İçeriğe atla

Arda'da ikincil yerler

Kontrol Edilmiş
Vikipedi, özgür ansiklopedi
(Helcaraxë sayfasından yönlendirildi)

J. R. R. Tolkien’in -kurguladığı Orta Dünya evreninde yaşanan hayalî olayları anlattığı- efsanevî öykülerinde birçok yer ismi geçmektedir. Tolkien, hikâyelerinde gerçek “Dünya”ya karşılık olarak Arda isminde kısmen farklı bir “Dünya” kurguladı. Bu kurgusal “Dünya”daki çeşitli sunî ve doğal mekanlardan bir kısmı yaşanan olayların merkezinde yer alırken, bazı diğer mekanlar ikinci planda yer alır ve pek bahsedilmez. Aşağıdaki listede, bu görece ikinci planda kalan mekanlar hakkında bilgiler yer almaktadır.

İçindekiler

Almaren
(Q. "kutsal") Büyük Göl'de bir ada. Vaların Arda’daki ilk yurdu. İki Lamba’nın ışığı bu adanın üzerinde birbirine karışıyordu. Lambalar Çağı’nda Arda düzdü ve dört bir yanı karadan oluşuyordu. Karanın ortasında çok büyük bir göl vardı. Göl’ün ortasında ise, Arda üzerindeki tek ada yer alıyordu. Henüz Güneş ve Ay göğe yükseltilmeden önce yaşanan bu çağda, İki Lamba sayesinde aydınlık sağlanıyordu. Almaren adası, Melkor’un saldırısına uğradı ve Valar batıya Valinor’a göçtü. Melkor, yaptığı saldırıda İki Lamba’yı da mahvetmişti. Valinor’da ikinci yurtlarını kuran Valar burada İki Lamba’nın görüntüsünden İki Ağaç’ı yarattı. Bazı inanışlara göre, Almaren adası saldırıda tamamıyla yok olmadı, buna göre Almaren, Tol Eressëa olarak bilinen adanın ta kendisidir.
Araman
(Q. 'dış Aman') Valinor’un kuzeyinde, Pelóri dağ sırasının dışında (yani doğu tarafında) kalan çok uzun bir kıyı bölgesi. Bölge ıssız, dağlık ve buzulludur. Bölgenin kuzeyinde Helcaraxë buzulu vardır. Helcaraxë, Araman’ı (diğer bir ifadeyle Aman’ı) Orta Dünya’ya karadan birleştirir. Helcaraxë, Büyük Deniz Belegaer’in Dış Deniz Ekkaia ile temas ettiği yerdir ve bilinmez derecede soğuk olan Ekkaia denizi, Belegaer’i temas ettiği noktada Helcaraxë adı verilen buzula dönüştürür. Zamanı geldiğinde, Melkor Araman ve Helcaraxë istikametini takip ederek Orta Dünya’nın kuzeyindeki Demir Dağlar’da yeni krallığı Angband’ı kurdu. Bir süre sonra, Melkor’un çaldığı Silmarillerin peşine düşen Noldor Elfleri de Araman-Helcaraxë istikametini takip ederek Orta Dünya’nın kuzeybatısındaki Beleriand diyarına yerleştiler ve burada Noldor krallıklarını kurdular.
Avallónë
Tol Eressëa’nın en doğusunda yer alan bir şehir. Eldar’ın limanıdır (Büyük Yolculuk’a katılan elflerin limanı). Limanı kimlerin kurduğu tam olarak bilinmemekle birlikte iki ihtimal bulunmaktadır, ya bu adada kaldıkları uzun süre zarfında Teleri Elfleri tarafından kuruldu ya da Öfke Savaşı’ndan sonra Orta Dünya’dan Valinor’a dönen elfler tarafından buraya uğradıkları süre zarfında kuruldu. Her iki durumda da, henüz Valinor’a yerleşmeye karar kılmamış olan Noldor Elfleri ve Sindar Elfleri tarafından bu liman şehri mesken tutuldu.
