İçeriğe atla

Mehmet Bozkurt (gazeteci)

Vikipedi, özgür ansiklopedi
Mehmet Bozkurt
Doğum11 Haziran 1985 (39 yaşında)
Çorlu
MeslekGazeteci Yazar Editör
DilTürkçe
İkametİstanbul
Vatandaşlık Türkiye
DönemGünümüz

Mehmet Bozkurt, (d.11 Haziran 1985, Çorlu) Türk gazeteci, editör ve yazardır.

Çeşitli dergi, gazete ve internet sitelerinde yazdı. Hakkında Türkiye'de en çok dava açılan gazetecilerinden biri. Gazeteci, yazar Toygun Atilla İfşa kitabında Mehmet Bozkurt'un başından geçen olayları kaleme alınca basın tarihine geçen sıra dışı yaşam öyküsü ortaya çıktı.[1]

Gazetecilik Yaşamı

[değiştir | kaynağı değiştir]

İlk haberi 2004 yılında Aydınlık dergisinde yayınlandı. 2010 yılında Aydınlık dergisinde profesyonel olarak çalışmaya başladı. Uzun yıllar sorumlu müdür, istihbarat şefi ve yazıişleri müdürü görevlerinde çalıştı. Türkiye'de Fetullahçı yapılanmayı en iyi bilen isimlerden biri.

Sözcü gazetesi yazarı Soner Yalçın Bozkurt'un hayat hikâyesini anlattığı yazısında, "Onlar, bir avuç korkusuz genç gazeteciydi… FETÖ, eğer Türkiye'yi teslim alamadıysa bu cesur muhabirlerin büyük emeği oldu! O karanlık dönemde tüm tehditlere rağmen aşkla bağlı oldukları gazetecilik mesleğine leke düşürmediler…" diye yazdı.

Bozkurt'un Aydınlık gazetesi istihbarat şefi olduğu dönemde 2011 yılından itibaren telefonu dönemin Ergenekon savcısı Zekeriya Öz tarafından dinlenmeye başladı. E-posta adresleri dahil takibe alınan gazeteci ayrıca dönemin Fetullahçı emniyet müdürlerinin talimatıyla fiili olarak izlenmeye başladı.[2] 2011 yılında Ergenekon terör silahlı örgütü üyeliği şüphesiyle evi ve iş yeri basılıp gözaltına alındı. Savcılık sorgusunun ardından serbest kaldı.

FETÖ'nün, yıllarca dinleyip, izleyip, Ergenekon'dan ceza almasına neden olan gazeteci Mehmet Bozkurt'a, Karşı gazetesinde çalıştığı için FETÖ silahlı terör örgütüne yardım etmek suçlamasıyla hakkında dava açıldı. Bozkurt bir meslektaşının kendisine Bylock tuzağı kurduğunu bu soruşturmalar sırasında öğrendi. 3 yıl süren soruşturma ve yargılama sonunda beraat eden gazeteci Bozkurt tazminat davası açtı. İstanbul Anadolu Adliyesi 4. Ağır Ceza Mahkemesi Bozkurt'a yaşadıkları mağduriyetin karşılığı olarak 300 tl ödenmesine karar verdi.

Bozkurt 300 lirayı Darüşşafaka'ya bağışlayacağını söyledi.

"Benim yaşadıklarımın maddiyatla ölçülür bir yanı yok. Mahkeme bana milyonlar verse ne olur? Bu yaşadığım haksızlığı ne geri getirebilir? Tüm bunlardan ders çıkarıp çocuklara güzel bir gelecek sunabiliriz. Türkiye Cumhuriyet'i etnik, mezhepsel, tarikat kamplaşmalarının kucağına itilirse yaşayacak bir ülkemiz olmaz. 15 Temmuzlar, FETÖ'ler devam eder. Eğer Cumhuriyet değerleri etrafında millet temelinde yaşarsak geleceğe güvenle bakabiliriz. Bu güvenin teminatı da 'Fikri hür, irfanı hür' çocuklarımız. Ben Darüşşafaka'ya 300 lirayı değil bu hikâyeyi bağışlıyorum. Bu hikâyeden bir ders çıkarılmalı. Cumhuriyete bağlı, vicdanlı, ülkesinin değeri olabilecek insanlar yetiştirmeliyiz."

