İçeriğe atla

Kullanıcı:Hkubras

Vikipedi, özgür ansiklopedi

Thedoros Metokhites (1270-1332) Bizans'ın 1321-1328 yılları arasındaki Megas logothetes'sidir. Khora Manastırı'nın onarımını üstlenen entelektüel, aydın ve sanatsever bir kişidir.

Theodor Metokhites

Theodor Metokhites 1270 yılında Konstantinopolis'te (İstanbul), aristokrat bir ailenin oğlu olarak doğmuştur. Metokhites'in yaşamı ile ilgili bilgilerimizin büyük bir kısmı kendi yazdığı şiirlerinden gelmektedir. Babası Georgios Metokhites, İmparator VIII. Mikhael Palaiologos’un Vatikan büyükelçisidir. Ancak,1283 yılında VIII. Mikhael, II. Andronikos tarafından tahttan indirilince, Metokhites ailesi Anadolu'ya sürgüne gönderilmiştir. Sürgünde bulundukları dönemde Helenistik kökenli trivium (dil bilgisi(gramer), söylem(retorik), mantık)nve quadrivium (geometri, aritmetik, astronomi ve müzik) eğitimini almıştır. Ayrıca antik felsefe ve din bilimini de kendi çabaları ile öğrenmiştir. 1290 yılında, bir asya gezisi sırasında Nikaia'ya (İznik) uğrayan İmparator II. Andronikos’un dikkatini derin bilgisi ve entelektüel donanımı sayesinde çekmeyi başarmıştır ve imparatorun himayesine girmiştir. Metokthites, 1328 yılında II. Andronikos tahttan indirilinceye kadar imparatorun yanında bulunmuştur. Bu sürede devlet bürokrasisinde hızla yükselmiştir. 1291 senato üyesi olmuş, devlet bürokrasisi içinde İmparator’dan sonra gelen en yüksek memurluk olan, hazineden sorumlu Logothetes görevine getirilmiştir. 1305 yılında ise bütün imparatorluğun başbakanı olmuş, imparator ile halk arasında bir ara bulucu vazifesi üstlenmiştir. 1316 yılında İmparator tarafından, sarayın koruması ve yönetimi altında olan Khora Manastırı’nı restore etmesi için ’ktetor’ (bani) olarak atanmıştır. Manastırın restorasyonu 1321 yılında tamamlanınca sarayın en önemli ünvanı olan ’Büyük Logothete’ unvanı ile onurlandırılmıştır. Theodoros Metokhites, kızını İmparator’un yeğeni Ioannes Palaiologos ile evlendirerek, imparatorluk ailesi ile akrabalık ilişkileri de kurmuştur.

Şiirlerinde Metokhites, Khora'nın dünyanın el güzel manastırlarında biri olmasını istediğini, ve bunun için gereken her şeyi yaptığını söylemektedir. [1] Metokhites, kurduğu Khora manastırı ve özellikle bu manastırda oluşturduğu büyük kütüphane ile övünmektedir. Bu kütüphanenin binasına ilişkin kesin bir arkeolojik veri bulunmamasına karşın, manastır içerisinde böyle bir kütüphanenin var olduğunu hem Metokhites’in kendi şiirlerinden, hem de sürgündeyken manastırın rahiplerine gönderdiği mektuplardan anlaşılmaktadır.

İmparator II. Andronikos 1328 yılında tahttan indirilince , Theodoros Metokhites de yeni imparator tarafından Trakya’ya, Didymotekhos’a (Dimetoka) sürgüne gönderilmiş, iki yıl sürgünde yaşamış, burada yaşadığı acıları, sürgün yıllarını, çok karmaşık edebi örgüsü olan  şiirlerinde anlatmıştır. 1330 yılında damadının da yardımlarıyla Konstantinopolis’e dönmesine izin verilince, Khora Manastırı’na gitmiş ve ktetor olmasının haklarını kullanarak burada Rahip Theoleptos adıyla yaşamaya başlamıştır. Bizans'ta manastır kurucusu birçok aristokrat, Ktetor ünvanının kendilerine verdiği ömür boyu kullanabilecekleri hakkı kullanarak, yaşamlarının son dönemlerini, kurdukları manastırda geçirirlerdi. Metokhites, iki yıl sonra 1332 yılında, Khora Manastırı’nda ölünce kilisenin güney tarafına bitişik olan pareklesiondaki mezar nişine gömülmüştür.


