İçeriğe atla

Kullanıcı:Abiye Kuzu/deneme tahtası

Vikipedi, özgür ansiklopedi

Vsesojuzniy Gosudarstvenniy Institut Kinematografii (VGIK)

Gerasimov Sinematografi Enstitüsü

Lenin, 27 Ağustos 1919 tarihli ve "fotoğraf ve sinema ticaret ve sanayiinin" Narkompros'a (Halk Eğitim Komiserliği) devredilmesine ilişkin kararnameyle ülkedeki sinemacılık alanını devletleştirdi. Bu kararnameden beş gün sonra da (1 Eylül 1919), sinemacı yetiştirmek amacıyla Moskova'da, daha sonra dünya ölçeğinde ünlenecek olan bir sinema okulu (VGIK= Vsesojuzniy Gosudarstvenniy Institut Kinematografii) açıldı. İlk yıl 25 öğrenci alan okulun öğrenci sayısı, ikinci yıl 150'yi aştı.

Lenin'in sinemaya verdiği önem, bu sanat dalının eğitim alanında ve yeni rejimin ilkelerinin geniş kitlelerce benimsenmesinde etkili bir rol oynayabileceğine inanmasından kaynaklanıyordu. Sinemanın sessiz olması, görselliğinin ağır basması, okuma yazma oranı çok düşük ve değişik dillerin konuşulduğu bir toplumda geniş kitlelerle iletişim kurabilmesini kolaylaştırıyordu. Sinema, devrimin hemen ertesinde ülke sokaklarını donatan resimli duvar afişlerinden çok daha güçlü bir propaganda aracı olabilme özelliği taşıyordu. Devletleştirilen sinema, Halk Eğitim Komiseri Anatoli Lunaçarski'ye bağlandı.

Lunaçarski, bu yeni sanat ve kültür alanında yepyeni bir anlayışın yaratılması gerektiği görüşündeydi. İç savaşın sona ermediği, ekonomik ambargonun ülkeyi yokluklara sürüklediği bir ortamda, hem yeni bir sanayi dalı kurulacak hem de yeni bir sanat anlayışı yaratılacaktı. Yeni rejimi benimsemeyen sinemacıların çoğu, bu arada dönemin ünlü oyuncusu Ivan Mosjoukine önce Kırım'a, oradan da yabancı ülkelere gitmişti. (Bunlarla birlikte giden yönetmen 1. Protazanov, 1923 'te yurduna dönecekti). Kalan sinemacıların bir bölümü, eski değerlere bağlı kalmaktan kurtulamıyor, melodram ağırlıklı filmler çevirmeyi sürdürüyordu. Büyük bir malzeme sıkıntısı çekiliyordu. Stüdyoların donanımı boşaltılmış, ham film bulunmaz olmuştu. Eski filmleri yıkayıp temizledikten sonra, yeniden duyarlı kılmaya çalışıldığı bile oluyordu. Ham film artık metreyle değil, neredeyse santimetreyle harcanıyordu. Lenin'in önemli bir konuşmasını filme alacak görevliye yalnızca 60 metre film verilebilmiş olması, bunun göstergesiydi. Savaştan önce, sinema için gerekli donanım ve ham madde dışalım yoluyla sağlanıyordu. Savaş dışalımı durdurmuştu. Sinemanın devletleştirilmesinden bir yıl önce, Jacques Roberto Cibrario adında bir İtalyanın Moskova Sinema Komitesi'ni dolandırması ise sinema tarihinin en ilginç perde arkası olaylarından birini oluşturur. Rusya'da, çeşitli İtalyan firmalarının temsilciğini yapan Cibrario, 10 Mayıs 1918 tarihli bir mektupla Komite'ye başvurarak, sinema malzemesi sağlamayı önerir. Temmuz ayında, Cibrario ile Komite arasında bir anlaşmaya varılır. Cibrario bir milyon metre Kodak marka negatif, yedi milyon metre Kodak pozitif filmin yanı sıra, çeşitli gereçler sağlamayı üstlenir. Malzeme Amerika'dan getirileceği için, New York'taki National City Bank'a bir milyon dolar yatırılır. Cibrario, Amerika'da anlaştığı firmalardan ıskartaya çıkarılmış mallar alıp, bankaya yüksek değerli faturalar vererek para çeker. Alınan malzeme bir depoda bekletilir. Cibrario, iki buçuk yıl boyunca, böyle çalışarak bir milyon doların tümünü harcamış görünür. Depodaki malzeme ise Moskova'ya gönderilmez. 1921 yılı Ağustos'unda SSCB'nin banka ve Cibrario hakkında suç duyurusunda bulunması üzerine dolandırıcılık davası açılır. Jüri Cibrario'yu suçsuz bulur. Alacak davası ise sonuç vermez, çünkü Cibrario'nun ABD'de parası yoktur. İtalya'ya dönen Cibrario eski bir şatoyu satın alarak, yaşamını orada sürdürür. Moskova Sinema Komitesi de, böylece serbest piyasa ekonomisinin incelikleriyle tanışmış olur.

