral Vitold'un yönetimindeki Litvanya'ya sığındığı dönemde doğmuştu. Büyüdükten sonra, "Şirin" kabilesinin yardımıyla Kırım'da hakimiyet kurdu. 1441 tarihinde kendi adına para bastırdı. Hanlığın kuruluş tarihi bu yüzden 1441 kabul edilir. Hacı Giray ölünce oğlulları Mengli ile Nur Devlet arasında taht kavgası yaşandı. 1475'te bölgeyi alan Gedik Ahmet Paşa ile Osmanlılar duruma el koydu ve Mengli Giray, han ilan edildi. Kırım kuvvetleri, bir Osmanlı savaşına ilk defa, Sultan II. Bayezid'in, 1484'teki Akkerman Seferi'nde katıldılar. 1502'de ise Mengli Giray Saray'a hücum etti ve Altın Ordu Hanlığı'na son büyük darbeyi vurdu. Bundan sonra Kırım Hanlığı, Altın Ordu topraklarında hakimiyet kurmaya başladı, Kazan ve Astrahan Hanlıkları da ele geçirildi. Bu ise Moskova Knezliği ile rekabete sebep oldu. (Devamı...) |
![]() 1876 yılında 130mm'lik bir mercekli teleskop satın aldı ve 1881'de ilk kuyruklu yıldız keşfini yaptı. Fakat bu keşfi duyurmakta başarısız oldu. Daha sonra aynı yıl içinde ikinci ve 1882'de de üçüncü kuyruklu yıldız keşfini yaptı. 1880'lerde Hulbert Harrington Warner, keşfediceği kuyruklu yıldız başına 200 dolar teklif etti. Bu dönemde Edward, toplam beş adet kuyruklu yıldız keşfetti ve bu parayı yeni bir ev inşa etmek için kullandı. 1887 yılında Lick Gözlemevi ekibine katıldı. 1889'da Dünya perspektifinden Lapetus uydusunun Satürn'ün halkaları arkasından geçişini gözlemledi. 1892 yılındaki bir nova gözleminde, gaz emisyonlarına dikkat çeken ilk bilim insanı olmuştur. Aynı yıl, Jüpiter'in beşinci uydusu Amalthea'yı keşfetti. 1609'da Galileo Galilei'den beri Jüpiter'de yeni bir uydu keşfeden ilk kişi oldu. Bu, görsel gözlem yoluyla keşfedilen son uydu olmuştur. 1895 yılında astronomi profesörü olarak Chicago Üniversitesi'ne katıldı. Böylece Yerkes Gözlemevi'ndeki 40-inç (1,000 mm) teleskobu kullanması mümkün oldu. Bu dönemdeki pek çok işi Samanyolu'nu fotoğraflamak oldu. Max Wolf ile birlikte, gökadanın bazı karanlık bölgelerinin aslında gaz ve toz bulutları ile arka planda gizlenmiş çok uzak yıldızlar olduğunu keşfetti. 1916 yılında, özdevinim hızı diğer yıldızlara göre çok yüksek olan Barnard Yıldızı'nı keşfetti. Ayrıca öncü bir astronomi fotoğrafçısıydı. Tıpkı Messier kataloğu'ndaki gibi sayısal belirtmelerle bir karanlık bulutsu kataloğu oluşturdu. Bu bulutsular, Barnard 1 ile başlar ve Barnard 370 ile sona erer. (Devamı...) |
- 5 Ekim
![]() Tarımda kullanılan alanların %70'i özelliklerini kaybederek dünya genelinde toplam kara üzerinde %30 civarında çölleşmeye sebep olmuştur. Dünyada erozyon sebebiyle çölleşme tehlikesi bulunan 110 ülke bulunmaktadır. Bu çerçevede Birleşmiş Milletler Çevre Programı tarafından yapılan hesaplamalarla, dünyada çölleşme ve erozyonun önüne geçebilmek için yılda 42 milyar dolar harcanması gerektiği bulunmuştur. Türkiye topraklarının ise, %90'ı su erozyonu, %1'i de rüzgâr erozyonuna maruz kalmaktadır. Tarım topraklarında bu oran su erozyonu için %75 civarındadır. Türkiye'deki erozyon sonucunda yılda 500 milyon ton verimli toprak kaybedilmektedir. (Devamı...) |
![]() Kardinal Richelieu emriyle Premier peintre du Roi olarak hizmet etmesi için Fransa'ya geri döndüğü kısa bir dönem dışında kariyerinin çoğunu Roma'da geçirmiştir. Nicolas Poussin'nin erken dönem biyografi yazarı, arkadaşı Giovanni Pietro Bellori'dir. Poussin'nin Les Andelys, Normandiya yakınlarında doğduğunu ve daha sonra kariyerine büyük ölçüde yardım edecek Latince'nin de dahil olduğu bir eğitim aldığını anlatır. Poussin'in ilk çizimleri, yerel bir ressam olan Quentin Varin'in dikkatini çekmiştir ve onu yanına çırak olarak almıştır, ancak Poussin, on sekiz yaşında geldiğinde kariyerinin ailesi tarafından onaylanmaması gibi nedenlerle Paris'e kaçmıştır. Orada, daha sonra Poussin'in ustaları olarak hatırlanacak Flaman ressam Ferdinand Elle ve Georges Lallemand'in atölyesine katılmıştır. (Devamı...) |
- 6 Ekim
![]() Diğer kuşlara göre oldukça iri bir kuş olan kahverengi pelikan, diğer pelikan türleri arasında en küçükleridir. Uzunluğu 106 ila 137 cm., ağırlığı 2,75 ila 5,5 kg., kanat açıklığı da 1,83 ila 2,5 m. arasında değişir. Yaşadığı bölgelerde çok kolay tanınabilien ve diğer kuşlardan ayırt edilebilen bir türdür. Tüm pelikanlar gibi çok uzun bir gagası ve avlanırken kepçe gibi kullandığı boğaz kesesi vardır. Gaga uzunluğu 28 ila 34,8 cm. arasındadır. Başı beyaz renklidir ama genellikle erişkin kuşlarda hafif sarıya çalar. Gaga grimsi renktedir ancak üreme döneminde boğaz kesesi kızılımsı renge döner. Sırtı, arkası ve kuyruğu gri ve koyu kahverengi çizgilidir ve bazen paslı bir tondadır. Erişkin pelikanlarda göğüs ve karın siyah-kahverengi arasındadır ve bacaklar ile ayaklar siyah renklidir. (Devamı...) |
28 Ekim 1868 tarihinde, Amerika Birleşik Devletleri'nin Massachusetts eyaletinin başkenti Boston'da, İrlanda'ya bağlı Alan Adaları'ndan gelerek ABD'ye yerleşen dokuz çocuklu ailenin altıncı çocuğu olarak dünyaya geldi. Babası balıkçılık yapan John, annesi ise Ann Connolly (kızlık soyadı O'Donnell) idi. Liseye kadar eğitim gören Connolly, Boston'daki bir sigorta şirketinde kâtip olarak çalışmasının ardından merkezi Georgia eyaletindeki Savannah şehrinde bulunan ABD Ordusu Mühendisler Birliğinde görev aldı. Çalışması sebebiyle yarım bıraktığı eğitimine ekim 1895'te kabul edildiği, Harvard Üniversitesi'ne bağlı Mühendislik ve Uygulamalı Bilimler Okulu'nda devam etti. (Devamı...) |
- 7 Ekim
[[Dosya:|sağ|150px]] Who's That Girl, Amerikalı şarkıcı-söz yazarı Madonna'nın aynı adlı filmin müziklerine yer verdiği, 21 Temmuz 1987'de Sire Records etiketiyle yayımlanan film müziği albümü. Albümde Madonna'ya aynı müzik şirketiyle çalışan Scritti Politti, Duncan Faure, Club Nouveau, Coati Mundi ve Michael Davidson gibi isimler eşlik etti. Albüm bir Madonna albümü olarak hazırlansa da, albümde yer alan dokuz şarkının sadece dördü kendisi tarafından seslendirildi.
