İçeriğe atla

Muhammed'in Taif ziyareti

Vikipedi, özgür ansiklopedi
Arka planda Hicaz Dağları ve ön planda Taif'e giden yol.

İslam peygamberi Muhammed, 619 veya 620 yılında yanına evlatlığı Zeyd bin Hârise'yi de alarak Taif'i ziyaret etti.[1][2] Amacı, Taif halkını İslam'a davet etmek ve kendi kabilesi Kureyş'e karşı mücadelesinde onlardan yardım ve koruma istemekti. Ancak Taifliler teklifini reddettiler, onu ve Zeyd'i taş yağmuruna tutarak ve yaralayarak şehrin dışına çıkardılar.

Muhammed, Taif'ten zorla çıkarıldıktan sonra şehrin dışındaki bir meyve bahçesine sığındı ve orada Hristiyan bir köle tarafından kendisine üzüm ikram edildi. Ardından köle, Muhammed'in İslam davetini kabul edip Müslüman oldu. Mekke'ye dönüş sırasında Kureyşliler, Muhammed'in Mekke'ye girmesine izin vermemeye karar verdiler. Ancak Mut'im bin Adî adında bir Mekkeli kabile reisi, onun memleketine güvenli bir şekilde yeniden girmesini mümkün kıldı.

570 yılı civarında doğan İslam peygamberi Muhammed[3], İslam inancına göre yaklaşık 40 yaşındayken Hira Mağarası'nda Cebrâil'den ilk vahyi aldı ve bu yeni dini Mekke'de yayma girişiminde bulundu.[4] Ancak erken dönemde dini yaymakta güçlük çekti ve Mekkelilerin baskısına maruz kaldı.[5][6][7] 619 yılında eşi Hatice ve amcası Ebû Talib, üç gün arayla öldüler.[5] Kendisine en büyük desteği veren bu iki yakınının ölümü Muhammed'i üzdü[8] ve onu zor bir duruma düşürdü.[9] Mekkeli paganlar, amcası ve eşinin ölümünden sonra bir süre evine kapanan ve çok nadir dışarı çıkan Muhammed'e yönelik baskılarını artırdılar ve kendisine fiilî saldırılarda bulunmaya başladılar. İslam kaynaklarında, Hatice ve Ebû Talib'in üst üste öldüğü bu yıl "Senetü'l-Hüzn" (Hüzün Senesi) olarak isimlendirilmiştir.[8]

Ebû Talib'in ölümünün ardından Haşimoğulları kabilesinin liderliği, Muhammed'e düşman olan amcası Ebû Leheb'e geçti.[5] Bundan sonra Muhammed, Arap kabilelere peygamber olduğunu anlatmak ve onları Allah'a ibadet etmeye çağırmak için ticaret yerlerini dolaştı.[10] Bu gezilerde sıklıkla Muhammed'i takip eden Ebû Leheb ise, konuştuğu kişilere "onun bozgunculuk yaptığını, ona itaat etmemeleri ve onu dikkate almamalarını" söyledi.[10] Kısa bir süre sonra Ebû Leheb, Mekkeli paganların da desteğiyle kabilenin Muhammed üzerindeki korumasını geri çekti.[5][11] Bu durum Muhammed'i büyük bir tehlikeye attı; çünkü kabilenin korumasının geri çekilmesi, onun öldürülmesinin herhangi bir Kan davasına neden olmayacağı anlamına geliyordu.[5] Yaşanan bu olaylar, Muhammed'in Taif'e gitmesine neden oldu.[12]

O zamanlar Taif, Mekke'den yaklaşık iki veya üç günlük bir mesafedeydi.[13] Yemen yolu üzerindeki yüksek ve serin dağların yamaçlarında yer alan Taif, meyve bahçeleriyle doluydu. Tepeler, Mekke'nin ileri gelenleri ve yöneticileri tarafından yaz aylarını geçirmek için ziyaret edilirdi. Benî Sakif kabilesinden üç kardeş olan Habib, Mes'ud ve Abd-i Ya Leyl, o dönemde şehrin başlıca yöneticileriydi.[14]

Muhammed, gelişiyle onları İslam'a davet etti ve kendi kabilesi Kureyş'e karşı mücadelesinde onlardan yardım ve koruma istedi.[14][15] Ancak Taifliler bu teklifi şu sözlerle reddettiler:[16]

"Eğer sen gerçekten bir peygamber isen, neden bizim yardımımıza ihtiyacın var? Eğer Allah seni elçisi olarak gönderdiyse neden korumuyor? Eğer Allah bir peygamber göndermek isteseydi, zayıf ve öksüz bir yetim olan senden daha hayırlısını bulamaz mıydı?"

