İçeriğe atla

Portal:Türkiye/İçerik

Vikipedi, özgür ansiklopedi

Seçilen Madde

düzenle

Seçilen Resim

düzenle
Türk edebiyatı, veya Türk yazını, Türk dilinde yazılmış sözlü ve yazılı metinlerdir. Türklerin İslamiyeti kabullerine kadar farklı Türk dil ve alfabeleri kullanılırken, İslamiyetin etkisiyle Farsça ve Arapça kullanılmaya başlanmış, Osmanlı döneminde Türkçe'nin Arap alfabesiyle yazıldığı Osmanlıca eserler verilmiştir. Özellikle saray çevresinde, Fars edebiyatının etkisiyle üretilen bir edebiyat anlayışı ağır basmıştır. Zaten okur-yazarlığın olmadığı ya da oldukça az olduğu halk arasında, sarayın Divan Edebiyatı etkili olamamış, Anadolu'da sözlü gelenek uzun bir süre devam etmiştir.

Türk edebiyatının tarihi yaklaşık 1500 yıl öncesine dayanmaktadır. Bilinen en eski Türk yazıları 8. yüzyıldan kalma Orta Moğolistan'daki Orhun Irmağı vadisinde bulunan Orhun Yazıtları'dır. Türklerin İslam'ı kabul ettikten sonraki edebiyat metinleri lügatlar, fıkıh eserleri, peygâmberler tarihi, şecere türü yapıtlardır. 15. yüzyılda Dede Korkut Kitabı ile başlayan destan türüne ek olarak, mektuplar, menakipler, tarihler, tezkireler nesir türünün biçimleridir. Türk halk edebiyatı, aşık ve tekke kollarıyla eski çağlardan beri süregelir. (Devamı...)

Mezopotamya vadisi önünde Ulu Camii (Mardin, Türkiye).
Üreten: Florian Koch

Seçilen Biyografi

düzenle
Seçilen Yerleşim Yeri düzenle
Orhan Veli Kanık, ya da Orhan Veli (13 Nisan 1914, İstanbul - 14 Kasım 1950, İstanbul) bir Türk şairdir. Melih Cevdet ve Oktay Rifat ile birlikte yenilikçi Garip akımının kurucusu olan Kanık, Türk şiirindeki eski yapıyı temelinden değiştirmeyi amaçlayarak sokaktaki adamın söyleyişini şiir diline taşıdı. Şair 36 yıllık yaşamına şiirlerinin yanı sıra hikâye, deneme, makale ve çeviri alanında bir çok eser sığdırdı. Yeni bir zevk ortaya çıkarabilmek için eski olan her şeyden uzak duran Orhan Veli, hece ve aruz vezinlerini kullanmayı reddetti. Kafiyeyi ilkel; mecaz, teşbih, mübalağa gibi edebi sanatları gereksiz bulduğunu açıkladı. "Geçmiş edebiyatların öğrettiği her şeyi, bütün geleneği atmak" amacıyla yola çıkan Kanık'ın bu arzusu şiirinde kullanabileceği teknik olanakları azaltsa da şair, ele aldığı konular, bahsettiği kişiler ve kullandığı sözcüklerle kendine yeni alanlar oluşturdu. Yalın bir anlatımı benimseyerek şiir dilini konuşma diline yaklaştırdı. 1941 yılında, arkadaşlarıyla birlikte çıkardıkları Garip adlı şiir kitabında bu fikirlerinin örnekleri olan şiirleri yayınlandı ve Garip akımının doğmasına sebep oldu. Bu akım özellikle 1940-1950 yılları arasında Cumhuriyet dönemi şiirinde büyük etki bıraktı. Garip şiiri hem yıkıcı hem de yapıcı özelliği ile Türk şiirinde bir mihenk taşı kabul edilir. Kanık, şiire getirdiği bu yenilikler yüzünden önceleri büyük ölçüde yadırgandı, çok sert eleştiriler aldı ve küçümsendi. Geleneklerin dışına çıkan eserleri, önce şaşkınlık ve yadırgama, daha sonra eğlenme ve aşağılamayla karşılansa da hep ilgi uyandırdı. Bu ilgi ise kısa zamanda şaire duyulan anlayış, sevgi ve hayranlığın artmasına yol açtı. Her ne kadar Garip döneminde yazdığı şiirleriyle öne çıksa da Orhan Veli "tek tür" şiirler yazmaktan kaçınmıştı. Durmadan arayan, kendini yenileyen, kısa yaşamı boyunca uzun bir şiir serüveni yaşayan Kanık'ın edebiyat hayatı farklı aşamalardan oluşmaktadır. Oktay Rifat bu durumu "Orhan Fransız şairlerinin birkaç nesillik şiir macerasını kısacık ömründe yaşadı. Türk şiiri onun kalemi sayesinde Avrupa şiiriyle atbaşı geldi" ve "birkaç neslin belki arka arkaya başarabileceği bir değişmeyi o birkaç yılın içinde tamamladı." sözleriyle açıkladı. (Devamı...)
Ankara, Türkiye'nin başkenti Ankara'nın da bağlı olduğu ildir. Coğrafi olarak Türkiye'nin merkezine yakın bir konumda bulunur ve Batı Karadeniz Bölgesi'nde kalan kuzey kesimleri hariç, büyük bölümü İç Anadolu Bölgesi'nde yer alır. Yüzölçümü olarak ülkenin üçüncü büyük ilidir. Bolu, Çankırı, Kırıkkale, Kırşehir, Aksaray, Konya, Eskişehir illeri ile çevrilidir.