Çılgın Madonna (Desperately Seeking Susan, 1985) filminin başarısından sonra Madonna, yanlışlıkla cinayetle suçlanan bir kadın olan Nikki Finn'in anlatıldığı Slammer adlı bir başka komedi filminde daha oynamak istedi. Warner Bros. Madonna'nın macera filmi Şangay Bonita'nın (1986) parasal ve sanatsal açıdan gösterdiği başarısızlıktan dolayı projeye ilk başta yeşil ışık yakmakta isteksiz davrandı. Madonna tarafından ikna edilen şirket, sanatçının film müziklerindeki başarısından para kazanmayı da düşünerek teklifi kabul etti. Aralık 1986'da albümün üzerinde çalışmaya başlayan Madonna, daha önce üçüncü stüdyo albümü True Blue'da (1986) yapımcı olarak görev alan Patrick Leonard ve Stephen Bray ile sözleşme imzaladı. Albüm için bir yüksek tempolu bir de düşük tempolu şarkıya ihtiyaç olduğunu düşündü. Leonard yüksek tempolu şarkının müziğini bestelerken, Madonna melodiyi ve sözleri hazırladı. Şarkıcı parçanın adını "Who's That Girl" koydu ve bu adın Slammer'dan daha iyi olduğunu düşünerek filmin adını da değiştirdi. Madonna ve Leonard birlikte ayrıca düşük tempolu balad "The Look of Love"ı hazırladılar. Madonna film için Bray ile birlikte ilki dans melodisi "Causing a Commotion", diğeri ise Sixties Motown ve Martha and the Vandellas grubundan etkilenen "Can't Stop" olmak üzere iki şarkı daha yazdı. Yayımından sonra Who's That Girl, eleştirmenlerden çoğunlukla olumsuz tepkiler aldı. Bazı değerlendirmelerde albüm gösterişsiz ve tamamlanmamış olarak tanımlanırken albüme adını veren parça ve "The Look of Love" öne çıktıkları için övüldü. Ticari bir başarı yakalayan albüm, ABD, Avusturya, Birleşik Krallık, Fransa, İtalya, Kanada ve Yeni Zelanda'da albüm listelerinde ilk ona girerken Avrupa ve Almanya albüm listelerinde bir numara oldu. Albüm dünya çapında altı milyon kopya sattı. (Devamı...) |
![]() Eton'da eğitim gördü. 1811'de yazdığı "Ateizmin Gerekliliği" adlı makalesinden dolayı Oxford'dan atıldı, babası tarafından da reddedildi ve Londra'ya gitti. Orada Harriet Westbrook ile evlendi. İrlanda'da ayaklanmayı kışkırttı. 1815'te Godwin'in kızı Mary (Frankenstein'in yazarı) ile tanıştı. Evli olmasına rağmen onunla beraber oldu. Godwin'in bu ilişkiye sert tepkisi üzerine İngiltere'yi birlikte terk ettiler. İsviçre'de Lord Byron ile tanıştı. Eşinin ölümünden sonra İngiltere'ye dönüp evlendiler fakat 1816'da İtalya'ya yerleşmeye karar verdiler. 1816-1818'lerde The Revolt of Islam ve 1820'de Prometheus adlı yapıtlarında kadın ile erkeğin beraberliğini, kurtarıcı bir ilişki olarak kutsadı ve umudunu "Doğu"ya bağladı. Ayrıca bu yüzyılda hızla yayılmaya başlayan vejetaryen'liğin, gönüllü avukatlığını Leo Tolstoy ile birlikte yaptılar. 1822'de boğularak ölmüş ve İtalya'da sahile vurduğu yerde yakılmak suretiyle kendisi için bir cenaze töreni düzenlenmiştir. Törende, Lord Byron, arkadaşının kafatasını hatıra olarak saklamak istemiş, ancak yine bir yazar olan aile dostları Edward Trelawny buna izin vermemiştir. Fakat, tören sırasında Trelawny, Shelley'nin kalbini ateşten çalmış ve Percy'nin dul eşi Mary Shelley'ye vermiştir. Kalp sonunda, oğulları Sir Percy Florence Shelley öldüğü zaman, onunla beraber gömülmüştür. Mezarında Latince Cor Cordium ("Kalplerin Kalbi") yazmaktadır. (Devamı...) |
- 8 Ekim
![]() Parazit yaşayanlarda döldeğişimi ve başkalaşım görülür. Sindirim kanalı tek bir açıklığa sahiptir. Vücutlarında sölom, yalancısölom ve dolaşım sistemi yoktur. Merkezi bir beyin içeren sinir sistemi vardır. Boşaltım sistemi olarak alev hücreleri görev yapar. Çoğalmalarında hermafroditizm görülür. Yaklaşık 13.000 türü bilinmektedir.Bilateral simetri ilk defa bu filumda ortaya çıkar.Bilateral simetride duyu organlarının ve sinir sistemi merkezlerinin vücudun ön kısmında toplanmasıyla baş bölgesinin oluşumu görülür.Bilateral simetrili canlılarda sesil(hareketsiz)yaşam görülmez. (Devamı...) |
![]() Günümüzde genel olarak William Gilbert olarak söz edilse de, aynı zamanda William Gilberd ismiyle de tanınmaktadır. Colchester kayıtlarına göre William Gilberd hem kendisinin hem de babasının mezar taşında yazan isimdir. Bu isim De Magnete ’de rastlanan biyografide ve Colchesterdeki Gilberd isimli okulda da kullanmaktadır. Manyetik potansiyel olarak da bilinen mıknatıslı devinim kuvvetinin bir kısmı da W. Gilbert'in onuruna Gilbert olarak isimlendirilmiştir. Gilbert, kasaba yetkilisi Jerome Gilbert’in oğlu olarak Colchester’de doğdu. Cambridgedeki St.John okulunda eğitim gördü. Yüksek öğrenimini 1569’da Cambridge tamamlayıp burada kısa bir süre veznedar olarak çalıştıktan sonra tıp eğitimi almak üzere Britanya’ya gitti. 1573’te Royal College of Physicians üyeliğine kabul edildi. 1600’de ise bu birliğin başkanı seçildi. 1601’den I. Elizabeth’in 1603’teki ölümüne kadar onun doktoru olarak çalıştı ve daha sonra I. James’in de doktoru oldu. Robert Norman’ın eski çalışmalarından fazlasıyla esinlendiği başlıca bilimsel çalışması 1600 yılında yayınlanan De Magnete, Magneticisque Corporibus, et de Magno Magnete Telluredir. O, çalışmasında, deneylerinin çoğunu terrella isimli Dünya modeli ile açıklamaktadır. Bu deneylerden Dünya’nın kendi başına bir manyetik olduğu ve pusulanın kuzeyi göstermesinin nedeninin de bu olduğu sonucuna varmıştır. Dünya’nın merkezinin demir olduğunu ilk kez doğru bir şekilde öne süren de William Gilberttir ve mıknatısın önemli ve ilişik kısımlarının her birinin yeni bir kuzey ve güney kutbu oluşturabildiği kesilebilir kısımları olduğunu düşünmüştür. (Devamı...) |
- 9 Ekim