Númenorlular bulutsuz bir günde Meneltarma’dan batıya baktıklarında, Avallónë’nin kulesini görebiliyorlardı. Bu sebeple, Avallónë şehri insan ırkı için Kutsanmış Krallık’ın sembolü sayılırdı. Númenor’un çöküşünden ve dünyanın şeklinin değiştirilmesinden sonra Avallónë şehri Düz Yol’dan Aman’a giden gemiler için bir konaklama noktası oldu. Bir geleneğe göre, palantirlerin Esas Taş’ı Avallónë’de yer alıyordu ve Elendil, Kayıp Batı’ya olan hasreti arttığında yanındaki palantir vasıtasıyla Avallónë’nin batısını seyrederdi.
Avallónë ismini kullanarak Tolkien, görünüşe göre Kral Arthur efsanesindeki Avalon adasına çağrışım yapmak amacını güdüyordu. Bununla birlikte, Avallónë’nin kelime anlamı Quenya dilinde "Valinor’un yakınında" anlamına gelir. Buna benzer olarak, Tolkien’in Númenor adası için kullandığı isimlerden Atalantë, Atlantis kıtasını çağrıştırmaktadır. Tolkien’in yazılarında Avallon ismi, liman şehrinden önce bizzat Tol Eressëa adasının zamanla aldığı isim olarak kurgulanmıştı.
Avathar
Pelóri Dağları’nın doğusunda, Eldamar Körfezi’nin güneyinde çok uzun bir kıyı bölgesi. Belegaer’in kıyısındadır. İki Ağaç’ın ışığından uzakta, daima karanlıktır. Silmarillion’da anlatılan olaylar dizisi çerçevesinde Orta Dünya’ya gitmeden önce Ungoliant burada yaşıyordu. Ungoliant, Melkor’un teklifini kabul ederek İki Ağaç’ı zehirledi ve bütün bir Arda (Dünya), karanlığa büründü. Daha sonra, ikisi birlikte Orta Dünya’ya kaçtılar. Orta Dünya’da Ungoliant Valar’dan endişe etmeden yavrularını yeryüzüne yaydı. Bunlardan en meşhuru Mordor’un sınırlarında yaşayan Shelob’dur.
Avathar, deniz tarafından aşındırıldığından ötürü, Eldamar Körfezi’nin kuzeyindeki benzer bölge Araman’dan daha dar bir görüntü arzediyordu. Bununla birlikte, Avathar ışıktan nasibini alamamış karanlık bir diyardı. Silmarillion’da Avathar için şu ifadeler geçmektedir: "oradaki gölgeler dünyadaki en koyu ve en karanlık olanlardı". Bölgeye –sayılan sebepten ötürü- isim olan Avathar kelimesi Quenya dilinde “Gölgeler” anlamına gelmektedir. (Sürgün Quenyası’nda kelime Avasar formuna evrildi, fakat tarihî kayıtlar dışında kullanılmadığından dolayı kelimenin eski versiyonu olan Avathar konuşma dilinde kullanılmaya devam etti)

Büyük Körfez

Büyük Körfez, Birinci Çağ’da Beleriand ve diğer kuzey Orta Dünya bölgelerini henüz -kuzeyliler tarafından ayak basılmamış ama varlığı bilinen- güney Orta Dünya topraklarından ayırıyordu.
İki lamba’nın yok edilişinden sonraki dönemde Valar ve Morgoth arasında büyük bir savaş başladı ve bu savaşta, Birinci Çağ’da bilinen yeryüzünün yer şekilleri meydana geldi. Valar Büyük Göl’ü genişleterek büyük deniz Belegaer’i oluşturdu, işte bu esnada Büyük Körfez, Melkor tarafından açıldı. Körfezin kuzey kıyıları Beleriand’ın güneyinden başlayıp kuzeybatı-güneydoğu doğrultusu boyunca uzun bir yol aldıktan sonra –ileride Güney Gondor olarak bilinecek olan bölgede- son buluyordu. Bu noktada, Belegaer ile doğudaki Helkar İç Denizi arasında Arda’ya kıyasla çok küçük bir kara parçası kalıyordu. Büyük Körfezi’in kuzeyinde Beleriand ve Eriador bölgeleri, güneyinde ise sonraki çağlarda Uzak Harad olarak bilinecek topraklar yer alıyordu.
