İçeriğe atla

Vikipedi:Anasayfa tasarımları/SAİT71

Vikipedi, özgür ansiklopedi
Herkesin katkıda bulunabildiği Özgür Ansiklopedi

Haftanın seçkin maddesi

Rodos Heykeli, İspanyol sürrealist ressam Salvador Dalí'nin 1954 tarihli yağlı boya tablosudur. Dalí'nin 1956 yapımı Dünyanın Yedi Harikası adlı belgesel filmi için yaptığı, her biri harikalardan birini betimleyen yedi tabloluk seriye dahildir. Tablo, Yunan mitolojisindeki titanlardan güneş tanrısı Helios'un antik heykeli olan Rodos Heykeli'ni gösterir. 1981 yılında Bern Sanat Müzesi'ne bağışlanan tablo filmde hiç kullanılmamıştır ve halen müzede sergilenmektedir. Dalí'nin sürrealist hareketin en parlak döneminden yirmi yıl sonra yaptığı bu tablo, Dalí'nin avangartlıktan ana akıma geçişini simgeler. 1940'ta Amerika Birleşik Devletleri'ne taşınmasının ardından mali kaygıların baskısı altında kalan ve Hollywood hayranlığından etkilenen Dalí, odağını daha önce bilinçaltı ve algı üzerine yaptığı araştırmalardan tarihsel ve bilimsel temalara kaydırdı. Dalí'nin yorumu, British Museum'da heykeltıraş ve konservatör olarak çalışan Herbert Maryon'un 1953 tarihli bir makalesinden etkilenmiştir. (Devamı...)

Günün seçkin resmi


Biliyor muydunuz?

Vikipedi makalelerinden



Kategoriler

Temel bilimler
Astronomi  · Biyoloji  · Doğa bilimleri  · Fizik  · Geometri  · İstatistik  · Jeoloji  · Kimya  · Matematik  · Yer bilimleri

Uygulamalı bilimler
Bilgisayar  · Ekonomi  · Hukuk  · İletişim  · Mühendislik  · Sağlık bilimleri  · Tarım  · Teknoloji  · Tıp  · Yönetim

Beşeri bilimler
Arkeoloji  · Dilbilim  · Din  · Edebiyat  · Felsefe  · Psikoloji  · Siyaset bilimi  · Sosyoloji  · Tarih

Sanat ve kültür
Dans  · Edebiyat  · Eğlence  · Fotoğrafçılık  · Heykel  · Hobiler  · Mimarlık  · Müzik  · Resim  · Sanat  · Sinema  · Tasarım  · Tiyatro


İş birliği projesi

2015'in 7. hafta iş birliği projesi: Tarihte bugün sayfalarının elden geçirilmesi. Sizde iş birliği projesine katılarak Vikipedi maddelerinin gelişmesine katkıda bulunun.

Günün maddesi

Mehter takımı, Müşir Arif Paşa Osmanlı Kıyafetleri Albümü, 1839
Bir mehter marşı

Mehter ya da Mehterân (Osmanlıcaمهتر), Osmanlı saray teşkilatında yer alan çalgı takımı.

Dünyanın en eski askerî bandolarından birisidir. Yalnız üflemeli ve vurmalı çalgılardan oluşur. Savaşta ordunun yürüyüş ritmini belirleme, askerleri savaşa yüreklendirme; barış zamanlarında ise saati duyurma, devlet töreni, eğlence gibi farklı işlevleri yerine getirmiş ve Osmanlı Devleti'nin sembolü olmuştur.

Selçuklular'dan Osmanlılar'a geçen askerî müzik geleneğinin bir parçası olan mehter teşkilatı, 1826 yılında Yeniçeri Ocağı ile birlikte ortadan kaldırılmış; 20. yüzyılda İstanbul Harbiye Askerî Müzesi'nde bir mehter takımı kurulması ile yeniden canlandırılmıştır.

Günümüzde Türkiye'de Askeri Müze Mehter Takımı'nın yanı sıra belediyelerin, polis teşkilatının, liseler ve ilköğretim okullarının bünyesinde yer alan mehter takımları ile düğün-sünnet törenleri, kutlama, açılış gibi etkinliklerde görev alan ticari amaçlı kurulmuş mehter takımları mevcuttur.[1]

Etimoloji

Anadolu Selçukluları, İlhanlılar, Karakoyunlular ile Akkoyunlular ve Memlükler gibi çeşitli devletlerde, tabl, nakkare, zil ve boru gibi çalgılardan oluşan askerî müzik toplulukları, hükümet otoritesinin ve gücünün bir simgesi olarak kullanılmıştır. Bu topluluklar "tablhane" veya "nevbethane" olarak adlandırılırken, belirli zamanlarda yapılan tören müziği icralarına ise "nevbet" denilmiştir.[2]