![]() 16. yy başlarında Portekizliler Brezilya'yı istila ettiklerinde kaju ağacını da keşfettiler. Portekizli denizciler kaju tohumlarını Brezilya'dan batı Afrika kıyılarına taşıyarak bu topraklara ilk yerleşen Portekizlilerin orada yetiştirmelerini sağlamışlardır. Kaju ağacının yayılımı için yağışlı ve nemli ekvator iklimi çok elverişlidir. İklimi dolayısıyla kaju ağacı batı Afrika kıyılarına kolayca adapte olup hızla yayılmaya başlamıştır. Afrika'nın batı kıyısında Gabon, Angola ve Namibya gibi ülkelerden de doğu Afrika'daki ülkelere, Mozambik, Kenya ve Tanzanya'ya da yayılmıştır. Kaju ağacı Brezilya ve Afrika dışında Hindistan'da da yetiştirilmektedir. Günümüzde dünyanın en büyük kaju üreticisi ve ihracatçısı Hindistan'da Kerala Kaju Birliğidir. Brezilya ise kaju üretimi ve ihracatında dünya ikincisi, Afrika ise bu sıralamada üçüncü sırada yer alır. Hindistan'ın hasat zamanı Mayıs, Brezilya'da ise Ekim ayıdır. Kaju meyvesi çabuk çürüdüğünden ekonomik değere sahip değildir. Kaju fıstığının diğer fıstık çesitlerinden daha pahalı olma nedenlerinden biri her iklimde yetiştirilememesi ve her kaju elmasından ancak bir adet kaju fıstığı üretilebilmesidir. Toplanan kaju elmalarından çekirdekleri ayrılarak üzerlerindeki kabuk çıkartılıp kavrularak yenilir. (Devamı...) |
![]() Stravinsky, 17 Haziran 1882'de Oranienbaum'da (bugün Lomonosov) Fiodor Ignatjevic isimli bir bas ile Sankt-Peterburg Kraliyet Operası'nda çalışmakta olan bir şarkıcının dört oğlundan üçüncüsü olarak olarak dünyaya geldi. Müziğe yeteneği erken yaşlarda ortaya çıktı ancak ailesinin isteğiyle müzik eğitimi değil, St.Petersburg Üniversitesi'nde hukuk eğitimi aldı; dönemin önde gelen Rus bestecisi Nikolai Rimsky-Korsakov'un oğluyla birlikte okudu. 1902'da babasını kaybeden Stravinsky, müziğe yöneldi ve konservatura gitmek yerine ikinci bir baba olarak kabul ettiği Nikolai Rimsky-Korsakov’dan ders almayı tercih etti. 1903'te başlayan özel dersleri 3 yıl sürdürdü; ilk bestelerinin hocasının desteğiyle yarattı. 1906'da üniversiteden mezun oldu; 1906'da kuzeniyle evlendi ve ardı ardına iki çocukları oldu. Paris'teki Rus Balesi için aldığı siparişler nedeniyle 1910-1914 arası Rusya'da fazla bulunamadı; I. Dünya Savaşı yıllarında İsviçre'ye yerleşti, iki çocuğu daha dünyaya geldi. Stravinsky savaştan sonra ailesiyle birlikte Fransa'ya yerleşti ve yirmi yıl değişik kentlerde yaşadı. Rusya'daki mülklerini yitirdiği için ek gelir sağlamak amacıyla besteciliğin yanı sıra piyanistlik ve orkestra şefliği yapmaya başladı. Avrupa'da, Kuzey ve Güney Amerika'da turnelere çıktı. (Devamı...) |
- 10 Ekim
![]() 9 Ekim 2020 itibarıyla Türkiye'de koronavirüs ile enfekte olmuş toplam hasta sayısının 332.382 olduğu ve mevcut hastalardan 1.398 kişinin yoğun bakımda tedavi görmekte olduğu; şimdiye kadar iyileşen hasta sayısının 291.754 ve ölen hasta sayısının toplam 8.722 kişi olduğu bildirildi. Bu tarihe kadar toplam 11.402.342 test yapıldı. 19 Nisan itibarıyla Türkiye vaka sayısında, salgının ilk başladığı ülke olan Çin'i geride bırakarak Fransa'nın ardından en çok vaka görülen 7. ülke olurken, gerçekleşen ölüm sayılarında ise 185 ülke arasında 13. sıraya yükseldi. Son olarak 10 Nisan'da paylaşılan verilere göre 28 bin vaka ile İstanbul en çok vakanın olduğu şehir olurken onu sırasıyla İzmir, Ankara, Kocaeli ve Konya takip etti. (Devamı...) |
![]() Her ne kadar Çin’de "Yangtze’nin Tanrıçası" (长江女神 / 長江女神 chángjiāng nǚshén) adı verilen bu yunus türünü korumak için çaba sarfedildiyse de son yıllarda yunus sayısı oldukça azaldı. 2006 yılı sonunda Yangtze nehrinde yapılan yunus araştırması sonucunda bir tane yunus ile bile karşılaşılmayınca soyu kısmen tükenmiş sayılmıştır. Fosil kalıntılarına göre yunusların Büyük Okyanustan Yangtze Nehrine yirmi milyon yıl önce göçettikleri tahmin edilmektedir. Tatlı suyu yaşam alanı olarak seçtiği bilinen dört yunus türünden biridir. Diğer nehir yunusları olan Ganj ve İndus nehir yunusu Hindistan'da Ganj ve İndus nehirlerinde, La Plata Yunusu Güney Amerika'da Rio de la Plata'da ve Amazon nehir yunusu (Boto) Amazon nehirlerinde yaşamlarını sürdürmektedir. (Devamı...) |
- 11 Ekim
![]() Bilimsel adı Phalacrocoracidae, Grekçe "kel" anlamına gelen φαλακρός (phalakros) ve "kuzgun" anlamına gelen κόραξ (korax) kelimelerinden Latinceleştirilmiştir. Erişkin karabatakların yanaklarında bulunan krem beyazı tüysüz bölgeden ötürü bu adın verildiği düşünülmektedir. Karabataklar orta ve büyük boyutlarda deniz kuşlarıdır. En küçükleri olan küçük karabatak 45 cm. boyunda ve 340 g. ağırlığında iken en büyük türü olan Phalacrocorax harrisi 100 cm. boyunda ve 5 kg. ağırlığındadır. Soyu tükenmiş Phalacrocorax perspicillatus ortalama 6,3 kg. ağırlığıyla daha büyüktü. Kuzey Yarımküre türlerinin tamamına yakını ile birlikte türlerin çoğunluğu koyu renkli tüylere sahiptir. Güney Yarımküre türlerinin bazıları ise siyah ve beyaz tüylere sahip iken Yeni Zelanda'nın Phalacrocorax punctatus türü gibi çok azı daha renkli tüylere sahiptir. Türlerin çoğunda yüzde gözler ile gaga arasında parlak mavi, turuncu, kırmızı ya da sarı olan ve üreme döneminde daha da parlaklaşan tüysüz renkli deri bulunur. Gagaları ince ve uzundur. Gaganın üst ucu ise aşağıya doğru kanca gibi kıvrıktır. Ayaklarında dört parmağı birleştiren perdeler bulunur. Açık denizden çok kıyılarda yaşarlar ve bazı türleri kara içindeki sularda koloniler kurar. En eski soyunun yaşam alanına bakıldığında köken olarak tatlı su kuşları olduğu görülür. Pasifik Okyanusu'nun ortasındaki adalar hariç dünyanın tamamına yayılmışlardır. (Devamı...) |
![]() Futbol hayatına Sakarya'daki Sakaryatekspor kulübünde başlayıp Sakaryaspor'a transfer oldu. Orta saha veya forvet mevkiinde başladı. Sakaryaspor'daki performansıyla dikkat çekmeyi başardı. 2002-03 sezonunda Sakaryaspor’dan Fenerbahçe'ye transfer oldu. Fenerbahçe’deki ilk resmi maçı, 11 Eylül 2002′de Gaziantepspor-Fenerbahçe karşılaşmasıdır ve aynı sezon içerisinde 6 kasım 2002'de Galatasaray ile oynanan 6-0'lık karşılaşmada ilk golü attı. 2004-2005 sezonunda Şampiyonlar Ligi'nde Manchester United maçında 3 gol atarak avrupa kupalarında bir maçta en çok gol atan türk futbolcu unvanını elde etti. Fenerbahçe'nin 100. yılındaki şampiyonluğunda Alex de Souza ile katkısı çok büyük oldu ve bu sezonun sonunda bedelsiz olarak Middlesbrough FC takımına transfer oldu. Fenerbahçe ile sözleşmesi sona eren millî futbolcu Tuncay Şanlı, 2007 yılında İngiltere'nin Middlesbrough takımıyla anlaştı ve 4 yıllık sözleşmeye imza attı. Bu takımda 70 maçta 17 gol kaydetti. (Devamı...) |