Birinci Çağ’ın sonunu getiren Öfke Savaşı’ndan sonra Orta Dünya’da büyük değişiklikler meydana geldi. Beleriand denize battı. Büyük Körfez, Helkar Denizi’ni emdi ve bunun doğal bir sonucu olarak kendisi de küçüldü (Körfezin büyük bir kısmı körfez olmaktan çıkıp üzerinde yükseldiği Orta Dünya topraklarını, Belegaer’in ana gövdesinin ayırt edilemez parçası haline getirdi). Körfezin sadece en doğuda kalan ucu sonraki çağları görebildi ve Belfalas Körfezi adını aldı.
Cuiviénen
Elflerin (kendi verdikleri genel isimle “Quendi”nin) ilk atalarının hayata gözlerini açtığı yer. Yerin ismi, cuivië (uyanış) nen (su) kelimelerinin birleşmesinden meydana gelir ve “Uyanış Suyu” anlamındadır. Bu ismi almasının sebebi, Elflerin Uyanışı'nın gerçekleştiği bu mekanın Helkar Denizi’nin büyük bir körfezinin kıyısında gerçekleşmesidir. Bu yer Orta Dünya’nın uzak doğusuna düşer. Elflerin Uyanışı, Ağaçlar Çağı’na denk gelen çok eski bir tarihte gerçekleşti. Cuiviénen’in zamanla doğa olayları neticesinde kaybolduğu tahmin ediliyor (muhtemelen Helkar Denizi’nin küçülmesi ile birlikte).
Elflerin ilk bölünüşü Eldar’ın Valinor’a doğru yola çıkıp –kendi isteği ile gelmekten vazgeçen- Avari’yi geride bırakması ile vuku buldu. Avari Elflerinin Birinci Çağ boyunca ne kadar süre daha Cuiviénen’de kaldıkları bilinmiyor. Bilinen şu ki, Birinci Çağ’ın sonunu getiren Öfke Savaşı’nda Helkar Denizi yok edildiğinde, artık “geri dönülebilecek bir Cuiviénen kalmamıştı”.
Düz Yol
Dünya küresini terkederek önce gökyüzünde sonra da uzay boşluğunda yol alarak Aman diyarına ulaştıran yol. Yola bu ismin verilmesinin sebebi şudur ki, Akallabêth öncesinde dünya (Arda) düzdü, henüz yuvarlaklaştırılmamıştı. Aman ise yeryüzünde bir kıtaydı. Düz Dünya'da Aman'a ulaşmak için Belegaer denizi boyunca dümdüz bir istikametten batıya gidilirdi. Dünyanın batı ucunda Aman'a varılırdı. Aman, Akallabêth sonrası dünyadan alınarak başka bir boyuta taşındı ve Aman'a giden Düz Yol sadece elflere açık bırakıldı. Valar tarafından özel olarak lütuflandırılmış elf gemileri, Düz Yol'u izleyerek batıya doğru gider ve Aman'a varırdı. Bir geminin Düz Yolu takip ettiğinin işareti, kıyıdan gözlemlendiğinde, bir nokta gibi küçülene kadar batıya gitmesi ve kaybolmasıydı. Düz Yol'u takip etmeyen gemiler batıya gittiklerinde ufuk çizgisinden denize batıyormuşçasına gözden kaybolurdu.