Osmanlı Devleti döneminde ise askerî müzik geleneği, mehter adıyla tarihinin en görkemli ve sistemli yapısına ulaşmıştır. Farsça kökenli olan "mihter" kelimesinin, bazı kaynaklara göre "mih" (büyük) ve "ter" (üstünlük bildiren ek) hecelerinden oluştuğu ve "en yüce" ya da "en ulu" anlamına geldiği belirtilmektedir. Osmanlılarda bu kelime hem askerî müzik topluluğu (mehterhane) hem de yüksek rütbeli bazı görevliler için kullanılmıştır. Mehter, yalnızca müzik icra eden bir topluluk olmanın ötesinde, görsel ihtişamı ve işitsel gücüyle imparatorluğun kudret ve ihtişamını yansıtan önemli bir unsur olmuştur.[2]

"Mehter" kelimesi, Osmanlı tarihinin erken dönem kayıtlarında da yer almaktadır. Oruç Bey Tarihi'nde, II. Bayezid döneminde "Mihter" ifadesine rastlanmaktadır; ancak bu kullanımın askerî müzik topluluğunu mu yoksa Çadır Mehterlerini mi ifade ettiği kesin olarak bilinmemektedir.[3] Osmanlı arşiv belgelerinde ise "mehter" kelimesine müzisyen topluluğu anlamında ilk olarak 1525 tarihli kayıtlarda rastlanmaktadır.[4] Mehter teşkilatı kuruluşundan itibaren farklı dönemlerde Nevbet/Tabılhane, Tabl-ü Alem Mehteranı, Mehterhane-i Tabl-ü Alem, Alem Mehterleri ve Cemaat-i Mehteran-ı Alem gibi çeşitli adlarla anılmıştır.[5]

Tarihçe

Osmanlı öncesinde Türkler'de askerî müzik geleneği

Büyük Hun Devleti'nde kurulan tuğ takımı, dünyada bilinen ilk askeri müzik topluluğu kabul edilir. Tuğ takımları, Göktürk Kağanlığı saraylarında ve beylerin karargâhlarında da yer bulmuştur. "Tuğ müziği" Karahanlılar döneminde "tabl müziği” (tabl, davul kelimesinin eski söylenme biçimidir) adını aldı; "tuğ takımı" ise "tablhâne" ye dönüştü.

Hunlar devrinde başlayan Hanlık sarayında "nöbet vurma" (veya "tuğ vurma" ) geleneği, Türkler'in İslamiyet’i benimsenmesinden sonra da uygulanmaya devam etti. Hükümdarlık sarayının kapısında veya saltanat çadırının önünde namaz vakitlerinde çalınmak üzere davul ve onu tamamlayan diğer çalgılardan oluşan nevbet takımları (nevbethane) kuruldu. Nevbet takımlarının yaptığı müziğe nevbet-i penç (beş nöbet) veya nevbet-i pengane (beş vakit nöbet) denilirdi.[6]

Vassal hükümdarlar, bağlı olduğu büyük devletin izniyle nevbet takımı kurabilir ve ancak izin verildiği kadar çaldırabilirdi. Tuğrul Bey, Büyük Selçuklu Devleti'ni kurduğunda Abbasi halifesinden namaz vakitlerinde nevbet vurdurma iznini almıştı.[7]

Nevbet âdeti Selçuklulardan sonra Anadolu Beylikleri döneminde de sürdürüldü. Dönemin Anadolu Selçuklu Sultanı, Söğüt bölgesine uç beyi tayin edilen Osman Gazi'ye tuğ, tabl, nakkareyle nevbet vurdurma izni verdi.[6] Osmanlı Devleti'nde askeri müzik teşkilat için yaklaşık iki asır "tablhâne" ve "nevbethâne" terimleri; Yavuz Sultan Selim devrinden sonra “mehterhane” terimi kullanıldı.

Osmanlı döneminde mehter teşkilatı

Mehter takımı, Surname-i Vehbi

Mehterhane teşkilatının kurulması

Osmanlı Devleti'nde mehterhane teşkilâtının kuruluş tarihi hakkında kesin bilgi yoktur. Kimileri mehterhanenin kuruluşunu, Anadolu Selçuklu Sultanı II. Gıyaseddin Mesud tarafından uç beyi Osman Gazi’ye, hâkimiyet sembolü olarak tabl ve âlem göndermesiyle başlatırlar ancak o tarihte mehterhanenin kurulduğu, kaynaklarla belgelenmemiştir.[7]

Osmanlı Devlet'nde mehter teşkilatının olgunlaşması, 14. yüzyılda I. Murad döneminde yeniçeri ocağının kurulması ile gerçekleşti. Bu devirde mehter teşkilatı, yeniçerilere yardımcı nitelikte bir askeri kurum haline dönüşmüştür.[8] Bazı kaynaklarda mehterhanenin Çandarlı Kara Halil Paşa'nın tavsiyesiyle bir ocak hâlinde kurulduğu söylenir. [kaynak belirtilmeli]. Kuruluş yılını 1362 veya 1365 olarak gösteren kaynaklar mevcuttur.

