önhazırlık
Batı Trakya'da tarihi Seçek şenlikleri bugün düzenlenen yağlı güreş müsabakalarıyla sona erdi. Yaklaşık 650 yıllık geçmişi olan ve Kırkpınar yağlı güreşlerinin başlangıç noktası olarak bilinen Meriç bölgesindeki Seçek yaylasında her yıl geleneksel olarak yapılan şenliklere Türkiye'den Kültür ve Turizm Bakanlığı halk oyunları ekipleriyle sanatçılar ve Türk güreşçiler katıldı.
Papyrus
Hizmet bir hedef değil yolculuktur ve yol medeniyettir.
Hizmet bir hedef değil yolculuktur ve yol medeniyettir.
Tarih
1927
1935
1940
1945
1950
1955
1960
1965
1970 %
1975
1980
1985
1990
2000
2007
Nüfus
13.648
16.158
17.821
18.790
20.947
24.065
27.755
31.391
35.605
40.348
44.737
50.664
56.473
67.804
70.586
Kaşgarlı MahmutTürkçenin önemini kavrayan ilk büyük dil bilgini ve Türkçenin kullanım alanını genişleten bir Devleti'mensubu, bir Türk ve Türkçe kültür abidesi olarak Divan-ı Lugat-it Türk isimli eseri
önhazırlık
Kınalı Ali, tokatlı , Tokat'ın Zile kazasından
Gelibolu savaşında 17 yaşında , asker. Yazma okuma bilmeden 1915 yılında yaşında onbaşı olarak şehit oldu, annesine mektub yazdırdık'dan sonra şehit düştü. Zile’de doğan ve Çanakkale savaşlarında annesi tarafından vatana kurban olsun diye saçına kına yakılarak gönderilen
Kınalı Ali için Zile belediyesi anıt yaptırmıştı.
Mektub yazının aslı Çanakkale müzesinde sergilenmektedir,
Etki
Kınalı kuzular filmi
belediye anıt yaptırmıştı
Şehrin bazı sokak, cadde ve meydanlarına adı verilen Kınalı kuzu Ali
Kınalı kuzu Ali için Güftesi Ahmet DİVRİKLİOĞLU tarafından yazılan şiir Tekin KİREÇÇİ tarafından kahramanlık türküsü formatında besteletildi.
Ayrıca Kınalı Ali’nin köyü olan Zile’nin Yaylakent köyünde her yıl Kınalı Ali’yi anma törenleri yapılacağı bildirildi. Bir Türkmen köyü olan Yaylakent köyünde Kınalı Ali’nin akrabalarının giydikleri otantik rengârenk kıyafetler ilgi çekiyor
Zile Belediye Başkanı Murat AYVALIOĞLU “filmleri dizileri çekilen kahraman hemşerimiz Kınalı Ali’nin genç nesillerce övünç kaynağı olması için anıt heykel yaptırdık
Zile’de doğan ve Çanakkale savaşlarında annesi tarafından vatana kurban olsun diye saçına kına yakılarak gönderilen KINALI ALİ için daha önce de belediye anıt yaptırmıştı. Şehrin bazı sokak, cadde ve meydanlarına adı verilen Kınalı kuzu Ali için Güftesi Ahmet DİVRİKLİOĞLU tarafından yazılan şiir Tekin KİREÇÇİ tarafından kahramanlık türküsü formatında besteletildi.
Zile Belediye Başkanı Murat AYVALIOĞLU “filmleri dizileri çekilen kahraman hemşerimiz Kınalı Ali’nin genç nesillerce övünç kaynağı olması için anıt heykel yaptırdık fakat 18 Mart’a yetişmedi. Cadde ve sokaklara adını verdik. Şimdi de kahramanlık türküsü formatında KINALI ALİ TÜRKÜSÜ bestelendi. Ankara’da profesyonel sazlar ve stüdyo ortamında çekimleri yapıldı. 2 bin adet cd çoğaltıp ücretsiz olarak dağıtacağız.” dedi.
Ayrıca Kınalı Ali’nin köyü olan Zile’nin Yaylakent köyünde her yıl Kınalı Ali’yi anma törenleri yapılacağı bildirildi. Bir Türkmen köyü olan Yaylakent köyünde Kınalı Ali’nin akrabalarının giydikleri otantik rengârenk kıyafetler ilgi çekiyor.
Anıtı yapan ünlü heykeltıraş Cahit KOÇÇOBAN da açıklamasında “Kınalı Ali ile ilgi araştırmalarımız oldu. O, bir Anadolulu halk kahramanı. Aynen Kınalı Ali destanında olduğu gibi anıt içinde 5 adet figür bulunmaktadır. Ali’yi askere yolcu eden ve kafasına kına yakan annesi ve ailesinin dramatik bir anıtı olacaktır” dedi.
2006 yılında da yine Zile Belediyesince Kınalı Ali için bir türkü besteletilerek Kınalı Ali’yi anlatan bir belgesel yapılmıştı. Zile belediye meclisi de aldığı bir karar ile bir cadde ve sokağa Kınalı Ali’nin adını vermişti.
Üsteğmen Faruk, cepheye yeni gelen askerleri denetlerken, bir yandan da onlarla sohbet ediyor, 'Nerelisin?' gibi sorular soruyordu. Gözleri bir ara, saçının ortası sararmış bir delikanlıya takıldı Yanına çağırdı ve merakla sordu:
" Adın ne senin evladım?" dedi.