Gazeteci olarak 4 Nisan 2016 günü gözaltına alındı. Sorgulandı, yargılandı. Sarı basın kartı elinden alındı. 1 Mart 2019 tarihinde beraat ettiğinde gazetecilik yapamıyordu. Kaybettiği mesleği ve 3 yılın karşılığı mahkeme 300 lira ödenmesine karar verdi.

Şu ana dek hakkında 121 soruşturma 114 dava açılan Mehmet Bozkurt'un başından geçenler:

Kronolojik Yaşam Öyküsü

[değiştir | kaynağı değiştir]
  • 1993: 24 Ocak günü usta gazeteci Uğur Mumcu'nun katledilmesi üzerine Çorlu'da insanlar sokaklara döküldü. Anne ve babası kardeşiyle birlikte onları elinden tutup bu yürüyüşe götürdüklerinde 8 yaşındaydı.

İfşa kitabında Uğur Mumcu'nun hayatındaki etkisini şöyle anlattı:

"Ortaokulda, okul harçlığımı çıkarmak için evimizin karşısındaki markette çalışıyordum. Cumhuriyet gazetesi Uğur Mumcu'nun posterini verdi. Arka yüzünde de, "Sesleniş" başlıklı yazısı. O gün marketten o posteri aldım eve gidip dolabımda sakladım. Kendi kendime, "Ben de her zaman böyle doğruları yazıp, söyleyeceğim" diye söz verdim. O günden sonra evde gazetelerin verdiği ansiklopedileri karıştırmaya, sözlükten yeni kelimeler araştırmaya başladım."

  • 2000: Deniz Gezmişlerin idam edilişinin yıl dönümü nedeniyle Cumhuriyet gazetesi aldı. O günden sonra Cumhuriyet gazetesi okumaya başladı.

"Uğur Mumcu'nun posterini sakladığım dolaptan çıkarıp çerçeveleterek duvara astım. Cumhuriyet, bana rahmetli dedemin mirasıdır."