- 12 Ekim
![]() “Nana”, “Germinal” ve “Meyhane” en tanınmış romanlarıdır. Tüm romanlarında,doğal ve gerçekçi bir tarzla, hayatın zorluklarından bahsedilir. Örneğin Nana adlı romanda yokluktan dolayı batağa sürüklenen bir genç kızın dramı, büyük bir gerçekçilik ve dramla anlatılır. Natüralizm'in öncülerinden olan Emile Zola’nın romanı olan Thérèse Raquin de natüralizm örneğidir. Romanın baş karakteri olan Thérèse fizyolojik özellikleriyle ele alınmıştır. Romanda Thérèse yaşadığı çevrenin bir ürünü olarak görülmektedir. Yaşadığı çevre gibi ezilmiş bir yapıya sahiptir. Thérèse’in bu yapısı fizyolojik özellikleriyle kitapta şöyle anlatılmaktadır” Basık bir alnın altında dar,uzun ve çelik gibi bir burnu vardı.” Burada basık bir alın derken çevresinden gelen baskılardan ezilmiş olduğu ve çelik gibi bir burun derken de Thérèse’in güçlü kişiliği anlatılmaya çalışılmıştır. Romanda Thérèse çevresinden aldığı baskılar nedeniyle bütün duygularını içine atmıştır. Fakat bir süre sonra içgüdüsel dürtülerine dayanamayarak bütün duygularını açığa vurmuştur. Romanda Thérèse’in duygularını açığa vurması zorla beraber olduğu Camille'yi aldatıp Laurent’le beraber olmasıyla anlatılmaktadır. O zamana kadar Thérèse gerçek kişiliğini hep saklamış, karakterini baskı altına almıştır. Laurent'le olan konuşmalarında da bunu ikiyüzlü olduğunu söyleyerek dile getirmiştir. Thérèse'in şehvetli kişiliğini Afrikalı annesinden aldığı söylenmektedir. Bu da natüralizmin soya çekim özelliğine bir örnektir. Fakat Natüralizm’de de olduğu gibi romanda Thérèse yaptıklarından suçlanmamaktadır; çünkü yaptıkları onun yazgısı olarak görülmektedir. (Devamı...) |
- 13 Ekim
![]() |
![]() |
- 14 Ekim
![]() Shakespeare Stratford-upon-Avon'da doğdu ve yetişti. 18 yaşında, Anne Hathaway ile evlendi ve üç çocuğu oldu: Susanna, ve ikizler Hamnet ile Judith. 1585 ile 1592 arası, Londra'da bir aktör, yazar ve Lord Chamberlain's Men (daha sonra King's Men olarak da bilinir) adında bir tiyatro şirketinin sahibi olarak başarılı bir kariyere başladı. Ölmeden 3 yıl önce 1613'te, 49 yaşındayken Stratford'da emekli olarak görülür. Shakespeare'in kişisel yaşamına dair bazı kayıtlar günümüze ulaşmıştır. Fiziksel görünüşü, cinsel yönelimi, dini inançları, ve başkaları tarafından yazılıp ona atfedilen eserler olup olmadığı hakkında önemli tahminler yürütülmüştür. Shakespeare bilinen eserlerinin çoğunu 1589 ile 1613 yıllarında üretti. İlk oyunları çoğunlukla komedi ve tarihîydi, bu türlerle 16. yüzyıl sonunda kültür ve sanatın zirvesine yükseldi. Daha sonra 1608'e kadar trajedilere yöneldi, İngilizce'nin en iyi ürünlerinden bazıları kabul edilen Hamlet, Kral Lear, Othello, ve Macbeth'i bu dönemde yazdı. Son aşamasında, dram olarak da bilinen trajikomedilerini yazdı ve diğer oyun yazarlarıyla işbirliği yaptı. Oyunlarının birçoğu hayatı boyunca değişik kalitede ve doğrulukta basında yayınlandı. (Devamı...) |
![]() 10 veya 15 cm boya sahip olan domates bitkisinin hafif odunsu bir gövdesi vardır. 10–25 cm uzunluğunda olan yapraklarının üzerinde 5-9 yaprakçık bulunur. Yaprakları tüylüdür. 1–2 cm uzunluğunda ve genellikle sarı olan domates çiçekleri bir sap üzerinde 3-12 adettir. Genellikle kırmızı, yenilebilen meyvesi yabani bitkilerde 1–2 cm çapında iken, kültür bitkilerinde daha büyüktür. Çoğu vitamin bu meyvede bulunur ve kanseri önleyici yapısı vardır. Bu vitamin ve önleyici mineraller domatesin kabuğunda bulunur. ABD'de 1893 yılında mahkeme sebzelerle birlikte saklanıp yenildiğinden onu sebze diye sınıflandırmıştır fakat gerçekte meyvedir. Domatesin ilginç bir tarihi vardır. Bolivya ve Peru'da yabani sarı renkli bir domates türü bulunmuş ve sonra Meksika'da yetiştirilip, Kristof Kolomb'un Amerika'yı keşfinden sonra Avrupa'ya gemilerle gönderilmiştir. İtalyanlar sarı renginden ötürü onu altın elma olarak adlandırdı, ama çok geçmeden kırmızı türleri ortaya çıktı. Domates ABD'de ilk defa Thomas Jefferson tarafından yetiştirildi. Ama pek çok insan zehirli olduğuna inanarak yemeyi reddetti, ta ki 1900'e kadar. Uzun zaman önce, pek çok Avrupalı için aşk elmasıydı, çünkü insanları romantik yaptığına inanılıyordu. (Devamı...) |
- 15 Ekim
![]() Ocak 2020'de, salgını araştıran sağlık komisyonu ekibi başkanı Zhong Nanshan'a göre Çin'in Guangdong eyaleti'nde, insandan insana bulaşma doğrulandı. Şu anda yeni virüs için spesifik bir tedavi mevcut değildir, ancak mevcut anti-virallerin kullanılabilme ihtimali olabilir. 14 Ekim 2020 itibarıyla Dünya çapında SARS-CoV-2 virüsü nedeniyle yaklaşık 38 milyon vaka, 1 milyon ölüm ve 28 milyon iyileşme kaydedilmiştir. Devamı... |
![]() WHO (Dünya Sağlık Örgütü) tanımlamasına göre bir pandemik ancak aşağıdaki 3 koşulu sağladığında başlamış sayılır:
Bir hastalık veya tıbbi durum sadece yaygın olması ve çok sayıda insanın ölümüne yol açması nedeniyle pandemi olarak nitelendirilemez, aynı zamanda bulaşıcı olması gereklidir. Örneğin, kanser, insanlarda çok sayıda ölüme sebep olan bir hastalık olmasına rağmen bulaşıcı olmadığı için pandemi olarak adlandırılmamaktadır. Devamı... |
- 16 Ekim
![]() Filateli ile uğraşanlara filatelist denir. Çoğunlukla pul koleksiyonculuğu ile karıştırılır, oysa pul koleksiyonculuğu posta pulları ve posta pulları ile ilgili maddelerin biriktirilmesinden ibaretken, filateli, pulları bir inceleme konusu olarak değerlendirir. Koleksiyonculuk Filateli alanının bir parçası değildir, yani filatelik çalışma yapmak için çalışma konusu malzemeleri toplamak gerekli değildir. Elbette filatelistler arasında aynı zamanda koleksiyoncu olanlar çoğunluktadır. Pullar incelenirken pul maşası ile tutularak zamkın zarar görmemesi sağlanır, ve parmaklardaki yağlardan korunmuş olur. Güçlü bir büyüteç ise pulun kâğıt ve baskısındaki detayların daha iyi görülmesini sağlar. (Devamı...) |