Eldamar Körfezi
Eldamar Körfezi –Orta Dünya’nın batısında yer alan- Aman kıtasının en büyük körfezidir. Körfezin adı, Aman’ın en doğusundaki Eldamar’dan gelir. Eldamar, Quenya dilinde “elfyurdu” demektir. Noldor ve Vanyar Aman'a ilk gelişlerinde bu körfezin kıyısında yerleştiler. Sonraları Teleri geldi ve Ossë, Ulmo’dan Tol Eressëa adasını Eldamar Körfezi’ne getirmesini istedi. Ulmo ricayı yerine getirdi. Noldor, akrabalarını tekrar görmeyi arzuladıklarında Manwë, Teleri Elflerine gemi yapımcılığını öğretmesi için Ossë’ye emirde bulundu ve Ossë –istemeyerek de olsa- emri yerine getirerek Teleriye gemi yapımcılığını öğretti.
Formenos
Fëanor ve oğullarının, Valinor’un kuzeyindeki kaleleridir. Tirion’dan kovulduktan sonra, Fëanor tarafından inşa edildi. Çok büyük sayıdaki bir Noldor grubu, kralları Finwë de dahil olmak üzere, Fëanor ile birlikte elflerin ilk sürgününe gittiler.
Formenos’ta Fëanor, bütün hazinelerini saklıyordu. Bu hazinede meşhur Silmariller de vardı. Melkor, bu kalede Noldor kralı Finwë’yi katletti. Melkor, hazinedeki üç Silmarili alarak –Valardan uzak olmak için- Orta Dünya’ya kaçtı. Formenos çok korunaklı bir kaleydi ve savunma sistemi inşa edilmişti. Tüm Valinor ülkesinde askerî teçhizat bulunan çok az sayıdaki binadan birisi bu kaleydi.
Gece Duvarları
Eski çağlarda Arda'nın etrafını her yönden çeviren bir deniz vardı. Bu deniz –muhtemelen- sudan oluşmayan çok soğuk bir denizdi ve Arda'nın her tarafından Arda'yı (dünyayı) kuşattığı için Kuşatan Deniz (Çevreleyen Deniz) anlamında Ekkaia ismiyle anılırdı. Dünyanın doğusunda ve batısında Ekkaia oldukça geniş, buna mukabil kuzey ve güneyde oldukça dardı. Ekkaia'nın ötesinde “Gece Duvarları” denilen ve Ekkaia'yı her taraftan kuşatan bir duvar vardı. Duvar, kuzeyde ve güneyde, yukarıda anılan sebepten dolayı, yeryüzüne oldukça yakındı. Bu yüzden, Lambalar Çağı’nda Melkor, hapsedildiği Boşluk’tan Arda’ya gizlice geri dönmeyi başardı. Kuzeydeki Gece Duvarları’nı aşarak yeryüzüne yerleşti ve burada –Valar’dan gizlice- kalesi Utumno’yu inşa etti.
Gece Kapısı
Dünyanın batı ucunda, Aman'ın da ötesinde muhafızlarla korunan bir büyük kapı. Morgoth, Valar tarafından Öfke Savaşı’ndan sonra bu kapıdan karanlığa fırlatıldı. Kapının niçin inşa edildiği bilinmiyor. Bir inanışa göre, Valar Güneş’in Düz Dünya’nın etrafında devri daim yapabilmesi için bu kapıyı inşa etti, böylece Güneş bu kapıdan geçerek dünyayı geceye bürüyecek, daha sonra Sabah Kapısı’ndan dünyaya tekrar yükselerek yeni bir gündüzü başlatacaktı. Diğer bir inanışa göre bu kapı, Morgoth’u Gece Duvarları’nın ötesine atabilmek için özellikle açıldı. Gece Kapısı, gemisi Vingilot’la -göğün okyanuslarıyla yıldızsız boşluk arasında sürekli seyahat eden- Eärendil tarafından korunuyordu.