  • 2001: Çorlu'da, Doğu Perinçek'in "Ekonomik krize çözüm" başlıklı konferansına katıldı. İlk kez siyasi bir etkinliğe katıldığında 16 yaşındaydı.
  • 2004: İlk haberi Aydınlık dergisinde yayımlandı. Aynı yıl üniversite öğrencisi olduğu Muğla'da yerel gazetede yazısı yayımlandı. Muğla'da öğrencilerin barınma sorunlarına dikkat çeken protestolara öncülük etti.
  • 2005: SEKA kağıt fabrikasının özelleştirilmesini kampüste protesto eylemi düzenledikleri için üniversite yönetimi tarafından arkadaşlarıyla birlikte soruşturma geçirdi. Okuldan atılmamaları gündeme gelince Muğla basını tepki gösterdi.
  • 2006: İlk röportajını Dondurmam Gaymak filminin Muğlalı yönetmeni Yüksel Aksu ve oyuncu Turan Özdemir'le yaptı. Ulusal Kanal'da yayınlandı.
  • 2006: 19 Mayıs günü TGB'nin kuruluşu için Muğla'dan yüzlerce üniversite öğrencisi gencin Anıtkabir'e götürülmesine önderlik etti. Türkiye Gençlik Birliği'nin kurucularından oldu.
  • 2007: Cumhuriyet mitinglerinin düzenlenmesinde aktif rol aldı.
  • 2008: Mayıs ayında Halka ve Olaylara Tercüman gazetesi için üniversite gençliğinin siyasete ve yaşanan gelişmelere bakışını anlatan röportajlar yaptı. "Gençlik Atatürk'ün yolunda" başlığıyla günlerce yayımlandı.
  • 2008: Türkiye Gençlik Birliği'nin Kırmızı Beyaz dergisinde, "Fethullah sicilli Emniyet İstihbarat Daire Başkanı uyardı: TGB'ye dikkat!" başlıklı, Ramazan Akyürek'in Fetullahçı, gladyo bağlantılı ve Dink cinayetinin azmettiricisi olduğunu belirten yazı yazdı. Akyürek 6 yıl sonra bu suçlardan cezaevine girdi.
  • 2008-2009 tarihlerinde 32. Gün, Siyaset Meydanı başta olmak üzere birçok tartışma programına katıldı. Ergenekon davalarının tertip olduğunu belirten konuşmalar yaptı. TGB tarafından düzenlenen kitlesel eylem ve konferanslara konuşmacı olarak katıldı. Binlerce gence bu kapsamda konuşmalar yaptı.
  • 2009: ABD başkanı Barack Obama'nın Türkiye'ye gelişini protesto eden TGB etkinliğine polis müdahale etti, polis amirinin parmağıyla göstererek, "Bunu alın" demesiyle yaklaşık 40-50 kişi arasından dövülerek polis otobüsüne bindirildi. Aynı polis amirinin otobüse gelerek, "Sen kimsin lan ileri geri konuşuyorsun" demesiyle otobüs içinde de darp edildi. Rapor alıp bu polis amirinden şikayetçi oldu ama sonuç alınamadı. O gün niye hedef alındığımı anlayamamıştı. Daha sonra öğrendi:

"O gün o etkinlikte bulunan bir arkadaşım o dönem Çağdaş Eğitim Vakfı'ndan burs aldığı için telefonları dinleniyormuş ve daha sonra o arkadaşım evi basılıp gözaltına alınınca benle yaptığı tüm görüşmeler önüne konulup ısrarla TGB'deki konumum, görevim sorulmuş. Sorgu sırasında ısrarla sorulan konuşma ise etkinlik günü yaptığımız konuşma olmuş. Telefonda açıkça konuşan biriydim. Cemaat'in örgüt olduğunu biliyordum. Buna karşı gençliği örgütlüyordum."

  • 2010: Ocak ayında Aydınlık dergisinde profesyonel olarak çalışmaya başladı. İlk haberi, sözde Ergenekon örgütünün bombalarının Ümraniye'deki bir evde bulmaları üzerine polislerin karakolda tutanağı nasıl yazmaları gerektiğini planladıkları, TSK'ya küfrettikleri, operasyonun en başından tertip olduğunu gösteren konuşmaların dökümüydü.
  • 2010: Mayıs ayında Yüksek Askeri Şura'da terfi alması gereken generallerin Balyoz adı altında cezaevinde tutsak edilmeleri üzerine, "Terfileri F Savcıları Belirliyor, Fethullah Hoca Askeri Şura'da" başlıklı haber nedeniyle hayatında ilk kez savcılığa çağrıldı. Çünkü bizzat Fetullah Gülen avukatı aracılığıyla şikayet etmişti. Birkaç ay içinde iddianame hazırlandı ve ilk kez Fetullah Gülen'in açtığı dava nedeniyle sanık kürsüsüne çıktı. Mahkeme aleyhine sonuçlandı ve hapis cezasına çarptırıldı. Hapis cezası para cezasına çevrildi.

"25 yaşındaydım. Dönemin özel yetkili savcılarından, firari FETÖ'cü Cihan Kansız'a ifade verdiğim bir gün, ifade işlemi bittikten sonra dışarıda beklemem gerektiğini söyledi. Polisler gelip beni gözaltına aldı. Beşiktaş İlçe Emniyet Müdürlüğü'ne götürüldüğümde, para cezasını ödemediğim için gözaltına alındığımı öğrendim. Paranın ödenmesi üzerine serbest bırakıldım."