Ankara'nın başkent ilan edilmesinin ardından şehir hızla gelişmiş ve buna paralel olarak il de günümüzde Türkiye'nin ikinci en kalabalık ili olmuştur. Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk yıllarında ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayanan ilin topraklarının yarısı hâlâ tarım amaçlı kullanılmasına rağmen, nüfusunun sadece %3'ü köylerde, %70'i ise il merkezinde yaşar. Ekonomik etkinlik büyük oranda ticaret ve sanayiye dayalıdır, tarım ve hayvancılığın ağırlığı ise giderek azalmaktadır. Ankara ve civarındaki gerek kamu sektörü gerek özel sektör yatırımları, başka illerden büyük bir nüfus göçünü teşvik etmiştir. Cumhuriyetin kuruluşundan günümüze, nüfusu ülke nüfusunun iki katı hızda artmıştır. Nüfusun yaklaşık dörtte üçü hizmet sektörü olarak tanımlanabilecek memuriyet, ulaşım-haberleşme ve ticaret benzeri işlerde, dörtte biri sanayide, %2'si ise tarım alanında çalışır. (Devamı...)

Biliyor muydunuz?

düzenle

Ulusal Semboller

düzenle

Ankara Kuğulu Park'tan bir görüntü.

  • "Ankara'daki Kuğulu Park'ın (resimdeki) ilk beyaz kuğuları Viyana'dan, şimdiki siyah kuğuları ise Pekin'den gelmiştir."
  • "Kemal Kayacan, 2011 yılı itibarıyla, suikast sonucu hayatını kaybeden en yüksek rütbeli Türk Silahlı Kuvvetleri mensubudur."
  • "II. Levon hükümdarlığı altında Ermenilerin toprakları Isauria'dan Nur Dağları'na ulaşarak zirve yapmıştır."
  • "Tekke ve zaviyelerin kapatılmasına kadar Mevlevi postnişinliğini yapmış Veled Çelebi İzbudak'a daha sonra Türk Tarih Kurumu ve Türk Dil Kurumu’nun kurulması görevi verilmiştir."
  • "2011 itibarıyla Türkiye'de 634 bucak teşkilatı olmakla beraber, Bucak Müdürü sayısı 1'dir."
  • Türkiye Cumhuriyeti Sembolleri
    Türkiye Bayrağı
    Türkiye Bayrağı
    Türk Bayrağı Türkiye arması
    (De facto)

    Slogan: Egemenlik kayıtsız şartsız Milletindir


    Ulusal marşı: İstiklal Marşı


    Ulusal bayramları: 29 Ekim, 23 Nisan, 19 Mayıs, 30 Ağustos, 15 Temmuz

    Yapabilecekleriniz

    düzenle
    Türkiye'nin Coğrafi Bölgeleri düzenle
    Türkiye'nin coğrafi bölgeleri
    Türkiye'nin coğrafi bölgeleri