Koç'as
Bu madde hiçbir kaynak içermemektedir. (Ağustos 2016) (Bu şablonun nasıl ve ne zaman kaldırılması gerektiğini öğrenin) |
Bu madde, Vikipedi biçem el kitabına uygun değildir. (Yazım kötü. Düzeltilmeli.) |
Koç'as (КъокӀас), Adigeler arasında anlatılan, yaklaşık üç yüz yıllık bir geçmişe sahip olan destandır. Şiir ve düz anlatım biçimleri vardır.
Koç'as dramı
Adıge dram yazarı İbrahim Tsey'in (1890-1936), konuyu işleyen dört perdelik dramı "Koç'as" (1929) da ünlü bir yapıttır, piyeste Pşıkhafe, Hatukay beyi olarak işlenir. Piyeste, Hatukay prensesi Guaşe, bir Çerkes düğününde sığır derisini kapma (шъо зэтэх) yarışında, birçok soylu genci devrip deriyi kapıp düğünün en güzel kadını olan prensesin önüne atan Koç'as'a sırılsıklam aşık olur. Koç'as, özgür (fekol'/Фэкъол1) bir avcıdır ve yakın bir yerde kamp kurmuştur. Bir gece Prenses Guaşe, gizlice Koç'as'ın kampını ziyaret eder ve Koç'as'a aşkını ifade eder, onunla kaçmayı önerir. Ama Koç'as'dan karşılık bulamaz. Kızgınlık içinde köyüne döner. Durum köyde duyulur. Bir süre sonra kocası Devey Pşıkhafe, yağmaladığı bir at sürüsüyle geri döner,Guaşe kocasını Koç'as'a karşı kışkırtır. Beyin geldiğini gören Koç'as'ın arkadaşları, ikisi dışında kaçarlar. Çatışmada Koç'as beyi öldürür, beyin adamları da Koç'as'ı öldürürler (Koç'as dramının Türkçe tam bir çevirisi için bkz. "Koç'as", Kafkasya Kültürel Dergisi,sayı 45-46;bir başka değerlendirme için de bk.Abu Şhalaho,Yıldız Kahramanları-3,CircassianCanada,Tarih bölümü).
Koç'as Şarkısı
Konusu
[değiştir | kaynağı değiştir]Türkiye'de halk arasındaki bir anlatıya göre, Koç'as üzerine anlatılan öykü şöyle özetlenebilir:
Şapsığ diyarından özgür bir avcı olan Hatkhı oğlu Koç'as (Хьатхы икъо КъокӀас) ile K'ahe (KӀaxэ;eski bir Çerkes topluluğu) beyi (пщы) Devay Pşıkhafe (Дэуай Пщыхафэ ya da kısa adıyla: Deveypş) arkadaştır. Bir gün Pşıkhafe, ganimetlerle birlikte yağmadan döner. Bu arada bir kağnı arabasındaki bir kafes içine konmuş iri kıyım esir bir delikanlı da getirilmiştir. Koç'as beye dönüp, "Bu denli iri ve güçlü-kuvvetli bir insan nasıl olur da böyle bir kafese girer?" diye sorar. Bey de, böbürlenerek ve uluorta, "Koç'as, sen onun düştüğü durumu bir bilseydin, sen de o duruma düşseydin, tıpış tıpış o kafese girerdin" karşılığını verir. Bey'in bu tür konuşması karşısında, Koç'as kızar, "Beni kimse öyle bir kafese sokamaz, buna sen dahil, hiç kimsenin gücü yetmez" der. Tartışma, giderek atışmaya, sonunda da inatlaşma ve boy ölçüşmeye (лӀышъхьэ зэтэх) varır.
Koç'as, Pşıkhafe'ye istediği yerde karşılaşmaya hazır olduğunu söyler.
Çok geçmede Pşıkhafe, 50 silahşoru (оркъ/ "verk") ile birlikte Koç'as'ın av kampına doğru yola koyulur. Akşam üzeri, kamptakiler bir toz bulutunun kampa doğru gelmekte olduğunu görürler. İçlerinden biri bir ağaca çıkıp gelenlere bakar, "Koç'as, diye seslenir, gözün aydın gelenler var, konuk desem fazla, ordu desem az"... Derken birazdan Devay Pşıkhafe, yetişir, Koç'as'ın yanındakilerin çoğu ormana kaçar.