Başta padişah olmak üzere birçok devlet erkânı, kıdemlerine göre mehter takımı bulundurmaktaydı. Padişah mehterine Mehterhâne-i Hâkânî veya Mehterhâne-i Hümâyun denirdi. Padişah mehterleri önceleri dokuz, daha sonra on iki katlı olarak düzenlenmiştir.[8]

Diğer devlet adamları, elçilikler, sancak ve yörük beylerinin mehterhanelerinin kaç katlı olduğu kıdemlerine göre değişirdi. Devletin tüm resmî mehter takımları, Mehterân-ı Tabl-ı Alem adlı kuruma bağlı idi.

Genişlemesi

II. Mehmed, İstanbul'un fethinde mehteri çok etkin bir şekilde kullanmış, saldırı emirlerini mehterin çaldığı "ceng harbi" ile vermişti.[8] Fetihten sonra devlet teşkilatı düzenlenirken mehteran-ı tabl-ı alem'in yapısı da şekillendi; mehter takımlarınının sayısı II. Mehmed devrinde arttı. Mehter takımları İstanbul'un çeşitli semtlerine, gözetleme kulelerine, hisarlara yerleştirildi. Serhad bölgelerinde de mehterhane birlikleri kuruldu.[9]

Osmanlı Devleti'nde mehteran sayısı 16. yüzyılda 200, 17. yüzyılın başlarında ise 228 kişiye çıktı.[8]

Resmî mehter takımlarının dışında İstanbul'da "İnce mehter", "Esnaf mehteri" gibi adlarla anılan gruplar da ortaya çıkmış; zaman zaman düğünlerde, eğlencelerde müzik icra etmişlerdir.[1]

Kapatılması

Dönemin şartlarına artık uymayan yeniçeri ocakları II. Mahmud devrinde Vaka-i Hayriye olarak adlandırılan olay ile kapandığında mehteran bölüğü de kapatıldı. Çünkü mehter bölüğü de yeniçeri ocakları gibi eski askerî geleneğin bir temsilcisi olarak görülmekteydi. Bu sırada, birçok mehter marşının notası imha edildi.[10]

Bu dönemde, mehter teşkilatı yerine Avrupa devletlerindeki askerî bandolarına benzeyen "Mızıkai Hümâyun" adında bir teşkilat kuruldu.

Son dönem mehteran

1917'de bir törende mehter takımı

1826 yılından sonra uzun bir unutulma dönemine giren mehter müziği geleneği, 20. yüzyılda yeniden canlandı. Bu dönemde Osmanlı'da milliyetçilik akımı yayılmış ve Enver Paşa, mehter müziğinin Türkçülük'ü güçlendireceği düşüncesiyle yeniden bir mehter takımı kurma fikirini 1908'de gündeme getirmişti. [kaynak belirtilmeli]

Osmanlı'da II. Meşrutiyet'in ilan edildiği 10 Temmuz günü, 1909'da millî bayram ilan edilmiş; 1910'dan itibaren İstanbul'un fetih kutlamaları, 1913'ten itibaren Yevm-i İstiklâl-i Osmanî (Osmanlı İstiklal Günü) kutlamaları yapılmaya başlamış ve bu kutlamlarda yeniçeri kıyafetleri giymiş mankenler yer almıştı. Bu uygulamalar ve icat edilen millî bayramlar, mehter takımının canlandırılmasına etkili oldu.[1]

Türkçülük düşüncesine sahip Celal Esad 1911'de "Türk Musîkîsi ve Yeniçeri “mehter” Mûzikâsı Hakkında Mütâlaat" başlıklı bir kitapçık yayınlayarak; mehter müziğinin Doğu müziklerine benzetilen Türk müziğinden farklı, öz Türk müziği olduğunu iddia etti. 29 Şubat 1911'de Tepebaşı Tiyatrosu’nda bu müziğin icra edildiği bir konser düzenledi.[1]