" Ali, komutanım" dedi.
" Nerelisin?"
" Tokatlıyım, komutanım, Tokat'ın Zile kazasındanım..."
" Peki evladım, bu kafanın hali ne? Saçlarının ortası neden kırmızı boyalı böyle?"
" Cepheye gelmeden önce anam saçıma kına yaktı komutanım. Neden yaktığını da bilmiyorum."
" Peki dedi üsteğmen. "Gidebilirisin Kınalı Ali."
O günden sonra Ali'nin adı Kınalı Ali oldu.
Cephede tüm arkadaşları Kınalı Ali demekle yetinmiyor, saçındaki kınayı da alay konusu yapıyorlardı.
Kınalı Ali, arkadaşlarına karşı samimi ve dürüst tutumu sayesinde, kısa sürede hepsinin sevgisini kazandı.
Bir gün memleketine mektup göndermek için arkadaşlarından yardım istedi.
" Anama, babama burada iyi olduğumu bildirmek istiyorum. Ama okumam yazmam yok. Biriniz yardım edebilir misiniz?"
Biri değil, birçok arkadaşı yardıma geldi.
" Sen söyle biz yazalım" dediler. Kınalı Ali söylüyor, bir arkadaşı yazıyor, diğeri de Söylenenlerin doğru yazılıp yazılmadığını denetliyordu.
" Sevgili anacığım, babacığım hasretle ellerinizden öperim. Ben burada çok iyiyim, beni sakın merak etmeyin."
Kız kardeşini, kendinden küçük erkek kardeşinin sağlığını ve hatırını sorduktan sonra, köydeki herkesin burnunda tüttüğünü ve kimsenin kendisini merak etmemesini söyledikten sonra, Biz burada var oldukça bilesiniz ki düşman bir adım bile ilerleyemeyecektir" cümlesi ile bitiriyordu.
Tam zarf kapatılırken Ali " iki üç satır daha ekleteceğini" söyleyerek Mektubun sonuna şunları yazdırdı.
" Anacığım, beni buraya gönderirken kafama kına yaktın ama, Burada komutanlarım da, arkadaşlarımda benle hep
dalga geçiyorlar. Cepheye gitmek sırası yakında inşallah kardeşim Ahmet'e gelecek, Onu gönderirken sakın kına yakma saçına. Burada onunla da dalga geçmesinler. Tekrar ellerinden öperim anacığım."
Gelibolu'da savaş giderek şiddetleniyordu. İngilizler kesin sonuç almak için tüm güçleriyle yükleniyorlardı.
Cephede savaşan askerlerimiz önceleri birer birer, sonraları beşer beşer, onar onar şehit oluyorlardı. Gelen destek güçleri de yeterli olmuyor, onlarında sayıları giderek azalıyordu. Gelibolu düşmek üzereydi. Kınalı Ali'nin komutanı bu durum karşısında çaresizdi. Kendi bölüğü henüz sıcak temasa hazır değildi. Genç erlerine insan bedeninin süngü ve mermilerle orak gibi biçildiği bu cepheye göndermek zorunda kalmaması için Allah'a dua ediyordu. Komutanlarını düşünceli ve sıkıntılı gören Kınalı Ali ve arkadaşları, komutanlarına gidip, ondan kendilerini cepheye göndermesini istediler. Askerlerinin ısrarları üzerine komutanları daha fazla direnemedi ve ölüme gönderdiğini bile, bile bu isteklerini kabul etmek zorunda kaldı. Kınalı Ali ve arkadaşları, sevinç çığlıkları atarak cepheye ölüme gidiyorlardı. O gün güle oynaya Gelibolu cephesinde ölümle buluşacakları yere koşan Kınalı Ali’nin bölüğünden tek kişi geri dönmedi. Gidenlerin tümü şehit olmuştu.
Bu olaydan kısa bir süre sonra Kınalı Ali'ye anne, babasından mektup geldi. Onun yerine komutanı aldı mektubu ve buruk bir ifade ile okumaya başladı. Cepheye gitmeden önce arkadaşlarına yazdırdığı mektubuna aile adına babası CEVAP veriyordu. " Oğlum Ali, nasılsın, iyi misin? Gözlerinden öperim, selam ederim. Öküzü sattık, parasının yarısını sana gönderiyoruz, yarısını da yakında cepheye gidecek küçük kardeşine veriyoruz. Şimdi öküzün yerine tarlayı ben sürüyorum. Fazla yorulmuyorum da. Sen sakın bizi düşünme." Babası mektupta köydeki herkesten, akrabalarından haberler verdikten sonra "şimdi ananın sana diyeceği var" diyerek sözü ona bırakıyordu.
Mektubun bundan sonraki bölümü Kınalı Ali'nin anasının ağzından yazılmıştı şöyle diyordu anası:
" Oğlum Ali, yazmışsın ki kafamdaki kınayla dalga geçtiler. Kardeşime de yakma demişsin. Kardeşine de yaktım. Komutanlarına ve arkadaşlarına söyle senle dalga geçmesinler. Bizde üç işe kına yakarlar;
1 - GELİNLİK KIZA, GİTSİN AİLESİNE, ÇOCUKLARINA KURBAN OLSUN DİYE
2 - KURBANLIK KOÇA, ALLAH'A KURBAN OLSUN DİYE
3 - ASKERE GİDEN YİĞİTLERİMİZE, VATANA KURBAN OLSUN DİYE...