Muhammed bu sözler üzerine çabalarının boşa gittiğini düşünerek, Kureyş'in kendisine karşı düşmanlığını derinleştirmesinden korktuğu için Benî Sakif'den en azından bu konunun gizli tutulmasını istedi.[16] Ancak Benî Sakif, bu konuyu gizli tutmak yerine Taif halkını ona karşı kışkırttı ve onu taş yağmuruna tutarak, ellerinden ve ayaklarından yaralayarak surlarla çevrili şehrin dışına çıkmaya zorladı.[2][16]

Aişe'nin rivayetine göre Muhammed, Taif'te yaşadıklarının Uhud'da yaşadıklarından bile daha kötü olduğunu söylemiştir.[17]

Muhammed daha sonra şehrin dışındaki bir meyve bahçesine sığındı. Bahçenin sahipleri, Mekke'nin Şems kabilesinden Utbe ile kardeşi Şeybe, o sırada bahçedeydiler ve Muhammed'in bu hâline üzüldüler. Kendisine bir tabak üzüm vermesi için Hristiyan köleleri Addas'ı gönderdiler.[16] Muhammed de bu ikramı kabul etti ve "Bismillah" (Allah'ın adıyla) diyerek yedi.[18] Genç köle, kasabasını terk ettiğinden beri bu sözlerin söylendiğini hiç duymadığını söyledi. Muhammed, daha sonra ona nereli olduğunu ve hangi dine mensup olduğunu sordu. Addas da, Ninovalı bir Hristiyan olduğunu söyledi. Addas, daha sonra Muhammed'e onun kim olduğunu ve Yunus'u bilip bilmediğini sordu. Muhammed de bunun üzerine şöyle cevap verdi:[19]

"O benim kardeşimdir; o Allah'ın peygamberiydi ve ben de Allah'ın peygamberiyim."

Daha sonra Addas Muhammed'in başını, ellerini, ayaklarını öptü ve orada Müslüman oldu. Addas, dönüşünde bu olaya tanık olan iki efendisi tarafından azarlandı ve bunun üzerine efendilerine şöyle cevap verdi: "Bu topraklarda ondan daha iyi bir adam yok, o bana yalnızca bir peygamberin bilebileceği şeyleri söyledi."[19]

Muhammed'in Mekke'ye dönüş yolculuğunda Taif'te olup bitenlerin haberi Mekkelilere ulaştı ve bunun üzerine Kureyş'in ileri gelenlerinden Ebû Cehil şunları söyledi:

"Onun Taif'e girmesine izin vermediler, bu yüzden biz de onun Mekke'ye girmesine izin vermeyelim."

Muhammed, gece yarısında Mekke ve Taif şehirlerinin arasında yer alan Nahle Vadisi'ne vardı, burada biraz dinlendikten sonra namaz kılmaya başladı. Namaz sırasında yedi kişilik bir cin kafilesi, Muhammed'in yanından geçerken onun Kur'an okuyuşuna tanık oldular ve orada Müslüman oldular.[19]

Muhammed Mekke'ye yaklaştığında, içeri girmesine izin verilmediğini fark etti ve yoldan geçen bir atlıdan güvenli bir şekilde Mekke'ye girebilmesi için yardım istedi. Bu kişi, annesinin kabilesinden biri olan Ahnes bin Şerik idi. Ancak Ahnes, kendisi ile Kureyş kabilesi asasında bir anlaşma bulunduğunu ve bu konumdaki bir kişinin başka birisini koruma altına almasının mümkün olmadığını söyleyerek teklifi reddetti. Muhammed'in daha sonra himaye talebinde bulunduğu Süheyl bin Amr da kabile ilkelerini gerekçe göstererek Muhammed'in bu isteğini geri çevirdi. Sonunda Muhammed, Benî Nevfel kabilesinin şefi Mut'im bin Adî'ye bir mesaj gönderdi. Mut'im bu mesajı kabul etti ve silahlandıktan sonra oğulları ve yeğenleriyle birlikte Muhammed'e Mekke'ye kadar eşlik etti. Ebû Cehil onları görünce Mut'im'e Müslüman mı olduğunu yoksa sadece Muhammed'e koruma mı sağladığını sordu. Mut'im ise bu soruyu "Tabi ki de Muhammed'e sadece koruma sağlıyorum." diye yanıtladı. Ebû Cehil daha sonra şöyle dedi: "Sizin koruma sağladığınız bu kişiyi biz de koruruz."[20]

  1. ^ Mubârakpûrî 1996, s. 136.
  2. ^ a b Küçükaşçı 2010, s. 444.
  3. ^ Conrad 1987, s. 225.
  4. ^ Wensinck & Rippen 2002, s. 54.
  5. ^ a b c d e Watt, W. Montgomery; Sinai, Nicolai (7 Ocak 2025). "Muhammad - prophet of Islam". Encyclopædia Britannica (İngilizce). 9 Şubat 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Ocak 2025. 
  6. ^ Buhl & Welch 1998, s. 364-365.
  7. ^ Lewis 2002, s. 36.
  8. ^ a b Küçükaşçı 2009, s. 519.
  9. ^ Lapidus 2012, s. 41.
  10. ^ a b İshak 1995, s. 195.
  11. ^ Kapar 1994, s. 179.
  12. ^ Buhl & Welch 1998, s. 365-366.
  13. ^ Zetterstéen & Bosworth 2000, s. 115.
  14. ^ a b Adil 2002, s. 145.
  15. ^ Towghi 1991, s. 572.
  16. ^ a b c d Adil 2002, s. 146.
  17. ^ Nevevî. Riyazu's-Salihin (İngilizce). Sunnah.com. 27 Mayıs 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  18. ^ Adil 2002, s. 146-147.
  19. ^ a b c Adil 2002, s. 147.
  20. ^ Adil 2002, s. 148.

Konuyla ilgili yayınlar

[değiştir | kaynağı değiştir]