  • 2011: 14 Şubat günü duayen gazeteci Doğan Yurdakul'u, Odatv'ye yapılan baskın üzerine "Geçmiş olsun" diye aramasıyla firari FETÖ'cü savcı Zekeriya Öz'ün talimatıyla 22 Mart günü telefonu Odatv soruşturması kapsamında dinlenmeye başladı. Diğer bir telefon numarası ise gazeteci, yazar Toygun Atilla'nın da takipte olması nedeniyle dinlenmeye başladı.

"Aynı süreçte hem telefonlarım dinleniyor, hem de e-postalarım takip ediliyor. Bu kararları verenler Nazmi Ardıç, Yurt Atayün, Zekeriya Öz, Cihan Kansız ve Mehmet Karababa gibi FETÖ'cüler. 9 Haziran günü gazeteci ağabeyim Toygun Atilla ile buluştuk. Üsküdar'ın göbeğinde bir kafede yaptığım bir buçuk saatlik sohbet, dönemin Organize Suçlarla Şube Müdür Yardımcısı, firari FETÖ'cü Ahmet Davulcu'nun raporu, firari FETÖ'cü hakim Mehmet Karababa'nın kararıyla 4 polis tarafından adım adım izlenmiş ve fotoğraflanarak emniyete rapor edilmiştik."[2]

  • 2011: 16-18 Nisan tarihleri arasında Libya'daydı. Bozkurt, 'Libya'ya karşı NATO saldırısını durdurun' konferansını izlemek üzere Libya'nın başkenti Trablus'ta gitti. Libya o sırada yoğun saldırı altındaydı. Bozkurt, Fransız uçaklarının bombardımanı altındaki Libya'da lider Muammer Kaddafi'nin bombalanan sarayına giren ilk Türk gazeteci oldu. Dönemin dışişleri sözcüsü Halid Kaim ile yaptığı röportaj çok konuşuldu.[3]
  • 2011: Aydınlık gazetesi istihbarat şefiydi. 19 Ağustos günü evi ve gazete binası polis tarafından Ergenekon silahlı terör örgütü üyesi olduğu gerekçesiyle basıldı.[4] İki gün gözaltında kaldıktan sonra savcılık kararıyla serbest bırakıldı. Gazetedeki masasının başına geçip haber yazmaya devam etti.
  • 2012: 12 Haziran'da Silivri'de görülen Ergenekon mahkemesinde sanık kürsüsüne çıktı.

"Karşımda Hasan Hüseyin Özese, Hüsnü Çalmuk, Sedat Sami Haşıloğlu'ndan oluşan mahkeme heyeti ve savcı Mehmet Ali Pekgüzel bulunuyordu. Onlara, "Bizim mesleğimizin ölçüleri gerçeğe bağlılık, mesleğine saygı, hakikatten yana olmak, adalet duygusuna sahip olmak" dedim. Bunları söylediğim kişilerin bugün bir kısmı cezaevinde, bir kısmı firari. 2008'de başlayan sözde yargılama sonucunda 2013 Ağustos'ta Ergenekon mahkemesinden karar çıktı. Diğer vatansever, namuslu, onurlu insanlarla birlikte 9 yıl 4 ay 15 gün hapis cezası verildi. Fetullahçılar benim Ergenekon silahlı terör örgütü üyesi olduğuma karar verdi. Hakkımda yurt dışına çıkış yasağı konmuştu. Almanya'dan Türkiye'ye geldiğimde havalimanında pasaportuma el konuldu. Bu tarihten önce defalarca gidip gelmeme rağmen bir daha yurt dışına çıkamadım."