Celal Esad'ın bu girişiminden sonra İstanbul'daki Askeri Müze'nin müdürü Ahmet Muhtar Paşa yeniçeri mehter takımını devlet eliyle şekillendirmek için çalışmalar yürüttü. Celal Esad'ın düzenlediği konserde görev alan icracılar, Askeri Müze bünyesine alındı ve 1914 yılında Mehterhâne-i Hâkânî adıyla yeni bir mehter takımı kuruldu. Mehterhâne-i Hâkânî'nin mehterbaşılığına Eyyubi Ali Rıza Bey (Şengel) getirildi; haftada iki gün konser vermeye başladı.[1]

Kurulan bu yeni takım, içerdiği çalgıların yer ve sayıları, tören vaziyetleri, kıyfetleri bakımından 1826 öncesindeki otantik takımdan farklı idi. Kuruluşunan sonra mehter takımın tören şekilleri, kıyafet ve çalgı sayılarında sürekli değişimler oldu. İsmail Hakkı Bey, Hoca Kazım Uz ve mehterbaşı Eyyubi Ali Rıza Bey, besteleri ile mehter repertuvarını zenginleştirmeye çalıştı. Yeni mehter takımının repertuvarı günün kültürel ve siyasi yapısına uygun biçimde oluşturuldu.

Cumhuriyet Devri

Mehterhâne-i Hâkânî'nin kapanması

Birçok kaynakta Askeri Müze'deki Mehterhâne-i Hâkânî'nin, "aslına uygun olmadığı" gerekçesiyle 1935 yılında dönemin Milli Savunma Bakanı Zekai Apaydın tarafından kaldırıldığı bilgisi yer almaktadır. Kimilerine göre kapatılma nedeni "padişahlığın alameti” olarak görülmesi idi. Erhan Tekin'in 2018'de yayımlanan bir makalesine göre bu kuruma 1935 öncesinde hatta Cumhuriyetin ilk yıllarında son verilmiştir; 1935 yılında kapatıldığına dair herhangi bir belgeye rastlanmamaktadır.[1]

Mehterhâne-i Hâkânî'nin kapatılmasından sonra bazı üyeleri mehterbaşı Hasan Tahsin (Parsadan) Bey'in çevresinde toplanarak mehterin yaşaması gerektiği görüşünü savunmuşlar ve yeniden kurulması için mücadeleye hazırlanmışlardır. Konu, Besim Atalay tarafından Büyük Millet Meclisi gündemine götürülmüş; ancak yeniden açılması mümkün olmamıştır.[1]

Askeri Müze Mehter Takımı'nın kuruluşu

29 Ekim 1959'da bir geçit töreninde mehter takımının geçişi.

1952'de İngiltere Kraliçesi II. Elisabeth'in babası VI. George'un ölümü nedeniyle düzenlenen törene katılan devlet yetkililerinin, orada tarihi kıyafeti ve çalgıları ile geleneksel müziklerini icra eden İskoç gayda takımına duyulan ilgiyi görmesi, Türkiye'de mehter takımının yeniden kuruluşunda etkili oldu.[1] Dönüşte cumhurbaşkanı Celal Bayar'ın emri ile Genelkurmay başkanlığı mehter takımının yeniden kuruluşu için çalışmaları başladı.

Mehter'i yeniden kurma çalışmaları Askeri Müze Müdürü Nazım Ertan ve müzisyen ve eski mehterbaşı Hasan Tahsin Parsadan tarafından yürütüldü. Genelkurmay Başlanlığı askerî mehter yönergesi hazırladı. Müzik repertuarı yeniden düzenlenip, yeni bestelerle zenginleştirildi.

Askeri Müze Mehter Takımı, 2 Mart 1952'de iki katlı olarak kuruldu. 1953 yılında altı katlı oldu; 29 Mayıs 1953'te düzenlenen İstanbul'un fethinin 500. yılı kutlama törenlerine katıldı ve büyük beğeni kazandı.[7] Takım, 1968'de dokuz katlı olmuştur; kurulduğu günden itibaren bir tarihî müzik topluluğu niteliğini sürdürmektedir.[1]

Diğer mehter takımlarının kuruluşu

Günümüzde bir mehter takımı

1980 öncesinde Türkiye'nin değişik yerlerinde Bursa mehteri, İnegöl mehteri, Eskişehir mehteri gibi topluluklar, hatta "çocuk mehter takımlan kurulmuştur. Bu mehter takımları 1980 sonrası bir başbakanlık genelgesi ile kapatıldı.[1]

Günümüzde birçok belediye, resmî kurum ve okullar mehter takımları kurmakta, düğün-sünnet törenleri, kutlama, açılış gibi etkinliklerde ticari amaçlı mehter takımları gösteri yapmaktadır.[1]