Güneş Ülkesi
Güneş Toprakları olarak da bilinir. Orta Dünya’nın doğusunda, her gündüz vakti Güneş ışınlarını ilk gören kıtadır. Bu kıta hakkında bilinen tek şey, uzak batıdaki Pelóri Dağları’na mukabil Güneş Duvarı denilen –kuzey-güney doğrultusunda kavisli- bir dağ sırasının olmasıdır. Güneş Duvarı dağ sırasının en yüksek noktası Kalorme zirvesidir. Kalorme, batıdaki Taniquetil’in doğudaki simetrik bir karşılığı olarak tasarlanmıştır. Bununla birlikte, Melkor ve iyi Valar arasındaki savaşlardan ötürü Arda’nın simetrik yapısı büyük ölçüde bozuldu. Güneşin Arda’ya girdiği Sabah Kapısı bu kıtada yer alıyordu.
Ambarkanta’da bu kıta için Karanlık Güneş Ülkesi olarak bahsedilir. Númenorlular’ın muhtemelen diğer bütün Orta Dünya ve doğu Arda’ya yaptıkları gibi, bu kıtaya da geldikleri tahmin ediliyor.
İki Kule’de Hobbit dilinde Harad için kullanılan “Güneş Toprakları” tabiri ile karıştırılmamalıdır. Middle Earth Role Play oyununda, Sindarin dilinde türetilmiş Romenor ismi Güneş Ülkesi kastedilerek kullanılmışsa da Tolkien’in yazılarında katiyen böyle bir isimlendirme geçmez. Doğrusu, eğer böyle bir isimlendirme olsaydı bile, kelimenin doğru Sindarin kullanımı Romennor şeklindedir.
Helcaraxë
Helcaracsë veya Gıcırdayan Buz olarak da bilinir. Aman ve Orta Dünya kıtalarını birbirlerine bağlayan tek kara parçasıdır. Esasen, bu bölge tamamıyla donmuş deniz suyundan ibarettir. Bölgenin tam fiziksel yapısı bilinmezliğini koruyor. Bununla birlikte, birbirine yakın parçalanmış buz topluluğundan oluştuğu tahmin ediliyor. Buzlar, Büyük Deniz Belegaer’in kuzey kısmını tamamen kaplardı.
Melkor ve Ungoliant’ın –yaptıkları büyük dehşetten sonra- buradan Orta Dünya’ya geçmesi ile Helcaraxë’nin adı tarih kayıtlarında ilk kez anılır. Daha sonra Fingolfin ve emrindeki elfler aynı bölgeden Beleriand’a geçtiler. Helcaraxë’nin soğuklarında birçok elf hayatını kaybetti, bunlar arasında muhteşem Gondolin şehrinin kurucusu Turgon’un eşi Elenwë de vardı. Öfke Savaşı’nın neticelerinden birisi de, Beleriand ile birlikte bu buzlu bölgenin de büyük Belegaer’in sularına gömülerek Belegaer’in daha da genişlemesine vesile olmalarıdır. O günden sonra, artık Orta Dünya’dan Aman’a geçilebilecek bir Helcaraxë yoktu.
Helkar Denizi
Helcar olarak da yazılmaktadır. Helkar, Birinci Çağ’ın sonuna kadar varlığını sürdürmüş devasa bir iç denizdir.
Elflerin Uyanışı, Cuiviénen’de gerçekleşmişti. Cuiviénen, Helkar Denizi’nin doğusundaki büyük bir körfezin kıyısındaydı. Elfler, Büyük Yolculuk sırasında, Helkar’ın kuzeyini dolanarak Yabaneller üzerinden Beleriand’a giriş yaptılar. Öfke Savaşı ile Birinci Çağ’ın sonu gelirken, Helkar Denizi de büyük yeryüzü değişikliklerinden nasibini aldı. Büyük Körfez, Helkar Denizi’nin suyunu yer altından emdi ve Helkar Denizi yok oldu. Bunun sonucu olarak, Büyük Körfez’in suları da yükseldi ve körfezin büyük bir kıyı kesimi Belegaer denizinin altında kaldığı için Büyük Körfez de ortadan kayboldu. Geriye sadece görece çok küçük Belfalas Körfezi kaldı.