  • 2013: Avrupa'nın önde gelen dergisi Der Spiegel Ergenekon davası üzerine Almanya'da Mehmet Bozkurt, Adnan Türkkan ve Mehmet Sabuncu ile röportaj yaptı.[5]
  • 2014: Aydınlık'ta birlikte çalıştığı Eren Erdem'in daveti üzerine, kendisinin kurduğu Karşı gazetesine geçti. Genel Yayın Yönetmeni Yardımcısı oldu. 9 Şubat'ta yayın hayatına başlayan ve  66 sayı çıkarılan gazete günden güne okur kaybederek, yaşanılan kişisel sorunlar ve maddi imkansızlıklar üzerine battı.[6]
  • 2014: Ağustos ve Eylül ayında Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu'da 11 ili gezerek "Çözüm sürecinin" bölgeye etkisini yerel gazetecilerle konuştu. Yanında Hürriyet'ten tanıdığı ve Karşı'da birlikte çalıştığı Murat Kazancı vardı. Ya Kemik Ya Çilek kitabını yazdılar.

"2014-2015: Yıllardır, "Hizmet hareketi" denilen Fetullahçıların bir suç örgütü olduğu ortaya çıktı ve operasyonlar başladı. Aydınlık'ta tekrar çalışmaya başladım ve FETÖ'yle ilgili özel haberlerim oldukça ses getiriyordu. 2015 Kasım ayında IŞİD hakkında yaptığım bir haber beni dünya basının ilgi odağı yaptı. Ulusal Kanal ekranlarına sık sık çıkarak Türkiye'nin terör örgütleri karşısında yaşadığı zorlukları dile getiriyor ve gelişmeleri aktarıyordum."

  • 2016: 27 Şubat günü, Aydınlık'ın çok konuşulacak, "Turuncu darbe tezgahı" manşetiyle çıktı. Haberin spotunda, "ABD’nin Türkiye’de FETÖ ve PKK’yı kullanarak darbe tezgahlandığı" yazıyordu.

"Uzun süredir araştırdığım, birçok kaynakla görüşerek gazeteye verdiğim bilgiler bu manşet altında kamuoyuna duyuruldu."

  • 2016: Aydınlık gazetesinin emniyet muhabiri olarak görev yaptığı sırada 4 Nisan günü sabah saat 6'da kapısı çalındı. 8 sivil polis tarafından gözaltına alındı. Polislere, "Niye siz geldiniz ben zaten her gün geliyordum" dedi. Neden gözaltına alındığımı emniyette öğrendi.

"Karşı gazetesi hakkında bir soruşturma yürütülüyordu. Karşı, FETÖ kapsamına alınmıştı. Emniyette, savcılıkta, mahkemede ben ve avukatlarım benim bu örgütle yıllardır mücadele ettiğimi anlattık. Mahkemede, "FETÖ davasında sanık değil ancak şikayetçi olarak yer alabilirim" dedim. Serbest kaldım. Ertesi gün yine emniyete bir gazeteci olarak görevimin başına gittim."

  • 2016: 15 Temmuz’da Fetöcü darbecilere karşı Boğaziçi köprüsünde ateş altında, insanların kurşunların hedefi olduğu anların tanığı tek gazeteciydi.[7] Bozkurt köprüde dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan ve korumalarıyla birlikte darbecilere yürürken yanlarındaydı. Çektiği fotoğraflar birçok kitaba ve belgesele konu oldu. Bozkurt o anları Ulusal Kanal'da canlı yayında aktardı.[8]