Teşkilat yapısı

Mehter adı, savaş ve törenlerde müzik icra eden toplulukları ifade etmekle birlikte, bu grupların bağlı olduğu kurumsal yapı ise "Mehterhane" olarak adlandırılmıştır.[11] Mehterhane ya da Mehterhane-i Amire, Matbah-ı Amire, Hazîne-i Âmire ve Darphane-i Amire gibi sarayın Birun teşkilatı içinde yer alan bir kurumdu.[12] Bu kurum içerisinde "Hayme-i Hâssa" adıyla anılan ve padişahın çadırının kurulması ve korunmasından sorumlu olan[13] Çadır Mehterleri ile müzik icra eden ve Tabl ve Alem adıyla anılan mehterler mevcuttu.[12] Kurumun mevki olarak en kıdemlisi "Emir-i Alem"[a] adıyla anılan kişiydi ve devlet protokolünde Yeniçeri Ağası'ndan sonra gelirdi. Çadır mehterbaşısı Çadır Mehterlerinden, Tabl ve Alem mehterbaşısı ise müzisyen mehterlerinden sorumluydu.[12]

Başlangıçta tamamen askerî bir birlik olarak teşkil edilen mehterhane, zamanla saraya bağlı resmî bir kurum hâline gelmiş ve Osmanlı Devleti'nin gücünü simgeleyen önemli bir unsur olarak konumlanmıştır. Savaş dönemlerinde mehter takımının mevcudu artış gösterir; bu süreçte kimi zaman sivil hayatta müzisyenlik yapan esnaflar da orduya katılarak mehterde görev alırlardı. Bu kişiler, düzenli olarak yürütülen meşk çalışmaları sayesinde repertuvarlarını geliştirir ve icra edilen eserlerin kuşaktan kuşağa aktarılmasını sağlarlardı.[11]

Mehterhane mensuplarının bir kısmı görevlerini yaya olarak yerine getirirken, özellikle ağır ve büyük çalgıları kullananlar at veya deve üzerinde icrada bulunurdu. Öte yandan, Osmanlı Devleti içerisinde bazı yüksek rütbeli görevlilere kendi görev bölgelerinde kullanılmak üzere mehterhane kurma yetkisi verilirdi. Bu yerel mehter takımları, bulundukları şehirlerde veya görev gereği gidilen yabancı ülkelerde düzenlenen törenlerde müzik icraları gerçekleştirerek devletin ihtişamını temsil ederdi.[11]

Rütbeler ve görev dağılımı

Emir-i Âlem

Osmanlı Devleti'nde mehter teşkilatının en üst düzey sorumlusu Emir-i Âlem idi. Emir-i Âlem makamı, Selçuklulardan miras kalan sancak ve kös gibi sembollerin kabulüyle Osmanlı'da ilk kez I. Murad döneminde teşkilatlanmıştı. Mehterhane-i Âmire bünyesindeki Tabl ve Alem mehterleri ile Çadır Mehterleri doğrudan Emir-i Âlem'e bağlı olarak görev yaparlardı. Emir-i Âlem, aynı zamanda saray protokolünde önemli bir yere sahip olan özengi ağalarından biri olup, padişahın atının yanında bulunma ve gerektiğinde doğrudan padişahla görüşme yetkisine sahipti.[15] Protokolde genellikle Yeniçeri ağasından sonra gelirdi. Zaman zaman sıralamada değişiklikler görülse de, görev itibarıyla daima devletin önemli makamlarından biri sayılmıştır. Emir-i Âlemler divan toplantılarına katılmazdı; ancak mehterhane ile ilgili meseleler gündeme geldiğinde divana çağrılarak ayakta bilgi sunarlardı.[16]

Emir-i Âlem'in başlıca görevleri arasında Osmanlı sancak düzenini ve mehter teşkilatını yönetmek bulunurdu. Padişah sefere çıktığında, saltanat sancaklarını taşır ve sancakların düzeninden sorumlu olurdu. Yeni atanan vezir, beylerbeyi ve sancak beylerine sancak ve tuğlarını teslim ederdi. Bunun karşılığında belirli miktarda akçe ve hediyeler alırdı.[17] Ayrıca elçilerin padişaha sunduğu mektupları iletme görevini de üstlenirdi. Şehzadeler sancağa çıktığında, onlara bir Sancak Emir-i Âlemi eşlik ederdi. Eğer şehzade ileride padişah olursa, bu kişi çoğunlukla Emir-i Âlem olarak atanırdı.[18] Merkezde görev yapan Emir-i Âlemler dışında, eyalet ve sancaklarda da Emir-i Âlemler bulunurdu. Buradaki mehter takımlarından ve sancak düzeninden sorumlu olurlardı. Bu görevlere atanacak kişiler, yerel idarecilerin tavsiyesi ve merkezin onayıyla seçilirdi.[19]