Christopher Tolkien ve diğer bazı Tolkien uzmanları, Rhûn Denizi’nin Helkar Denizi’nin çok küçülmesinden geriye kalan parça olduğunu tahmin ediyorlar (The War of the Jewels, s. 174). The Atlas of Middle-earth kitabında, Karen Wynn Fonstad’ın tahminine göre, Mordor, Khand, Rhûn ülkeleri bir zamanlar Helkar İç Denizi’nin olduğu yerlerdi ve Rhûn Denizi ile Núrnen Denizi bu büyük denizden geriye kalan görece daha küçük su toplulukları. The Peoples of Middle-earth kitabında, Rhûn Denizi’nin Birinci Çağ’da da varolduğu belirtiliyor. Ancak Rhûn Denizi’nin Helkar’ın başka bir adı olup olmadığı bilinmezliğini korumaya devam ediyor.
Hildórien
İnsan ırkının dünyaya gözlerini açtığı yerdir. Bölgenin adı (Hildor+ien) ‘Takipçilerin Yurdu’ anlamında elfler tarafından bölgeye verilen isimdir. Hildórien, Orta Dünya'nın uzak doğusundadır.
Edain arasında anlatılan efsanelere göre, Morgoth Hildórien’de insanların atalarını ziyaret etmişti ve onları Eru Ilúvatar’ın buyruğundan saptırdı ve ilahî bir ceza olarak Eru Ilúvatar, insan ırkını ölümlü hâle getirdi. Bununla birlikte gerçekte, ölümlülük vasfı yaratıcı Eru tarafından ezelden insanlar için takdir edilmiş bir özellikti ve ceza değildi. Hildórien’den Morgoth’un kötülüğünden kurtulmak için ilk kaçan insan halkı Atanatáridir. Atanatári, batıya doğru yaptığı uzun seyahatten sonra Beleriand’da yerleştiler ve Birinci Çağ’ın büyük olaylarının bir parçası oldular.
Ilmarin
Pelóri Dağları’nın en yüksek noktasını teşkil eden Taniquetil’de inşa edilmiş salonlardır. Bu salonlarda yaşayan Manwë ve Varda, Arda’da olup biten bütün olayları buradan görebiliyorlardı.
Karanlık Diyar
Orta Dünya’nın güneyinde gizemli bir kıta. Hiçbir elf ve hiçbir cüce burada yaşamıyor. Vahşi insanların burada yaşamış olabileceği tahmin ediliyor. Yaptıkları uzun seyahatlerde, Númenorlular tarafından ziyaret edilmiş olması Orta Dünya tarih kayıtlarında büyük bir ihtimal olarak görülüyor, bununla birlikte herhangi bir topluluğun burada yerleşim yeri kurup kurmadığı meçhul. Iron Crown Enterprises firmasınca çıkarılan Middle Earth Role Play oyununda güneydeki karanlık kıta için Morenor ismi kullanılmışsa da Tolkien’in yazılarında böyle bir adlandırma hiç geçmez.
Máhanaxar
Burada, Valar toplantılarını gerçekleştirmek için toplanırdı. Valmar’ın batıya açılan altın kapılarının ötesinde yer alırdı.
Pelóri Dağları
Aman’ın kuzeyinden güneyine uzanan çok uzun bir dağ sırası. Valinor ülkesinin düzlüklerini Eldamar’dan ve iki boş ülke olan Araman ve Avathar’dan ayırırdı. Taniquetil bu dağ sırasının en yüksek dağıydı ve aynı zamanda Manwë’nin tahtına ev sahipliği yapıyordu. Mandos’un Salonları, bu sıradağların kuzeydoğu eteklerinde yer alıyordu.
Sabah Kapısı
Tolkien'in kurguladığı hayalî evrenin ilk versiyonlarında Imbar’ın doğu kıyısında sihirli bir kapıdır. Güneş, bu kapıdan yeryüzüne (Imbar’a) geri dönüyor ve gündüz başlıyordu. Sonraları bu kurgudan Tolkien vazgeçmişse de, oğlu Christopher’ın hazırladığı Silmarillion derlemesinde bu tasarıma değinilmektedir.