![]() Léo Delibes Fransa'nın Pays de la Loire bölgesinde şimdi "La Fleche" şehrinin bir mahallesi olan Saint-Germain-du-Val adlı bir köyde doğmuştur. Babası bir postacı idi ve Delibes küçük yaşta iken öldü. Annesi çok yetenekli bir amatör müzisyen idi ve büyük babası bir opera şarkıcısı idi. Delibes annesi ve dayısı tarafından yetiştirildi. 1847'de Paris'e gidip Paris Konservatuvarı'nda eğitimine başladı ve Adolphe Adam tarafından verilen kompozisyon derslerini almaya başladı. Bir yıl sonra şan derslerine başladı ise de şarkıcılıktan daha çok bir orgcu olarak yetişti. Konservatuvara devam ederken geçimini sağlamak için "Theatre Lyrique"de provalara piyano eşlik sağlama ve koro lideri işlerinde çalıştı. 1864'te Paris Operası'nda ikinci koro lideri oldu. 1865-1871 döneminde "Saint-Pierre-de-Chaillot" kilisesinde orgculuk yaptı. Delibes bir seri operet hazırlamıştır ve bunlardan ilki 1865'te Folies-Nouvelles'de galası yapılan "Deux sous de charbon, ou Le suicide de Bigorneau (İki Şu Değerine Kömür veya Bigorneau'nun İntiharı)" olmuştur. III. Napolyon için Algers (Cezayir) temalı ve aynı adlı bir törensel kantata ile o zamanki Fransız devlet başkanının ilgisini çekti. 1866'da kareografisini Leon Minkus'un yaptığı, hazırladığı "La Source (Kaynak)" adlı bale çok popüler oldu. 1870'te hazırlamış olduğu bir mekanik oyuncağın bir köylü gencini yaşayan sevgilisinden ayırması temasını işleyen Coppelia adlı bale eseri ile sanatının zirvesine eriştiği kabul edilir. Delibes bundan sonra 1876'da "Sylvia" adlı bir diğer bale eseri de hazırlamıştır. (Devamı...) |
- 17 Ekim
![]() Ölüler Adası'nın tüm sürümlerinde, koyu renkli denizin ortasında terk edilmiş kayalık bir adacık görülür. Adanın sahili bir duvarla denizden ayrılmıştır ve duvarda denize inen basamaklara doğru yaklaşan bir kayık vardır. Kayıkçı kayığa kıç kısmından yön vermektedir. Pruvada ise, eşinin çiçeklerle süslenmiş tabutu arkasında dimdik dikilmekte olan, tamamen beyazlar giymiş bir kadın bulunmaktadır. Küçük adanın orta bölümü, yoğun ve oldukça uzun servilerle kaplanmıştır. Geleneksel olarak mezarlıklarla ve yas tutmayla ilişkilendirilen bu ağaçların kapladığı alanın etrafı, sarp ve dik uçurumlar oluşturan kayalarla çevrilidir. Kayaların üzerindeki mezar girişi veya penceresi şeklindeki yapılar da resimdeki cenaze temasını güçlendirir. Resim genel olarak, umutsuz bir terk edilmişlik ve gergin bir bekleyiş görüntüsü oluşturur. Böcklin tablonun anlamına dair belirli bir açıklama yapmadı, ancak bir mektubunda "bir rüya resmi: öyle bir durgunluk hissi yaratmalı ki, resme bakmakta olan kişi kapı çalındığında bile irkilmeli" dedi. (Devamı...) |
![]() İğneli uslubu ile geç Victoria dönemi Büyük Britanya'sının en başarılı ve ünlü yazarları arasına girdi. Bir dava sonucu fiili livata ve ahlaksızlıktan suçlu bulununca büyük bir düşüş yaşadı ve doğduğu ortamla tam bir zıtlık içinde Paris'te fakir bir otel odasında öldü. Oscar Wilde İrlanda'nın tanınmış göz cerrahlarından olan Sir William Wilde ve başarılı bir yazar, genç İrlandalı devrimcilere örnek bir şair olan Jane Francesca Wilde'ın ikinci çocuğu olarak Dublin'de doğdu. Babası 1864’te tıp bilimine hizmetleri nedeniyle şövalye unvanı almıştı. Haziran 1855'te aile lüks bir bölgeye taşındı. Wilde’ın kardeşi Isola burada doğdu. Jane Wilde burada cumartesi akşamları Sheridan le Fanu, Samuel Lever, George Petrie, Isaac Butt ve Samuel Ferguson gibi isimleri davet ettiği partiler düzenlerdi. Wilde 9 yaşına kadar evde eğitim gördükten sonra Portora Kraliyet Okulu’na kaydoldu. Yazları aileyle geçiren Wilde kardeşler George Moore’la oyunlar oynardı. Portora’dan mezun olduktan sonra Dublin’deki Trinity Kolejinde 1871'den 1874'e kadar eğitim gördü. Sıradışı bir öğrenciydi, Trinity öğrencileri için en büyük ödül olan Berkeley altın madalyasını, ve aynı zamanda Oxford Üniversitesi Magdalen Koleji’nden bir burs kazandı. Burada 1874'ten 1878’e kadar eğitimine devam etti ve en önemli ilkelerinden biri hayatı sanata yaklaştırmak olan estetik akımının bir parçası oldu. Magdalen’deyken 1878 Newdigate Ödülü’nü Ravenna şiiriyle kazandı. Bu şiiri Encaenia’da okuyup kaybetmiş, fakat ödülü daha sonra Tarihsel Eleştirinin Yükselişi makalesiyle almıştı. (Devamı...) |
- 18 Ekim
![]() Kimsenin açıklama getiremediği bu esrarengiz fenomen, içinde bilim adamlarının da bulunduğu pek çok insan tarafından "doğaüstü bir takım güçlerin yaptırımı" olarak algılandı ve öyle zannedildi. Bu açıklamalar arasında kayıp kıta Atlantis'in orada bulunup (bu düşünceyle paralel olarak Atlas Okyanusu ismini almıştır.) Kayıp Kıta'nın hiçbir zaman anlaşılamayan teknolojik ve manyetik kayıp aygıtlarından birinin etkisinden veya o bölgenin defalarca Dünya dışı varlıkların ziyaretlerinde orada yarattıkları manyetik alanın bir etkisi olduğu, hatta Kristof Kolomb'un bile tuttuğu günlüklerde, o bölgede gökyüzünde uçan tanımlanamaz cisimlerden bahsedildiği iddia edilmiştir. Öte yandan meydana gelen olayları ani hava değişimleri, metan gazı çıkışı, gel-git dalgaları, sıcak su akıntısı gibi nedenlere dayandıranlar olmuştur. Bu esrarengiz üçgen ile ilgili olarak yapılan son iddia ise uzun yıllardır devam eden araştırmaların birkaç yıl önce bir sonuç verdiğinin iddia edilmesi ile ortaya çıktı. Bu son iddiaya göre tüm bu gizemli olaylar aslında basit bir doğalgaz cilvesi idi. Yer altından fışkıran doğalgazlar, sadece yüksek kara parçalarından değil, deniz ve okyanus tabanlarından da çıkarlar. Çünkü deniz tabanları da üstü suyla kaplanmış alçak kara parçalarıdır. (Devamı...) |