Emir-i Âlemliğe giden kariyer yolu genellikle saray eğitiminden geçerdi. Enderûn'da yetişen ve en yüksek eğitim seviyesi olan Has Oda'ya kadar yükselmiş kişiler arasından seçilirdi. Has Oda'dan mezun olanlar sırasıyla silahtar, çuhadar, rikâpdar gibi görevlerde bulunur, ardından kapıcıbaşı olurdu. Kapıcıbaşılıktan sonra Emir-i Âlem olarak atanabilirlerdi. Bu görevde başarılı olan kişiler, zamanla Yeniçeri Ağalığı, sancak beyliği, beylerbeyliği ve hatta vezirlik gibi daha üst makamlara kadar yükselebilirdi.[20]

Mehterbaşı

Osmanlı Devleti'nde iki mehterbaşı bulunurdu: biri Çadır mehterbaşına, diğeri ise Tabl ve Alem mehterleri teşkilatına başkanlık ederdi. Emir-i Âlem'e bağlı olan Mehterbaşı, kurum dışından tayin edilmez, mehter teşkilatında yetişmiş kişiler arasından seçilirdi. Mehterbaşına "Ser-Mehteran" da denirdi. Genellikle zurnacıbaşı (sersurnay) olarak görev yapan kişiler mehterbaşılığa yükselir, mehterbaşı makamı boşaldığında yerine zurnacıbaşı geçerdi.[21]

Mehterbaşı, mehter bölüğünün en üst düzey sorumlusuydu. Fatih Kanunnâmesi'nde yeri açıkça belirtilmemekle birlikte, sipahi oğlanları ağası ve silahtarlar ağasından sonra gelen ağalar arasında olduğu ifade edilmiştir. Künhü'l-Ahbâr'da ise Sipahi başı, Silahtar başı, Cebeci başı, Azapçı başı ve Topçu başından sonra geldiği belirtilmiştir. Taşra hazinedar başı ile aynı rütbede kabul edilirdi. Mehterbaşı, mehter teşkilatının düzenini sağlamakla yükümlüydü ve mehterler ile ilgili bir sorun yaşandığında müdahale ederdi. Mehterler firar ettiğinde, kaçanların yakalanıp merkeze getirilmesi için kadılıklara hüküm gönderir ve firariler İstanbul'a getirilerek cezalandırılırdı.[22]

Merkezde olduğu gibi sancaklarda ve kalelerde de bir mehterbaşı bulunurdu. Bu mehterbaşı, bölgesindeki mehterlerin düzeninden ve disiplininden sorumluydu. Mehterlerin herhangi bir haksızlığa uğraması veya adli bir meseleye karışması durumunda, mehterbaşına hüküm yazılarak meselenin çözülmesi istenirdi. Örneğin, Tokat'ta bir mehterin yaralanması üzerine, Rumeli Beylerbeyi ve Tokat Kadısı'na olayın soruşturulması için hüküm yazıldığı bilinmektedir.[23]

Mehterhane Katibi

Mehter teşkilatındaki önemli görevlilerden biri de Mehterhane Kâtibi idi. Hazinedar ustanın maiyetinde görev yapan kâtip, mehter takımının idari ve mali işlerinden sorumluydu. Özellikle mehteran bölüğüne ait maaşların hesaplanması ve düzenli olarak ödenmesi kâtibin temel görevleri arasındaydı.

Mehterhane Kâtibi, Tabl ve Alem Mehterleri teşkilatında yer alır ve genellikle Nakkareciler Bölüğüne dahil edilirdi. Kurum içindeki konumu itibarıyla, Mehterbaşı ve bölük ağalarından sonra gelen önemli bir idari personeldi. Mehter takımının düzenli işleyişini sağlamak için kayıt tutar, resmî belgeleri düzenler ve gerekli durumlarda üstlerine bilgi sunardı.

Bu görev, yalnızca mali işlerle sınırlı kalmayıp, mehter teşkilatının genel düzeni ve disiplini açısından da kritik bir rol üstlenirdi.[24]

Bölükler

Surnaylar (Zurnazenler)