Taniquetil
Ölümsüz Diyar’da, Arda’nın en yüksek dağı olarak yükselir. Pelóri Dağları’nın bir parçasıdır. Pelóri Dağları, Valinor’un en doğusunda denizden az içeride uzanır. Taniquetil dağının doruğunda Vaların Kralı ve Kraliçesinin ikamet ettiği Ilmarin adı verilen saraylar vardır. Taniquetil ismi, "yüksek beyaz doruk" anlamına gelir. Dağda yaşayan Vanyar Elfleri ise Taniquetil'e “hepbeyaz kar” anlamında Oiolossë adını verdiler. Dağın Arda dünyasındaki konumu, Grek mitolojisindeki Olimpus Dağı’nınkiyle aynıdır.[1]
Utumno
Udûn olarak da bilinir. (Sindarin: "cehennem") Orta Dünya'nın kuzeyinde, Melkor'un kurduğu ilk kalesidir. Udûn ismi ayrıca Mordor'un kuzeyindeki bir vadiye verilmiştir, Yüzüklerin Efendisi kitaplarındaki haritalarda bu vadi yer almaktadır. Melkor, Arda'nın dışına ilk sürgün edilişinden sonra gizlice Arda'ya ("Dünya”ya) geri döndü. Melkor dışarıdayken Valar İki Lamba'yı inşa etti. Valar Yılı 3400'de, kuzeyde İki Lamba'nın (Illuin ve Ormal'ın) ışığının çok zayıf olduğu Demir Dağlar'da Melkor ilk kalesi Utumno'yu inşa etti.
1149 Valar Yılı boyunca Melkor bu kaleyi üs olarak kullandı ve karanlık işlerini çevirdi. Vakti geldiğinde Melkor, İki Lamba’yı sona erdirmek için işe koyuldu. İki Lamba’yı yok etti ve bütün Arda’yı ele geçirmeye başladı. Lambalar Çağı, Melkor’un yaptığı kötülük yüzünden son buldu. Ağaçlar Çağı başladı ve eskisine göre Arda’nın büyük kısmının karanlığa büründüğü bu çağda Melkor karanlık işlerini artırdı. Ağaçlar Çağı’nda Cuiviénen’de ilk elfler uyandı. Melkor, Valardan önce elfleri ziyaret ederek elflerin bir kısmını yoldan çıkardı ve yoldan çıkardıklarını Utumno kalesinin kuytularında orklara dönüştürdü. Ağaçlar Çağı’nda (Valar Yılı 1099’da) Utumno kalesi Valar tarafından yerle bir edildi. Çünkü Valar Elflerin Uyanışı’nı ve Melkor’un elflere ne yaptığını öğrendiler. Valar, kalesini yıktıkları Melkor’u zincire vurarak Valinor’da tutuklu olarak gözetim altında tuttular.
Utumno, Güçler Savaşı’nda yıkılmışsa da, tamamıyla yok olmamıştı. Melkor, Utumno’da orklar, dev örümcekler ve daha değişik yaratıklar yetiştirmişti. Melkor’un yaratıkları Orta Dünya’ya dağıldılar. Melkor, Utumno’ya bir daha geri dönmedi.
Demir Dağlar’ın batı taraflarında Melkor, mahkûmiyet süresi dolduktan sonra, yeni krallığı Angband’ı kurdu. Angband kalesinin orijinal sahibi Sauron’dur. Üçüncü Çağ’da Gandalf’ın, Moria’da savaştığı balroga -Utumno’nun pek bilinmeyen ismini kullanarak- "Udûn Alevi !" şeklinde hitab ettiği geçmektedir. Balrogları Melkor kendi tarafına çekmiştir Gandalf ve Sauronla aynı Maia kökenli iblislerdir.
  1. ^ David Day (1991), Tolkien:The Illustrated Encyclopedia, Mitchell Beazley Publishers, Pages 116. ISBN 0-85533-924-1.