"15 Temmuz günü Anadolu yakasındaki evime gitmek üzere Avrupa yakasından akşam saatlerinde metrobüse bindim. Yoldayken gazeteden şef aradı, "Köprüde hareketlilik varmış, bir şeyler oluyormuş. Bakar mısın?" dedi. Hayatımın en büyük haberine doğru yol aldığımı bilmiyordum. Telefon açtığım kimselerde de benzer şaşkınlık vardı. İnternette doğru düzgün bir haber yoktu. Fetullahçıların sitesi hariç. O an bir şeyler olduğunu tahmin ettim. Zincirlikuyu'dan Boğaziçi Köprüsü'ne girdiğimizde otobüsteki kimse neyin ne olduğunu bilmediği için en öne gittim. Şoföre, "Birazdan askerler çıkacak karşımıza, silah doğrultup durdurabilirler" dediğimde bana deliymişim gibi baktı. Birkaç dakika sonra diğer şeritte askerleri gürünce şoke oldu. Köprüde tüm yolcular indi. Trafik akıyordu. Ben de fotoğraf çekmek için askerlerin olduğu yöne gitmek istedim. Ortalıkta henüz bir muhabir görünmüyordu. Köprüden ilk haberi yaparım diye düşünüyordum ki, bir polis beni durdu. O gece sabahın ilk ışıklarına kadar köprüde hayatımın en büyük olayına tanıklık ettim. Bir yanımda İstanbul Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan, diğer yanda vurulup düşenler, bayrak açanlar, tekbir getirip yürüyenler. Kalabalığın en önünde Çalışkan ve korumalarının olduğu grubun saatlerce o mücadelesini yanıbaşlarında izleyen tek gazeteciydim. Şefe, "Ben bunları unutabilirim" diye saatlerce not yazdırdığımda ne demek istediğimi çok iyi anlamıştı. O gece Aydınlık baskın ihtimaline karşı hızlıca bir gazete hazırlamıştı ve hayatımı ortaya koyarak imza attığım haberimin başlığı: "FETÖ'cü askerler halka ateş açtı" idi. Bir gün sonra o gece yaşadıklarım en yalın haliyle yazdığımda Aydınlık'ın sürmanşetinden duyuruldu: "Köprüde ateş altındaydım". O gece çektiğim fotoğraflar birçok belgesele, habere konu oldu. Emniyet Müdürü Çalışkan kitabında yer verdi. İmzalı gönderdiği kitap kütüphanemde başköşede duruyor."

  • 2017: Fetöcüler, geçmişte finans kuruluşları Tuskon’un faaliyetlerini ortaya çıkardığı için hakkında tazminat davası açmıştı. O davadan 50 bin tl tazminata mahkûm oldu, 31 Ocak günü Niğde Açık Cezaevine girdi.[9]
  • 2017: Mayıs ayında “güvenlik” gerekçesiyle Sarı Basın kartına el konuldu. O günden sonra uzun bir süre işsiz kaldı.[10]

"12 Temmuz'da bir haber sitesinde Bylokçu gazeteciler listesinden adımın yer almasıyla başımdan aşağı kaynar sular dökülmüştü. Listede tanıdığım tek kişi Murat Kazancı'ydı. Ertesi gün savcılığa gidip internet sitesi ve listeyi hazırlayanlar hakkında suç duyurusunda bulundum. Bu haberden sonra adeta yalnız kalmıştım. Avukat Faik Işık, Aydınlık ve Vatan Partisi yöneticileri dışında tüm arkadaşlarım sessizliğe bürünmüştü. Aylarca o yalnızlıkla baş başa kaldım. Yalnızca yazdığım haberlerle ve twitter paylaşımlarıyla kendimi ifade edebiliyordum."

  • 2018: Bylock kullanıcısı olduğu suçlamasıyla ifadeye çağrıldı.[11] Bylock kullanıcısı olmadığı, telefonun mobil ağından girildiği, bunun Fetönün kripto elemanı bir meslektaşı tarafından kendisine kurulan bir tuzak olduğu ortaya çıktı, serbest kaldı.[12]

"Mayıs ayında telefonla İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na çağrıldım. Başsavcıvekili Murat Cağlak'ın odasında beni büyük bir sürpriz bekliyordu. Hakkımdaki Bylock şüphesinin kaynağı, yıllardır tanıdığım ve arkadaş sandığım Murat Kazancı idi. Kendisinin FETÖ'cü olduğunu savcılıkta öğrendim. İnternet bağlantımı kullanarak örgütün şifreli haberleşme programı Bylock'a bağlanmıştı. Savcılığın titiz çalışması sayesinde gerçek ortaya çıkmış, FETÖ'nün yanıbaşımızda görevlendirdiği bu kişi ise firar etmişti. Geriye doğru bakıp düşündüğümde birçok şey yerli yerine oturmuş ve Murat örgüte karşı görevini sinsice yerine getirmişti."