![]() Mimar bir babanın oğlu olarak Viyana'da dünyaya geldi. Viyana'da mimarlık ve resim eğitimi aldığı sıralarda çıktığı dünya turu ardından eğitimini Paris ve Münih sanat akademilerinde sürdürdü. Gönüllü olarak katıldığı I. Dünya Savaşında yaralandıktan sonra döndüğü Viyana'da film senaryoları yazmaya başladı. Daha sonra Alman UFA stüdyolarında çalışmaya başlayan Fritz Lang, Alman dışavurumcu sinemasının yükselişiyle kısa sürede bu akımın en önemli yönetmenlerinden biri konumuna geldi. İki bölümden oluşan 1922 tarihli ‘’Dr. Mabuse, der Spieler’’ (Doktor Mabuse), insanları hipnoz ederek suç işleyen bir cani olan Dr. Mabuse'un hikâyesini anlatan psikolojik gerilimdi. Film dışavurumcu sinemanın en önemli eserlerinden biri olurken yönetmenin toplumsal sorunlara olan duyarlılığını da gösteriyordu. Ardından Alman halk destanı ‘’Die Niebulungen’’ (Nibelungen) (1924) ve bilimkurgu türünün ilk örneklerinden sayılan Metropolis'i (1927) yönetti. Metropolis, gelecekteki bir şehirde insanların yaşamından kesitler sunuyordu. O dönem için rekor denilebilecek bir masrafla çekilen film, sinema dili açısından birçok yeni teknik kullanarak büyük bir başarı kazandı. Filmin başarısı ve konusunun çekiciliği yükselişte olan Nazi hareketinin de ilgisini çekti. Dr. Mabuse'un ve Metropolis'in Nazilerin hayranlığını bu denli kazanması üzerine Nazi olmadığını açıklamak istercesine yönetmen, Das Testament des Dr. Mabuse (Dr. Mabuse'ın Vasiyeti) (1932) filmini çekti. Film Nazi propaganda bakanı Joseph Goebbels tarafından yasaklanmasına rağmen, Fritz Lang'a hayranlık duymaya devam eden Naziler ona Devlet Sinema Müdürlüğünü önerdiler. Fritz Lang Fransa'ya kaçarak bu öneriyi reddetti. Fakat karısı Thea von Harbou ondan boşanarak Nazi Partisine katıldı. (Devamı...) |
- 19 Ekim
![]() "Underneath It All", albümün üçüncü single'ı olarak 2002 yılı ortalarında yayınlandı. Şarkı, No Doubt'ın Amerika Birleşik Devletleri'ndeki en başarılı single'ı olmasına rağmen; diğer ülkelerde daha düşük başarı gösterdi. 2004 Grammy Ödülleri'nde En İyi Pop Grup Performansı dalında ödül kazandı. Ayrıca, 50 İlk Öpücük (2004) filminde de kullanıldı. (Devamı...) |
![]() |
- 20 Ekim
![]() Bu maç; Fenerbahçe'nin on dördüncü, Galatasaray'ın ise yedinci Başbakanlık Kupası maçıydı. Daha önce yedi kez bu kupayı kazanan Fenerbahçe bu alanda dönemin en başarılı takımıyken, Galatasaray'ın dört şampiyonluğu bulunmaktaydı. Maçın 90 dakikalık normal süresi 0-0'lık beraberlikle sona erdi. 93 dakikada Kubilay Türkyılmaz'ın attığı golle Galatasaray 0-1 öne geçse de, Kemalettin Şentürk'ün kaydettiği golle 1-1'lik eşitlik sağlandı ve maçın uzatma devreleri de berabere sona erdi. Kazanan tarafı belirlemek için yapılan seri penaltı vuruşlarında Fenerbahçe adına Aykut Kocaman ve Ali Nail Durmuş'un gollerine karşılık, Galatasaray'da Tugay Kerimoğlu, Mert Korkmaz ve Saffet Sancaklı'nın vuruşları golle sonuçlandı. Vuruşlar sonrasında rakibine 2-3'lük üstünlük kuran Galatasaray, kupayı beşinci kez kazanmış oldu. (Devamı...) |
![]() Oldukça dağlık bir yapı gösteren komünde, ülkenin en yüksek dağı Coma Pedrosa (2,942 m.) yer almaktadır. 65 km2 alan kaplayan La Massana'nın; Ordino, Escaldes-Engordany, Andorra la Vella ve Encamp komünleri ile Fransa ve İspanya ile komşulukları bulunmaktadır. Bulundurduğu 262 hektar tarım arazisiyle, ülkedeki tarım arazisi miktarının yaklaşık %14'ünü oluşturmaktadır. (Devamı...) |
- 21 Ekim
![]() |
![]() Ne-Yo, müzik sanayisine R&B şarkıcısı Mario için yazdığı "Let Me Love You" parçasıyla adım attı. Parçanın ABD'deki başarıları sonucunda, Ne-Yo ve Def Jam şirketinin başkanı arasında, sözleşme imzalamak üzere bir görüşme gerçekleşti. Ne-Yo, 2006 yılında, ABD'de bir numara olan hiti "So Sick"in de içinde yer aldığı In My Own Words adlı ilk albümünü Def Jam şirketi aracılığıyla piyasaya sundu. Ne-Yo, 18 Ekim 1979'da Arkansas eyaletinin Camden şehrinde dünyaya geldi ve Shaffer Chimere Smith adıyla vaftiz edildi. Müzisyen olan babası Afrikalı-Amerikalı ve yine müzisyen olan annesi de Afrikalı-Amerikalı ve Çinli-Amerikalıdır. Anne ve babası, Ne-Yo küçük yaştayken ayrıldı ve Ne-Yo annesinin yanında, Las Vegas, Nevada'da büyüdü. Ne-Yo, Las Vegas temelli Envy grubunun bir üyesiydi. 2000 yılında grubun dağılmasıyla, Columbia Records şirketiyle anlaştı. İlk albümünün kayıtlarını tamamladıktan sonra, albümü yayımlayamadan şirketle ilişkisini kesti. (Devamı...) |
- 22 Ekim
![]() 90'lı yılların ortalarında senaristler Ted Elliot ve Terry Rossio günümüzdeki Karayip Korsanları 'nın hikâyesini temel alan bir yapım üstünde çalışıyorlardı. Will Turner "daha önemli" bir roldeydi ve düşman korsanlar için bir hazine arıyordu. Proje ile ilgilendiğini belirten Steven Spielberg, Jack Sparrow rolü için Bill Murray, Robin Williams veya Steve Martin'i istediğini belirtiyordu. (Devamı...) |
![]() Szávay, Macaristan'ın Kiskunhalas kentinde dünyaya geldi ve Soltvadkert kentinde büyüdü. Bu süreçte, 6 yaşında tenis oynamaya başladı. Sporcunun ilk koçları Zoltán Újhidy, Levente Barátosi ve Miklós Hornok oldu. Şu andaki koçları József Bocskay ve Zoltán Kuharszky'dir. Szávay'ın kendinden 5 yaş küçük Blanka adında kendisi gibi tenisçi bir küçük kız kardeşi vardır. Raket sponsoru Wilson, giysi sponsoru Fila'dır. Szávay tekler kariyerindeki ilk WTA turnuvasını Temmuz ayında İtalya'nın Palermo kentinde kazandı. Bu galibiyetle 37. sıraya yükseldi. İlk kazandığı çiftler turnuvası ise, Vladimira Uhlirova ile eşleştiği Tier III turnuvası Budapest Grand Prix'i oldu. Ağustos ayında, Szávay New Haven, Connecticut'ta oynanan Tier II turnuvası Pilot Pen Tennis'te final oynadı. (Devamı...) |
- 23 Ekim
![]() 1945 yılında II. Dünya Savaşı'ndan sonra Masaru Ibuka, bombardıman sonrasında harabeye dönüşen Tokyo'da tamir dükkânı açmıştı. Ertesi yıl iş ortağı Akio Morita ile birlikte Tokyo Tsushin Kogyo Kabushiki Gaisya (東京通信工業株式会社; kısaca: Tōtsūkō 東通工) adlı şirketi kurdular. Bu şirket Type-G adlı Japonya'nın ilk kaset çalarını yaptı. (Devamı...) |
![]() Aslen hukukçu olan Stahlberg, birçok seçimde Fin eyalet meclisine seçilmiş ve mecliste Fin liberal görüşlü parti olan Gelişim Partisini temsil etmiştir. 1908 ile 1918 yılları arasında Helsinki Üniversitesi'nde profesör olarak da görev alan Stahlberg, devlet başkanı olmadan önceki son yılında ise İdare Mahkemesi Başkanlığında bulunmuştur. 1919 - 1925 yılları arasında devlet başkanlığı görevini yürüten Stahlberg, ikinci bir dönem seçilme hakkını kullanmamış ve bu tutumu ile gelecek dönemler için örnek teşkil etmeyi düşünmüştür. Daha sonra hukuki alandaki yeni yasalar için çalışmada bulunan Stahlberg, 1931 ve 1937 yıllarında yine devlet başkanlığına adaylığını koysa da çok az farklarla o dönem seçilen Pehr Evind Svinhufvud (1931) ve Kyösti Kallio'ya (1937) karşı kaybetmiştir. (Devamı...) |