Theodoros Metokhites, sanatı ve bilimi destekleyen, doğrudan ürünler veren ve Bizans kültüründen günümüze kadar ulaşan izler bırakan bir aristokrat olarak karşımıza çıkmaktadır. Metokhites engin bilgisi ve pek çok alana duyduğu ilgiyle, Mikhail Psellos ya da Patrik Photios gibi Bizans'ın ünlü bilginleriyle eş tutulmuştur. Bilge-bürokratlar içinde yeri oldukça önemlidir. Bürokratik gücü ve muazzam serveti sayesinde sanat ve edebiyatın bir destekçisidir. [2]

Yüksek bir bürokrat olan Metokhites, bu dünyadaki ününün kendisinden sonra da sürmesini istemektedir. Khora Manastırı’nı yeniden yaptırması ve kütüphanesini donatması onun iyi bir Hristiyan olarak ölümden sonraki hayatıı da düşündüğünü göstermektedir. Zengin kütüphanesi ise bu dünyadaki ününü gelecek kuşaklara aktaracak, hem de işlediği bu büyük sevaptan ötürü Tanrının takdirini kazanmasını sağlayacaktı. Metokhites iyi bir Hristiyandır, ancak bağnaz değildir.  Kilise ile karşı karşıya gelmemeye özen göstermiştir. Dini konuları tartışmaktan yana olmamış, sadece inançlı olmayı tercih etmiştir.

Çalışmaları

[değiştir | kaynağı değiştir]

Metokhites son derece üretken bir yazar ve bilim insanıydı. Arkasında bıraktığı eserleri; retorikleri, 20 şiiri, nazım ile yazdığı vasiyeti, felsefi metinler koleksiyonu ve astronomi üzerine 2 eseri olarak sıralanabilir. Metin koleksiyonu "Hypomnematismoi kai semeoses gnomikai", tarih, edebiyat ve düşünce üzerine 70 den fazla Yunan yazarın materyallerini içermektedir. Ayrıca geç Bizans döneminde Aristoteles felsefesi hakkında yazılmış en kapsamlı yorumlar da bu eserde bulunmaktadır.


Kariye ve Metokhites

[değiştir | kaynağı değiştir]

Theodor Metokithes, edebiyat ve siyaset alanındaki başarılarının yanında Khora manastır kilisesindeki gerek mimari çözümleme ve gerekse mozaik, fresko süslemelerinde uyguladığı ustalık ve ahenk ile dini tasvirlerin kronolojik bir uyum içinde, ikonografik olarak anlatımlarında da oldukça başarılı olmuştur. Bu açıdan bakıldığında İtalya’da Giotto (1266-1337) ile başlayan Rönesans akımı ile birlikte Bizans’ta da yeni bir sanat akımının başlamasına öncülük ettiği söylenebilir.

Theodor Metokhites bir başbakan ve bir bilim insanı olarak oldukça güçlü, entellektüel ve zengin bir insandır. Bu sayede Kariye'nin yapımında, ressam ve baş duvar ustasının yeni ifade biçimleri geliştirmesine olanak verecek bir ortam sağlayabilmiştir. Khora Manastırı katholikonu olarak yeniden inşa ve dekore edilen Kariye, Theodoros Metokhites'in sanat koruyuculuğunu temsil etmektedir. Bina programında, eski unsurlara karşı ustalıkla ortaya konan yeni mimari eklemeler buluyoruz. [3] Metokhites eski kilise merkezini yıkıp yeniden inşa ettirecek bir bütçeye sahip olmasına rağmen bunu tercih etmeyip yapının eski çekirdeğini koruyarak inşayı seçmiştir. Eski ve yeninin birlikte kullanımı rastgele değildir. Yeni bölümler tarihe bir cevap ve geçmişle sembolik bir ilişki kurma girişimi olarak anlaşılabilir. Postmodernizmde olduğu gibi Metokhites’in mimarisi de yerleşik kuralları yıkmaktan mutluluk duymuş ve onda geçmişle görsel bir diyalog başlatmak amacı gütmüştür.[4]

Bir bilim adamı olarak Theodoros Metokhites geçmişle ve tarihteki kendi yeri ile de oldukça ilgileniyordu. Bu Kariye'nin mozaik programında da görülebilmektedir. Ayrıca Kariye'nin mozaik ve fresk programı zamanının kabul gören kanunlarından daha farklı ve yenilikçidir. Kompozisyonlarda, normalde birbirinden bağımsız unsurlar, düzensiz boşlukları doldurmak için değiştirerek dekorasyon ile birleştirilmiştir. Mimari arka fonlar sahne dekoru gibi kullanılmıştır ve kumaş, bitki gibi ayrıntılar ile doldurulmuştur. Denge yerine asimetri vardır.