Lenin için sinemanın kırsal kesime ulaşması büyük önem taşıyordu. Batıda ve Amerika'da nasıl tarım yapıldığını, fabrikalarda işçilerin nasıl çalıştığını gösteren filmlerin geniş kitlelere gösterilmesini istiyordu. Bir konuşma sırasında Lunaçarski'ye şöyle demişti: "Sanatın desteklenmesi görevini yürüttüğünüz için, sinemanın en önemsediğimiz sanat dalı olduğunu bilmenizi isterim." 1921 'de, serbest piyasa ekonomisine sınırlı bir dönüş öngören Yeni Ekonomi Politikası'nın (NEP= Novaia Ekonomitçeskaia Politika) sinema alanında da etkileri oldu. Sinema sanayiinin kendisine kaynak yaratması yoluna gidildi. Salonlardan sağlanan bilet gelirleri, film yapımında kullanıldı. Üretimde haber filmleriyle belgesellere öncelik tanındı. Bu arada sinema trenleri oluşturulmuştu. Vagonları sinema salonuna dönüştürülmüş trenler ülkenin en uzak köşelerine gidiyor, durulan her köyde, kasabada halka film gösteriliyordu. Bu trenlerdeki görevliler de, gidilen yerlerde haber ve belge filmleri çekiyordu. Eğitici ve öğretici yanları, belgesellere ve haber filmlerine öncelik tanınmasına yol açarken, stüdyoların çalışamaz durumda olması, dekor, oyuncu, elektrik gibi giderlerden kaçınma isteği, kurmaca film yapımını sınırlıyordu. Kurmaca film sayısı, ancak 1920'lerin ortasından sonra artmaya başlayacaktı. İç savaş "agitki" adı verilen yeni bir tür doğurmuştu. Bunlar çok kısa, çarpıcı, afiş etkisi uyandırmayı amaçlayan propaganda filmleriydi. 1918-20 yılları arasında, halkı Kızılordu'ya katılmak, buğdayını devlete vermek, düşmana karşı uyanık olmak gibi konularda uyaran yüze yakın film yapıldı. İyilerle kötülerin karşılaştırıldığı, sınıf kavgasının vurgulandığı �Uil mlerinde biçimden çok, içeriğin kolayca anlaşılır olması önemseniyordu. 1918 yılında ilk haber filmi Kinonedelya (Sinema Haftası) üretildi. Ülkenin değişik yerlerinden Moskova'ya gönderilen görüntülü haberleri, burada Dziga Vertov seçip kurgulayarak haftalık bir haber filmine dönüştürüyordu. Vertov kullanmadığı filmleri ayrıca değerlendirerek, Godovşçine Revolyucii (Devrimin Yıl.dönümü, 1919) ve Istoriya Grazdanskoy Voyni (iç Savaşın Öyküsü, 1922) gibi uzun süreli filmler de yaptı. 1923 Temmuz'undan 1925 Mayıs'ına dek, Vertov Goskinokalendar'ı (Sinema Takvimi) da yayınladı. Her sayısı genellikle tek bir güncel konuya ayrılan bir sinema dergisi olan ve l922'den başlayarak üç yıl süreyle yayınlanan Kinopravda'yı (Sinema Gerçeği) da yine Vertov hazırladı. Bu filmler olsun, daha sonraki yıllarda yönetmen Ester Şub'un hazırlayacağı Padenije Dinastii Romanovic (Romanov Hanedanının Yıkılışı, 1927), Veliky Put (Büyük Yol, 1927), Rossiya Nikolaya 11 i Lev Tolstoy (11. Nikola Rusyası ve Lev Tolstoy, 1928) olsun, geleneksel sinema anlayışından devrimci bir işlev yüklenen bir sinemaya yönelişin belirtileridir. Ama yine de belirtmek gerekir ki, Lenin iktidarının ilk yıllarında Sovyetler'de hem eleştirmenlerin büyük övgüsünü kazanan hem de gişe rekoru kıran film bir Amerikan yapımıdır. Gerçekten de, Griffith'in Hoşgörüsüzlük'ünü Lenin bile görmüş ve Mayakovski'nin yazdığına göre ülkenin her yerinde gösterilmesini istemiştir. Seyircinin sinema salonlarında Charles Chaplin, Buster Keaton, Harold Lloyd gibi Hollywood oyuncularının filmlerini görmek istediği de bir gerçektir. Hele Mary Pickford ile Douglas Fairbanks, Rus halkının da sevgilisi olmuştur. Bu ikili, 1926 yazında SSCB'ye yaptıkları gezi sırasında coşkuyla karşılanacaklardı. Ama Lev Kuleşov'un öncülüğündeki yeni bir sinemacı kuşağı, çok geçmeden sessiz sinema döneminin en önemli ürünlerini vermeye başladı.

Kaynakça[değiştir | kaynağı değiştir]

  • Dreßler, Roland (1992). Theaterlexikon (Almanca). Hamburg: Rowohlt.