  • 2018: Ekim Karşı gazetesi hakkında açılan davanın adresi Silivri'ydi. 6 yıl sonra yeniden Silivri'de sanık kürsüsündeydi.

"FETÖ'cülüğü ispatlı şahıslar çoktan tüymüştü. Benim için, FETÖ'ye yardım etme suçlamasının ağırlığını kimsenin hissedebileceğini düşünmüyorum. Bu utanç verici durumda hem benim hem yargının alnına kara bir leke sürmek için FETÖ'cülerin ellerini ovuşturduklarını biliyorum. Bugünleri yaratanlar hayatları boyunca ihanet prangalarıyla yaşarken ben yine kalemimle hayatımı kazanmaya ve yaşamaya devam edeceğim."

  • 2019: Ergenekon ve FETÖ kapsamında açılan davalardan beraat etti.[13]
  • 2020: Bu yaşadıklarına karşılık 300 tl tazminat ödenmesine karar verildi.[14]
  • 2023: Hatay'da Tomurcuk Derneği'nin kurucusu oldu. Bölgede kütüphane kurulmasına öncülük etti.[15]
  • 2024: Kırmızı Kedi yayınevinde görev yapmaktadır.
  • Ya Kemik Ya Çilek, Buğra Yayınları, 2015[16]
  1. ^ "Arşivlenmiş kopya". 3 Ağustos 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Ocak 2021. 
  2. ^ a b İSTANBUL, Toygun ATİLLA /. "Bir dönemin fotoromanı". Hürriyet. 2 Şubat 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Ocak 2021. 
  3. ^ "Aydınlık zoru başardı". 21 Ocak 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Ocak 2021. 
  4. ^ "Bozkurt Sağlık Kontrolüne Götürüldü - Son Dakika". Sondakika.com. 21 Ocak 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Ocak 2021. 
  5. ^ "DER SPIEGEL | Online-Nachrichten". www.spiegel.de. 21 Ocak 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Ocak 2021. 
  6. ^ "Dev kadro Karşı Gazetesi'nde buluşuyor". odatv. 21 Ocak 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Ocak 2021. 
  7. ^ "Emniyet Müdürü mermilerin üzerine yürüdü". 21 Ocak 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Ocak 2021. 
  8. ^ "Nasıl Yani- 15 Temmuz 2019- Gülgûn Feyman Budak- Mehmet Bozkurt- Ulusal Kanal - YouTube". www.youtube.com. 21 Ocak 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Ocak 2021. 
  9. ^ ATİLLA, Toygun. "TUSKON kelepçesi". Hürriyet. 21 Ocak 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Ocak 2021. 
  10. ^ "Milli güvenlik politikası' nedeniyle sarı basın kartı iptal edildi". ABC Gazetesi. 21 Ocak 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Ocak 2021. 
  11. ^ "Aydınlık Gazetesi". www.aydinlik.com.tr (İngilizce). 1 Mart 2000 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Ocak 2021. 
  12. ^ "Meslektaş kazığı". Sözcü. 31 Mayıs 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Ocak 2021. 
  13. ^ "CHP'li Eren Erdem'e 4 yıl 2 ay hapis cezası!". Sözcü. 1 Mart 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Ocak 2021. 
  14. ^ ATİLLA, Toygun. "Önce Ergenekoncu, sonra FETÖ'cü dediler... Yaftalanma bedeli: 300 lira". Hürriyet. 13 Temmuz 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Ocak 2021. 
  15. ^ "Hatay'da açan tomurcuk". 12punto. 20 Aralık 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Aralık 2024. 
  16. ^ "Ya kemik ya çilek". odatv. 21 Ocak 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Ocak 2021.