- 24 Ekim
![]() 16 Nisan 1993'te Birleşmiş Milletler'in 'güvenli bölge' ilan ettiği Srebrenica, 11 Temmuz 1995'te Ratko Mladiç komutasindaki Sırp Cumhuriyeti Ordusu (VRS; Vojska Republike Srpske) tarafından Krivaja 95 Operasyonu sonucu ele geçirildiğini belirtiliyor. Bundan hemen sonra Sırp askerleri yaklaşık 25.000 kadın ve çocuğu ayırarak, otobüslerle Boşnakların elindeki Kladanj bölgesine gönderdi. Srebrenicalı Boşnak erkekleri konusunda çeşitli versiyonlar vardır. Uluslararası kamuoyunda kabul gören versiyona göre, 13 yaş ile 70 yaş arasındaki yaklaşık 8 bin Boşnak erkek kurşuna dizilerek toplu mezarlara gömüldü. Srebrenica Katliamı, Aliya İzzetbegoviç tarafından "II. Dünya Savaşı'ndan sonra Avrupa'nın gördüğü en vahşi katliam" olarak nitelendirilmiştir. 26 Şubat 2007'de Lahey Adalet Divanı da bu katliamı bir 'soykırım' olarak kabul etti. Sırp yanlısı versiyon ise, Srebrenica Soykırımı'nın NATO askeri müdahalesini haklı göstermek için İzzetbegoviç ve Clinton tarafından uydurulduğunu, olaylarda ölenlerin sayısının 2-3 kat şişirildiğini, öldürülenlerin çoğunun da aslında Boşnak ordusuna mensup askerler olduğunu iddia etmektedir. (Devamı...) |
![]() Aşağı Cleveland, Ohio eyaletinde Shaker Heights'ta doğdu. Annesi Afro-Amerikalı, Babasıysa Meksika-yerlisidir. Babası, yedek öğretmendi ve İkinci Dünya Savaşı'da Hava Kuvvetleri'nde görev aldı.Kid Cudi'nin babası o 11 yaşındayken kanserden öldü.Babasının ölümü Kid Cudi'nin yaşamını ve müziğini önemli ölçüde etkilemiştir.Hareketleri ve tavırlarından dolayı beyaz zenci lakabı vardır. Kid Cudi, 2007 yılında Robin Thicke'nin The Evolution of Robin Thicke adlı albümünde bulunan "Wanna Love U Girl" adlı parçanın remixinde yer alarak müzik dünyasına giriş yaptı.Kanye West'in 2008 yılında çıkan albümü 808s & Heartbreak'de "Welcome to Heartbreak", "Paranoid" şarkılarında yer aldı, "Heartless" ve "Paranoid" şarkılarının yazılmasına yardım etti. Televizyona ilk defa 2008 MTV Video Müzik Ödüllerinde Travis Barker ve DJ AM ile beraber çıktı. 17 Şubat 2009'da Snopp Dog'un MTV'deki talk show'u "Dog After Dark"ın sonunda "Day 'N' Nite" şarkısını söyledi. İki gün sonra (19 Şubat, 2009), BET'in 106 & Park programına Kanye West'le birlikte Day 'N' Nite videosunun ilk gösterimi için katıldı. NBC'nin Last Call with Carson Daly programında üç şarkı söyledi ve "The Late Show with David Letterman" ve "Jimmy Kimmel Live" gibi programlara konuk oldu. 2009 Şubat ayında Solange'ın "T.O.N.Y." videosunda oynadı ve ardından The Black Eyed Peas'in 'I Gotta Feeling" videosuna katıldı. Aynı zamanda "Complex" (Ağustos-Eylül, 2009) ve "URB" (Ağustos, 2009) dergilerine kapak oldu.Ayrıca David Guetta ile Memories şarkısına katıldı. (Devamı...) |
- 25 Ekim
![]() "Underneath It All", albümün üçüncü single'ı olarak 2002 yılı ortalarında yayınlandı. Şarkı, No Doubt'ın Amerika Birleşik Devletleri'ndeki en başarılı single'ı olmasına rağmen; diğer ülkelerde daha düşük başarı gösterdi. 2004 Grammy Ödülleri'nde En İyi Pop Grup Performansı dalında ödül kazandı. Ayrıca, 50 İlk Öpücük (2004) filminde de kullanıldı. (Devamı...) |
![]() |
- 26 Ekim
![]() Avrupa Kömür ve Çelik Birliği'nin oluşturulması önerisi ilk olarak Fransız Dışişleri Bakanı Robert Schuman tarafından başta Fransa ve Batı Almanya olmak üzere üyeleri arasında kömür ve çelik endüstrilerinin yönetimini bir araya getirmesi, dönemin en önemli sanayi hammaddeleri olan kömür ve çelikten doğabilecek herhangi bir uyuşmazlığın önlenmesi ve buna bağlı olarak iki ülke arasındaki olası bir savaşın engellenmesi amacıyla yapıldı. Böylece Avrupa'daki ilk uluslarüstü topluluk 1951 Paris Antlaşması'yla yalnızca Fransa ve Almanya'nın katılımlarıyla değil, İtalya ve üç Benelüks ülkesi Hollanda, Belçika ve Lüksemburg tarafından da oluşturulmuş oldu. (Devamı...) |
![]() Lakabı "Kara Panter"dir. Eusébio, özellikle hızı, güçlü ve isabetli şutları ile ünlenmiştir. Benfica ve Portekiz futbolunun en başarılı ve tanınan üst düzey futbolcusu olarak kabul edilir. IFFHS tarafından yapılan bir ankette 20. yüzyılın en iyi 9. futbolcusu seçilmiştir. Pelé tarafından 2004 yılında FIFA için hazırlanan yaşayan en iyi 125 futbolcu (FIFA 100) listesinde yer almıştır. (Devamı...) |
- 27 Ekim
![]() Tüm tarama testlerinde olduğu gibi bu test de tanı koydurmaz. Sadece hastalık açısından yüksek risk altındaki bebekleri işaret eder ve bu bebeklerde kesin tanıya götüren tanısal testlerin yapılmasını sağlar. Bir başka deyişle testin yüksek risk göstermesi bebekte anomali olduğunun kanıtı olmadığı gibi, riskin düşük çıkması da bebeğin tamamen sağlıklı olduğunu garanti etmez. İlk trimester tarama testinin üçlü test ile karşılaştırıldığında bazı avantajları vardır. (Devamı...) |
![]() 1997 yılında Empire sinema dergisinin düzenlediği "Tüm Zamanların En Büyük 100 Film Yıldızı" listesinde 1 numaraya oturmuştur. Eylül 2006'da, Ford'un rol aldığı filmlerin gişe hasılatı ABD'de yaklaşık olarak 3.1 milyar $, dünya çapında ise 6 milyar $ civarındadır. Bu rakamlar Harrison Ford'u, Tom Hanks'in ardından tüm zamanların en fazla gişe yapan 2. aktörü konumuna getirmiştir. Yine Empire dergisinin yaptığı "Tüm Zamanların En Seksi 100 Film Yıldızı" listesinde 15. sırada yer aldı. (Devamı...) |
- 28 Ekim
![]() Ökaryotların genetik malzemeleri zarla çevrili çoğunlukla bir, nadiren birden çok çekirdek içinde yer alırlar. Bu nedenle kelime, gerçek (Grekçe: eu) ve çekirdek (Grekçe: karyon) sözcüklerinden türetilmiştir. Sıfat hâli ökaryotiktir. Bakteri ve arkeler çekirdeksiz olduklarından beraberce prokaryot olarak adlandırılırlar (evvel (Grekçe: pro-) ve çekirdek (Grekçe: karyon)). Çekirdeğin yanı sıra ökaryotların kloroplast veya mitokondri gibi zarla çevrili çeşitli organelleri vardır. Bu tür hücre içi karmaşık yapılar da prokaryotlarda bulunmaz. Ökaryotların ortak bir atası olduğu için bir üst âlem (İngilizce: domain) olarak tanımlanmışlardır. Üst âlem sisteminde ökaryotların prokaryotlara kıyasla arkelerle daha çok ortak özellikleri olduğundan arkelerle beraber neomura kladı içinde gruplandırılırlar. Ökaryotlar genel olarak bitki, hayvan, mantar ve protista olarak dört gruba ayrılırlar. (Devamı...) |