Tablzenler

Köszenler

Nakkarazenler

Nefirciyan

Zilzenler

Alemdarlar

Yapısı ve düzeni

Mehter müziği, açık hava icrasına uygun olarak düzenlenen ve yalnızca üflemeli ile vurmalı çalgıların kullanıldığı bir müzik türüdür. Osmanlı Devleti'nin gücünü ve ihtişamını simgeleyen bu müzik, resmî törenlerin yanı sıra zamanın ilanı, savaş sırasında askerlere cesaret verme ve eğlence gibi çeşitli amaçlarla kullanılmıştır. Mehter takımlarının temelini davul ve zurna çalgıları oluşturur. Takımın büyüklüğü, sahip olduğu davul ve zurna çiftlerinin sayısına göre belirlenir ve bu sayı "kat" olarak adlandırılır. Diğer enstrümanların sayısı kat sayısından daha az olabilir; bu konuda kesin bir sınırlama bulunmamaktadır. Örneğin, 16 katlı bir mehter takımında, 16 davul ve 16 zurnanın yanı sıra farklı sayılarda boru, nakkare, zil ve kös gibi çalgılar yer alabilir.[25] Mehter takımı, Osmanlı döneminde başlangıçta yalnızca padişahın huzurunda nevbet vuran bir teşkilat iken, Kanuni Sultan Süleyman döneminden sonra vezirler ve üst düzey devlet görevlilerinin de mehter takımı bulundurmasına izin verilmiştir. Mehter takımının büyüklüğü ve çalan müzisyen sayısı, vezirin devlet protokolündeki konumuna ve rütbesine göre belirlenmiştir. En büyük mehter takımı padişaha ait olup, 17. yüzyılda 12 kata kadar çıkarılmıştır. Tarih boyunca mehter takımları 3, 5, 7, 9 ve 12 katlı olarak düzenlenmiştir. Günümüzde Genelkurmay ATASE Başkanlığına bağlı Askerî Müze Mehteran Birliği 9 katlı bir düzen ile faaliyet göstermektedir.[26]

Alet ve çalgılar

Davul

Zurna

Nakkare

Nefir

Zil

Kös

Sancak ve tuğ

Yürüyüş düzeni ve seremoniler

Repertuar

Kültürel etkileri

Batı müziğine etkisi

9. Senfoni'nin Dördüncü Bölümü

II. Viyana Kuşatması sırasında şehrin etrafındaki çeşitli yerlerde sürekli nevbet vuran mehter takımları, Viyana halkı üzerinde çok etkili olmuştu. Bu etki sonucu 18. yüzyılda bazı mehter çalgıları veya benzerlerinin batı orkestralarına dahil edildi ve besteciler Osmanlı askerî müziğini hatırlatacak ritim ve nağme düzeni içinde eserler verdi.[7]

Mehter müziğinin etkisinde kalarak alla turca ("Türk tarzı") denilen motifler kullanan bestecilerin bazıları, Wolfgang Amadeus Mozart, Ludwig van Beethoven ve Georges Bizet'dir. Mozart'ın "Türk Marşı" Bizet'nin L'Arlésienne Süiti', Beethoven'ın 9. Senfoni'sinin 4. bölümünün kısımları Batı müziğindeki mehter müziği etkisinin örnekleridir.

Popüler kültürde Mehter

Bektaşilik ve mehteran

1826 öncesinde mehter takımı, Anadolu'da doğmuş bir tarikat olan Bektaşilik akidelerine bağlı olarak etkinliklerde bulunan bir birlikti; Bektaşi şairlerin deyişlerini seslendirirdi. Mehter müziğinin yeniçeri ocağına takdiminde Hacı Bektaşi Veli’nin rolünün olması; mehter takımlarının eğitiminde Bektaşi dervişlerinin rol almaları; savaşlardan önce, mehter birliklerinin "gülbank" denilen; Ali'yi ve Hacı Bektaşı Veli'yi yardıma çağıran dualar okuması, Bektaşi tarikatı ile mehter birliklerini ilişkilendiren unsurlardandır.[27]

Bilinen besteciler

16. yüzyıl

  • Nefirî Behram
  • Emir-i Hac
  • Hasan Can
  • II. Gazi Giray
  • Şah kulu
  • Mehmet Paşa

17. yüzyıl

  • Zurnazen Edirneli daî Ahmed Çelebi
  • Zurnazenbaşı İbrahim Ağa
  • Hammalî
  • Çenkî İbrahim Ağa
  • Edirneli Mehmed Çelebi
  • Eyyubî Mehmed Çelebi
  • Derviş Mehmed Çelebi
  • Solakzade Mehmed Hemdemî
  • Acemiler (Acemi oğlanlar)
  • Kazaklar (İstanbul'a Rusya'dan gelen göçmenler)

18. yüzyıl

  • Hızır Ağa
  • Müstakim Ağa
  • Mehterbaşı Ağa (adı bilinmiyor)
  • Şah Murad "Sultan IV. Murad"
  • Kemanî Hızır Ağa
  • Çok sayıda adı bilinmeyen bestekâr

Notlar

  1. ^ Mîr-i alem adıyla da bilinir.[14]