Akyürek, Engin (1996). "Ondördüncü Yüzyılda Yaşamış Bir Hemşerimiz: Theodoros Metokhites". Vedat Çorlu (Ed.). Dünya Kültürü Felsefe, Sanat, Edebiyat ve Kültür Tarihi Üzerine Yazılar 1. Kitap. Kabalcı Yayınevi. ISBN 975-7942-36-7. 

Hockey, Thomas (2007). The Biographical Encyclopedia of Astronomers, Springer Reference. New York: Springer. s. 776. 

Keykubatlı, Sercan (2018). İkonalarıyla Khora Manastırı Katholikonu. Akdeniz Üniversitesi Edebiyat Fakültesi. 

Ousterhout, Robert G. (2011). "Zor Yapıları Okumak: Kariye Camii'nden Dersler". Kariye Camii yeniden. İstanbul Araştırmaları Enstitüsü., & Pera Müzesi. .

Ousterhout, Robert G. (2019). Eastern medieval architecture: The building traditions of Byzantium and neighboring lands. Oxford University. ISBN 978-0-19-027273-9. 

Özçelik, Ali Can (Nisan 2017). Kariye(Chora) Kilisesinin Mimari Değişimi ve Süsleme Özellikleri. Konya: Selçuk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü. 

Çağlar, Berna (1 Haziran 2015), Kariye Camisi'ndeki (Chora Manastırı Kilisesi) Duvar Resimlerinin Koruma ve Onarım Süreçleri Üzerine, Sanat ve Tasarım Dergisi 

  1. ^ Ayürek,E. (1996), sf.120
  2. ^ Keykubatlı,S (2018) sf.21
  3. ^ Ousterhout (2019), sf. 612
  4. ^ Ousterhout,R.G. (2011)




Tekfur Sarayı

Tekfur Sarayı veya Porphyrogenitus Sarayı (Palace of the Porphyrogenitus) tüm dünyada geç Bizans mimarisinin görece bozulmamış örneklerinden biridir. İstanbul'da Fatih ilçesi sınırları içerisinde, Edirnekapı semtinde bulunmaktadır.

Sebah&Joillier fotoğrafı
Tekfur Sarayı,1885, Sebah & Joillier fotoğrafı

13. Yüzyılın sonlarında veya 14. yüzyılın başlarında, Blaherne saray kompleksinin bir parçası olarak inşa edilmiştir. 10.-14.yüzyıl arasında yapılmış olduğu tahmin edilen yapı hakkında tartışmalar sürmektedir. Ancak zemin kat ile birinci katta kullanılan duvar tekniği arasındaki farklılık, ayrıca mekanın 3, güney duvarının 4 bölüme ayrılmış olması yapının iki ayrı dönemde inşa edildiğini düşündürmektedir. Bu dönemlerden  ikincisinin Paleologos Hanedanı dönemi olduğu kesindir. [1]

Saray, ilk bakışta 10. yüzyıl imparatoru VII. Konstantin Porphyrogenitus’tan sonra isimlendirilmiş gibi görünmesine rağmen, aslında İmparator VIII. Michael Palaiologos’un oğlu Konstantin Palaiologos’tan sonra isimlendirilmiştir. Adı ‘mor doğmuş’ anlamına gelen “Porphyrogenitus” ülkede hüküm süren bir imparatorun burada doğduğu anlamına gelmektedir.

Tekfur, Bizanslı yerel yöneticiye verilen addır. Tekabur, Ermenice kral demektir.  Bu saray, Bizans İmparatorluğu’nun son yıllarında imparatorluk konutu olarak hizmet vermiştir. 1453’te Osmanlı İmparatorluğu'nun İstanbul'u fethi sırasında dış duvarlara yakınlığından dolayı büyük zarar görmüştür.

