31 Temmuz 2022'de Türkçe Vikipedi'de portallerinsonlandırılmasıyla birlikte, bu portal artık kullanılmamakta ve tarihsel bir kayıt olarak saklanmaktadır. Bu konu hakkında tartışmayı yeniden başlatmak için köy çeşmesi gibi daha geniş bir ortamda görüş isteyiniz.
Tarih, araştırma alanı olarak, insan kayıtlarına, yazılı ya da sözlü kaynaklara dayanır. Tarihi bilgi, geçmişteki olaylara ilişkin bilinenlerin, tarihe ilişkin güncel düşünce çerçevesiyle yorumlanmasıyla oluşur.
Tarih kelimesinin Batı dillerindeki tüm karşılıkları Grekçeistoria, istorien sözcüğünden gelmektedir. (Latince: his-toria, İtalyanca: storia, Fransızca: histo-rie, İngilizce: history, Almanca: Histo-rie). İyonya lehçesinde bildirme, haber alma yoluyla bilgi edinme anlamlarında kullanılan kelime, Attika lehçesinde görerek, tanık olarak bilme anlamlarının yanı sıra çok daha geniş bir anlam içeriğiyle fizik, coğrafya, astronomi, bitki ve hayvan bilgisi ve hatta giderek doğa bilgisini kapsayacak şekilde kullanılmıştır.
I. Wilhelm 1858'de Prusya'nın yönetimini kardeşinden devraldı. Yeni kralla yeni bir siyasi seyrin başlayacağı ümidine kapılmış pek çok kişi bulunmaktaydı. Başlangıçta esasen beklentiler doğrultusunda liberal bir yönetimin oluşacağına dair izlenimler vermekteydi. 1858'de aynı dönemde İtalya 'da güçlü birlik hareketi oluşmuştu. 1859'da İtalya Fransa'nın desteğini alarak devlet adamı Covour ile özgürlükçü general Giuseppe Garibaldi'nin önderliğinde Avusturya'ya savaş açtı. Bismarck'ın önerisine uyan Prusya Avusturya'yı desteklemedi. Yenilgiye uğrayan Avusturya yukarı İtalya'daki pek çok toprağını kaybetti. 1862'de Prusya'nın İtalya Krallığını tanıması üzerine Avusturya'yı kendisine cephe almış oldu. Bu yıllardaysa Prusya kendi içinde ve gelecek için çok önemli olacak bir bunalım yaşamaktaydı. Kardeşinin ölümüyle tahta geçen I. Wilhelm kısa zamanda restorasyon yanlısı eğilimler göstermeye başlamıştı. İlk Prusya kralı gibi Königsberg'de halkın yerine tanrının inayetiyle taç giymek istiyordu.
Otuz Yıl Savaşı, 1618 ile 1648 yılları arasında yapılan ve Avrupa devletlerinin çoğunun katıldığı savaşlar dizisidir. Temelinde, bir Protestan-Katolik mücadelesi olsa da, savaşan devletlerin çoğu dinsel değil siyasi amaçlar için savaşmıştır. Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu'na bağlı prensliklerin farklı taraflarda savaşması sebebiyle bir iç savaş niteliği de taşır.
Savaş, 1648 yılında Protestanların zaferiyle bitmiş ve Vestfalya Antlaşması ile savaş sonucunda Almanya’yı oluşturan Kutsal Roma-Cermen İmparatorluğu her biri hükümran olan birçok küçük devlete ayrılmıştır, İmparatorluk makamının yetkileri ise çok kısıtlanmıştır.
1555 yılında imzalanan Augsburg Barışı ile Martin Luther taraftarları ile Katolikler arasındaki savaş sona ermişti. Bu antlaşmaya göre sayıları 100’ün üstünde olan Alman prensleri, Katoliklik ve Lütercilik arasında istediği tercihi yapabilecekti.
Fakat anlaşmanın bu hükmü yetersiz kaldı ve uygulanamadı. İspanya’da hızla yayılan Kalvenizm gibi diğer Protestan mezhepleri bu antlaşmaya göre haklara sahip değillerdi. Ayrıca İspanya’daki Katolik Habsburg Kralları, Doğu ve Orta Avrupa’da Katolikliği tekrar güçlendirmek istiyorladı. Baltık’ta egemen olan Protestan İsveç ve Danimarka kralları ise “Protestanlığın savunucuları” olarak Roma-Cermen İmparatorluğu’ndaki nufuzlarını arttırmak istiyorlardı.
Augsburg Barışı’nın yetersiz kalması üzerine Kutsal Roma-Cermen İmaparatorluğu’ndaki Protestan prensler 1608 yılında bir birlik kurdular. 1609’da ise Katolik devletler İmparator'un desteği ve Bavyera’nın önderliğinde birleştiler. Böylece Almanya parçalanıyor ve din ekseninde iki kampa bölünüyordu.