![]() 17 Nisan 1894'te Ukrayna'nın Kalinovka şehrinde dünyaya geldi. Babası maden işçisiydi. Doğduğu köyde öğrenim gördükten sonra, ailesiyle birlikte Donetsk Kömür Havzasındaki madencilik ve sanayi merkezi Yuzovka'ya geçti. Burada 15 yaşında boru tesisatçısı olarak çalışmaya başladı. 1917 Devriminden önce işçi teşkilatlarında vazife aldı. 1918'de Rusya Komünist (Bolşevik) Partisine üye oldu. Ocak 1919'da Kızıl Ordu'ya girdi. 1922'de Yuzovka'da yeni açılan bir işçi okuluna girerek orta öğrenimle birlikte parti eğitimi gördü. Okuldaki parti komitesinin sekreterliğine getirildi. 1925'te Yuzovka'daki Petrovski-Mariinsk ilçesinin parti sekreteri oldu. Aktif çalışmaları sebebiyle parti ileri gelenlerinin dikkatini çekti. Moskova'da toplanan 14. Parti Kongresine katıldı. 1929'da Moskova'daki Stalin Sanayi Akademisine kabul edilerek metalurji öğrenimi gördü. Parti içindeki çalışmalarına da devam eden Kruşçev 1933'te Moskova Bölge Komitesi İkinci Sekreterliğine yükseldi. 1935'te Moskova parti teşkilatının birinci sekreteri oldu. Komünist Partinin 17. Parti Kongresinde, Merkez Komitesinin tam üyeliğine seçildi. (Devamı...) |
- 29 Ekim
![]() İngilizce "Organization of Petroleum Exporting Countries" terkibinin baş harflerinden meydana gelen, "OPEC" olarak bilinen Petrol İhraç Eden Ülkeler Teşkilatı, Eylül 1960'ta kuruldu. İlk olarak ham petrol fiyatlarındaki düşüşü durdurmak gayesiyle Venezuela'nın teklifiyle kurulan teşkilata Venezuela, İran, Irak, Suudi Arabistan ve Kuveyt katıldı. Daha sonra sırasıyla Katar, Libya, Endonezya, Birleşik Arap Emirlikleri, Cezayir, Nijerya, Ekvador ve Gabon da katıldılar. OPEC'in başlangıçta Cenevre'de olan merkezi 1965'te Viyana'ya taşındı. Teşkilatın takip edeceği politikalar üye ülkelerin temsilcilerinin katıldığı, yılda en az iki defa toplanan konferanslarda tespit edilir. Kararlar oybirliğiyle alınır. Üye ülkeler tarafından tayin edilen yönetim kurulunun başkanı konferanslar sırasında seçilir. (Devamı...) |
![]() Londra'da soylu bir muhafız subayının oğlu olarak dünyaya gelen George Gordon Byron, doğumundan bir yıl sonra Lord unvanını kazandı. 13 yaşındayken Harrow'da eğitim almaya başladı, daha sonra eğitimine Teslis Koleji'nde (Trinity College, Cambridge'de) devam etti. İlk şiir kitabı olan Aylaklık Saatleri'nde yer alan şiirlerini Cambridge'deyken kaleme aldı. Burjuva eleştirisinin reddi yolunda, İngiliz Saz Şairleri ve İskoç Eleştirmenler (English Bards and Scotch Reviewers) adlı eleştirel koşuklu risaleyi yazmasıyla tanındı. 1809'da Yakın Doğu ve Güney Avrupa'ya geziye çıktı. 1811 yılına kadar devam eden bu geziden döndükten sonra dört ciltlik Kanto serisi ile Childe Harold'un Hac Seyahati adlı kitapları yazdı. Dokuz mısralı Spenser kıtalarıyla yazılmış bu kitabın lirik kahramanı İspanya, Yunanistan ve Arnavutluk'un özgürlük mücadelelerini yaşamış olup, toplumsal yoksulluk ile ulusal direnişin sebeplerini araştırır. Tarihi oluşturucu güçlerin millî bilinç üstündeki etkisini bildiği kadar, aristokratik-burjuva toplumla da uzlaşmaz bir zıtlık içinde bulunur. Byron, ezilen halka duyduğu yakınlığı 1809'da katıldığı Lordlar Kamarası'nda yaptığı konuşmalarda da dile getirmiş ve Ludditler ile İrlanda'daki durumun düzeltilmesinden yana olmuştur. (Devamı...) |
- 30 Ekim
![]() |
![]() Kısa süreli öğretmenlik deneyiminden sonra New York'un Aşağı Doğu Yakası'nda (Lower East Side) hemşirelik yapmaya başladı. Burada yoksulluk, denetlenmeyen doğurganlık ve yüksek oranda ana ve çocuk ölümü gibi sorunların birbiriyle yakından ilişkili olduğunu gözlemledi. Her kadının ailesini planlama hakkı olduğunu savunarak, doğum kontrolü yöntemlerini yaygınlaştırmayı engelleyen yasal düzenlemelerle mücadele etti. 1914'te The Woman Rebel (sonradan Birth Control Review) adlı bir dergi çıkarmaya başladı ve Family Planning (Aile Planlaması) adlı bir broşür dağıttı. Postayla doğum kontrolü yanlısı yazı dağıtmak suçundan yargılandıysa da bu dava 1916'da düştü. Aynı yıl Brooklyn'de ABD'deki ilk doğum kontrolü kliniğini açan Sanger, kamu huzurunu bozmakla suçlanarak 1917'de 30 gün ıslahevinde kaldı. (Devamı...) |
- 31 Ekim
![]() Otomobiller yollarda kullanılmak için tasarlanmıştır, bunun yanı sıra yol dışı (Off-road) kullanıma olanak sağlayan otomobiller de vardır (SUV). Yollar diğer trafik öğeleriyle beraber paylaşılmaktadır. Genel olarak otomobiller içten yanmalı motorlarla ve dört lastiğin dönmesiyle çalışır. Ancak 2001 yılı itibarıyla, hibrit motorlu otomobiller satılmaya başlamıştır. Elektrikle çalışan hibrit motorlar için şu an ABD başta olmak üzere, birçok ülke vergilerini minimuma indirmiş ve ücretsiz elektrik dolum istasyonlarını otoparklara ve benzincilere yerleştirmiştir. (Devamı...) |
![]() Bugünkü Peru olan İnka topraklarını işgal eden Francisco Pizarro'nun ikinci dereceden kuzenidir. Küba'nın İspanyollarca işgal edilmesinde görev almış ve başarısı buradan geniş bir arazi ve yerli köleler ile ödüllendirilmiştir. Yeni Dünya'nın zenginliğini anlamış, Küba valisinden anakıtaya sefer yapmak için yardım istemiştir. Vali, kıtayı kendisi işgal etmek istediği için sadece ticaret yapmasına ve keşif yapmasına izin vermiş, ancak Cortes valiyi kandırarak Meksika'yı işgal etmiştir. Aztek topraklarına çıkarma yapmasından sonra, ordusunda firar olmaması için, tüm gemilerini batırtmıştır. Yanında topçu, zırhlı süvari, zırhlı piyade ve tüfekçi birlikleri dahil, 40.000'e yakın bir ordu topladığı bilinmektedir. Çoğu rivayete göre bu sayıyı yerli kabilelerden topladığı adamlarla 100.000'e çıkardığı sanılmaktadır. (Devamı...) |