Osmanlı, tekfur sarayını, saray olarak kullanmamıştır. 15.yüzyılın ikinci yarısı saray bölgesinde Selanik civarından Yahudi aileler yerleştirilmiştir. 16.yüzyılda kısmen yıkılmış olan saray ve civarındaki eski bir sarnıç bir dönem sultanın hayvanlarını barındırmak için kullanılmıştır. 17.yüzyıldan itibaren sık sık “Tekfur Sarayı” adıyla anılan yapıya seyahatnamelerde ayrıntılarıyla değinildiği görülür.  1719 yılında, sarayın avlusunda Sadrazam İbrahim Paşa’nın kararıyla, İznikli ustalar tarafından işletilen bir çini atölyesi kurulmuştur. 1721 yılında ise Başmimar Mehmed Ağa tarafından atölyeler, bir fırın ve değirmen yaptırılmıştı. Bu atölyelerde üretilen çiniler III. Ahmet Çeşmesi’nde, Kasım Paşa Camii'nde ve Hekimoğlu Ali Paşa Camii'nde kullanılmıştır. Ancak kısa bir süre sonra çini atölyesi kapanmıştır. 19. yüzyılda sarayın kuzeyi cam fabrikası olarak işlev görmüştür. 1805 yılında Adilşah Kadın tarafından civarda vakfedilen Şişehane Mescidinin adını, bu fabrikada aldığı düşünülmektedir. Hatta sarayı doğu ve güney taraftan çevreleyen yolun ismi "şişehane sokağı" olarak adlandırılmıştır.[2] 1864 yılında buradaki Yahudi evlerinde çıkan yangında sarayın önemli bölümleri, mermer yapı taşlarıyla iç donanımı ve güneydoğu köşesindeki balkon büyük zarar görmüştür. Bu sırada Saray avlusunun kuzey bölümünde ise cam fabrikası hala işlemektedir. Fabrikanın artıkları nedeniyle saray avlusunun seviyesi oldukça yükselmiştir. 1955 yılında bu fabrikanın yeri değiştirilmiş ve Tekfur Sarayı Ayasofya Müzesi Müdürlüğü'ne bağlanmıştır. Ayasofya Müzesi yönetimi tarafından avlu molozlardan temizlenmiş ve eski seviyesi ortaya çıkarılmıştır.

1993 yılında Tekfur Sarayı çini imalatı fırınlarını bulmak üzere yüzey araştırma çalışmaları, Filiz Yenişehirlioğlu başkanlığında başlamıştır.1995 yılında TC. Kültür Bakanlığı, Türk İslam Eserleri Müzesi denetiminde katılımlı kazı çalışmalarına dönüşen araştırmalar, 2001 yılında sonu ermiştir. 2005-2014 tarihleri arasında geçirdiği restorayon çalışmalarından sonra Tekfur Sarayı, İBB'ye bağlı Osmanlı Çini Müzesi olarak ziyarete açılmıştır. [3] Müzede Tekfur Sarayı arkeolojik kazılarında açığa çıkartılan yeni kalıntılar, çini, cam, çömlek gibi buluntular sergilenmekte ayrıca hologram teknolojisiyle çömlek yapımının anlatıldığı animasyonlar da yer almaktadır.


Piri Reis İstanbul Haritası, Tekfur Sarayı Detayı, 1521

Tekfur sarayı Eski Theodosius Suru’nun kuzey ucunda, keskin bir sur burcu ile Orta Bizans döneminde (muhtemelen 10. yüzyıl) yapılan dikdörtgen kalın kule arasında, iç duvar ile dış duvar üzeninde inşa edilmiştir. Saray dikdörtgen bir plan şemasına ve avlulu bir yapıya sahiptir. Yapı malzemesi olarak, sarayın duvar örgüsünde beyaz küfeki taşı ve tuğla kullanılmıştır. Sütunlu kemerlerle avluya açılan zemin katın üzerinde iki kat daha bulunur. Katların birbirinden ahşap döşemeler ile ayrıldığı tahmin edilmektedir. Sarayın 2. katı surlarının üzerinden görülebilmektedir. Zemin ve 2. katları servis elemanlarının kullandığı; imparator bu sarayı kullandı ise, orta katta bulunduğu düşünülmüştür.

Sarayın şehre bakan, doğu cephesinde bir balkon olduğu düşünülür. Piri Reis’in İstanbul Şehri haritasında bu saray, üstünü örten çifte meyilli çatısı ve bitişiğindeki burç üzerinde bulunan balkonu ve bunu koruyan sundurması ile resmedilmiştir.

Özel
  1. ^ Müller-Wiener (1977), sf.244
  2. ^ Gençler Güray, Ç. & Bakırer Ö. (2017), sf.112
  3. ^ Tanrıverdi, Ü. (2019) sf.148
Genel

Dış bağlantılar

[değiştir | kaynağı değiştir]