Kaynakça

Özel
  1. ^ a b c d e f g h i j k Tekin, Erhan; Doğrusöz, Nilgün (7 Ocak 2018). "Yirminci Yüzyılda Kültürel Bellek ve Geleneğin Yeniden İhyası Bağlamında Mehterhâne-i Hâkânî". Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi. 17 (65): 317-336. doi:10.17755/esosder.338653. ISSN 1304-0278. 25 Ocak 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Ocak 2024. 
  2. ^ a b Vural 2012, s. 316.
  3. ^ Boztaş 2009, s. 6.
  4. ^ Aktepe 2022, s. 114.
  5. ^ Pirgon 2014, s. 67.
  6. ^ a b Bayburtlu, Ahmet Selçuk (6 Temmuz 2017). "TÜRKLERDE ASKERİ MÜZİK TARİHİ HAKKINDA BİR İNCELEME". Online Journal of Music Sciences. 2 (1): 7-30. ISSN 2536-4421. 
  7. ^ a b c d Kaynak hatası: Geçersiz <ref> etiketi; :2 isimli refler için metin sağlanmadı (Bkz: Kaynak gösterme)
  8. ^ a b c d Kaynak hatası: Geçersiz <ref> etiketi; :1 isimli refler için metin sağlanmadı (Bkz: Kaynak gösterme)
  9. ^ Popescu, Eugenia. "BİR GÜÇ VE İCRA GÖSTERİSİ OLARAK MEHTER". www.turkishmusicportal.org. 5 Şubat 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Ocak 2024. 
  10. ^ "Mehter Marşları ve Gerçek, Parlak Jurnal İnternet Dergisi". 17 Ağustos 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Haziran 2020. 
  11. ^ a b c Demirci 2011, s. 22.
  12. ^ a b c Boztaş 2009, s. 16.
  13. ^ Çürük 1993, s. 165.
  14. ^ Afyoncu, Erhan (2020). "MÎR-i ALEM" (PDF). TDV İslâm Ansiklopedisi. 30. Türkiye Diyanet Vakfı. s. 124-125. 
  15. ^ Boztaş 2009, s. 30.
  16. ^ Boztaş 2009, s. 30-31.
  17. ^ Boztaş 2009, s. 34.
  18. ^ Boztaş 2009, s. 36-37.
  19. ^ Boztaş 2009, s. 32-33.
  20. ^ Boztaş 2009, s. 33.
  21. ^ Boztaş 2009, s. 43.
  22. ^ Boztaş 2009, s. 43-44.
  23. ^ Boztaş 2009, s. 44-45.
  24. ^ Boztaş 2009, s. 48.
  25. ^ Demirci 2011, s. 4.
  26. ^ Sağlambilen 2015, s. 299.
  27. ^ Özlü, Zeynel (30 Eylül 2014). "BİR BEKTAŞİ BABASININ TEREKESİ: HAYDAR BABA İBNİ HALİL BİN ABDULLAH". Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli Araştırma Dergisi (71): 127-146. ISSN 1306-8253. 27 Ocak 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Ocak 2024. 
Genel

Dış bağlantılar

Tarihte bugün

12 Mart:

Günün seçkin listesi

İngiliz-İrlandalı pop grubu One Direction'ın diskografisi; iki stüdyo albümü, bir extended play (EP), dokuz single, iki yardım amaçlı düet single'ı, bir video albümü ve on video klipten oluşur. Grup, oluştuktan sonra Simon Cowell'ın plak şirketi Syco Records ile anlaşma imzaladı ve 2010 yılında The X Factor'ün yedinci sezonunun birincisi oldu. Ardından Kuzey Amerika'da Columbia Records ile bir anlaşma imzaladı. Kasım 2011'e gelindiğinde ilk One Direction albümü Up All Night piyasaya sürüldü. Albüm, on altı ülkede listelerin üst sıralarına çıktı ve ABD Billboard 200 listesinde bir numaraya yükselen ilk İngiliz grubu albümü oldu. Bu olay, Guinness Rekorlar Kitabı'na da dahil edildi. Çıkış single'ı "What Makes You Beautiful", evrensel anlamda bir hit oldu; Birleşik Krallık'ta bir, ABD'de dört numaraya yükseldi; Avustralya'da altılı platin sertifika aldı. Diğer iki single olan "Gotta Be You" ve "One Thing" ise Birleşik Krallık'ta ilk 10 içinde yer aldı. Devamı...

Yeni bir madde oluştur

Türkçe Vikipedi'de şu anda 630.749 madde bulunmaktadır. Yukarıdaki arama kutucuğundan aradığınız maddelere ulaşabilirsiniz. Eğer aradığınız madde Vikipedi'de bulunmuyorsa, madde ismini aşağıdaki kutucuğa yazıp yarat butonuna tıklayarak yeni madde oluşturmaya başlayabilirsiniz.


Kardeş projeler