Bu arada, her iki birlik de diğer devletlerden destek bulmaya çalıştı. Katolik Birliği, aynı Roma-Cermen İmparatorluğu gibi Habsburg Hanedanı tarafından yönetilen sert Katolik İspanya’nın desteğine güveniyordu. Protestanlar ise Hollanda, İngiltere ve Fransa gibi Avrupa’da Habsburg egemenliğini istemeyen devletlerle görüşmeye başladı.
Kapadokya, (Kappadokia) Bölge 60 milyon yıl önce; Erciyes, Hasandağı ve Güllüdağ’ın püskürttüğü lav ve küllerin oluşturduğu yumuşak tabakaların milyonlarca yıl boyunca yağmur ve rüzgar tarafından aşındırılmasıyla ortaya çıkmıştır.
İnsan yerleşimi Paleolitik döneme kadar uzanmaktadır. Hititler'in yaşadığı topraklar daha sonraki dönemlerde Hrıstiyanlığın en önemli merkezlerinden biri olmuştur. Kayalara oyulan evler ve kiliseler bölgeyi putperestlerin zulmünden kaçan Hıristiyanlar için devasa bir sığınak haline getirmiştir.
Kapadokya bölgesi, doğa ve tarihin bütünleştiği bir yerdir. Coğrafi olaylar Peribacaları'nı oluştururken, tarihi süreçte, insanlar da bu peribacalarının içlerine ev, kilise oymuş, bunları fresklerle süsleyerek, binlerce yıllık medeniyetlerin izlerini günümüze taşımıştır. İnsan yerleşimlerinin Paleolitik döneme kadar uzandığı Kapadokya'nın yazılı tarihi Hititlerle başlar. Tarih boyunca ticaret kolonilerini barındıran ve ülkeler arasında ticari ve sosyal bir köprü kuran Kapadokya, İpek Yolu'nun da önemli kavşaklarından biridir.
M.Ö. XII. yüzyılda Hitit İmparatorluğu'nun çöküşüyle bölgede karanlık bir dönem başlar. Bu dönemde Asur ve Frigya etkileri taşıyan geç Hitit Kralları bölgeye egemen olur. Bu Krallıklar M.Ö. VI. yüzyıldaki Pers işgaline kadar sürer. Bugün kullanılan Kapadokya adı, Pers dilinde "Güzel Atlar Ülkesi" anlamına geliyor. M.Ö. 332 yılında Büyük İskender Persleri yenilgiye uğratır, ama Kapadokya'da büyük bir dirençle karşılaşır. Bu dönemde Kapadokya Krallığı kurulur. M.Ö. III. yy. sonlarına doğru Romalıların gücü bölgede hissedilmeye başlar. M.Ö. I. yy ortalarında Kapadokya Kralları, Romalı generallerin gücüyle atanmakta ve tahttan indirilmektedir. M.S. 17 yılında son Kapadokya kralı ölünce bölge Roma'nın bir eyaleti olur.
MS III. yy'da Kapadokya'ya Hıristiyanlar gelir ve bölge onlar için bir eğitim ve düşünce merkezi olur. 303-308 yılları arasında Hıristiyanlara uygulanan baskılar iyice artar. Fakat Kapadokya baskılardan korunmak ve Hıristiyan öğretiyi yaymak için ideal bir yerdir. Derin vadiler ve volkanik yumuşak kayalardan oydukları sığınaklar Romalı askerlere karşı güvenli bir alan oluşturur.
Roma hamamı, (Latince: Thermae), Roma İmparatorluğu'ndaki halk hamamıdır. Romalılar yıkanmak istediklerine bu hamamlara gider ve temizlenirlerdi. Çoğu Roma kentinde bulunur, ve kamuya açık yıkanma ve sosyalleşme merkezi olarak işlev görürdü. Roma hamamlarında kullanılan su genellikle su kemerleri yardımıyla su kaynağından hamama taşınmıştır.
Romalılar için bu hamamlar günlük yaşamın önemli bir parçasıydı. Her gün gidilir, birkaç saat kalınırdı. Varsıl Romalılar yanlarında kendilerine hizmet etmeleri için kölelerle gelirlerdi. Getirilen köleler genellikle havlu ve içecek taşıma görevlerini üstlenirlerdi. Roma hamamlarında yıkanılmadan önce spor çalışması yapılırdı. Koşma, ağırlık kaldırma ve güreş bunlara örnek olarak verilebilir. Çalışmalardan sonra hizmetliler efendilerini yağa bularlar ve daha sonra yağı bir tahta ya da kemik yardımıyla sıyırırlardı. Bu şekilde büyük kirden arınılırdı.
Göktürkler'in Türk adını siyasi olarak kullanan ilk Türk devleti olduğunu
Harezmi'nin Hesab-ül Cebir vel-Mukabele kitabının, matematik tarihinde 1. ve 2. dereceden denklemlerin sistematik çözümlerinin yer aldığı ilk eser olduğunu