Pşıkhafe, Koç'as'a, "Sana bir şans tanıyorum, hadi atımın terkisine atla, prensese (guaşeye) götüreceğim seni, seni ne yapar, artık o onun bileceği bir şey, oyalama beni,haydi atla terkime/arkama" der. Bu tür bir konuşma özgür bir Adıge'nin kaldırabileceği bir şey değildi.
Koç'as da, "Pşıkhafe,at terkisinde götürebileceğin kişilerden biri değilim ben, bunu iyi bil, bilmiyorsan, prensesine (Guaşe'ye) sor, o bunu iyi bilir" karşılığını verir. Bu sözler karşısında çılgına dönen bey, "Vurun şu köpeği" diye kolunu kaldırır. Böylece Koç'as'ın beklediği fırsat eline geçmiş olur ve bunu hemen değerlendirir, zırh kuşandığı için vurması olanaksız gibi olan beyi, şimdi kol yeninden gönderdiği tek bir kurşun ile, yandan, tam kalbinden vurur, bey bir saman çuvalı gibi atından yuvarlanır ve korkunç bir çığlık çıkarır. Adamları beyin başına toplanırlar, ama Bey, "Bırakın beni, bana bunu yapan şu kancık köpeği (habzı'yı) gebertin!" der ve ölür. Beyin adamları da, sert bir çarpışma sonunda, Koç'as'ı öldürürler.
Beyin ölüsü,köyüne götürülür ve büyük bir törenle bakırdan yapılma bir yığma mezara (гъоплъэ бэн) defnedilir, Koç'as ise sıradan bir ölü gibi toprak mezara gömülür. Bir süre sonra, Pşıkhafe'nin, güzelliği dillere destan karısı (Гуащэ/Guaşe) bir düş görür; düşünde Koç'as prensese görünür. Koç'as, "Guaşe"der, "Ben yiğitlikte Devay Pşıkhafe'den daha aşağı biri miydim?Ona bakır mezar yaptırdınız, beni ise toprak bir mezara gömdünüz" der.
Bunun üzerine prenses, Koç'as için de bir bakır mezar yaptırır ve adına ölü yemeği (хьадэӀус) dağıtır.
Destandan (Abadzeh lehçesinden) değişik bir derleme şarkı çevirisi:
HATKHI KOÇ'AS (ХЬAТХЭ КЪОКӀАС)
Hatkhıların küçük Koç'as'ı, Eyvah, (-tehlikeli bir yerde-) avlanıyor./Av kampını da ne yazık ki, Ajıpsı (Ажъыпсы) Irmağı kenarına kuruyor./Av kampına, Genç arkadaşları da geliyorlar./Koç'as'ın kampında, Semiz geyik eti eksik olmaz./Ama (-kendi alanında-) geyik avlandığını, Beylerin en zalimi de haber alır./Haber alır almaz, Bir grup atlıyla yola koyuluyor./Bey'in gelmekte olduğunu, Koç'as'ın iki tazısı anında fark ediyor./Yerinin öğrenildiğini Koç'as da anlıyor, Durumu ıslıkla arkadaşlarına bildiriyor./Eyvah, bu ıslık Hatkhıların Koç'as'ının, Çağırıyor olmalı bizi diyorlar./Ağaca tırmandığında,Koç'as, Atlıların gelmekte olduğunu görüyor./"Konuk desem fazla, ordu desem az bunlar" diyor./Er olanlar, silahlarını kuşansınlar./Eğer kalmayacaksanız, Karanlık ormana dalın./"Kalamayız burada, Gidelim Koç'as" diyorlar/"Siz gidin, babam sorarsa eğer, At sürüsü getirip dönecek dersiniz".İnanmazsa size, Leş kargalarının toplaştığı yere gitmesini söylersiniz"./Birazdan, ne yazık ki, Başlarında Bey, atlılar yetişiyorlar./Hatkhıların Koç'as'ı, yine de, Efendice karşıladı onları./"Bize zorluk çıkarma,Koç'as, Hemen atla terkime!" dedi bey./"Doğduğumdan beri, At terkisine binmeyi hiç sevmem./Sevmediğimi de,Bütün bir Şapsığ diyarı bilir./Acıktıysanız eğer, Buyurun bu küçük çardağıma./Yolu soruyorsanız eğer, Aşağıya giden bu yolu izleyebilirsiniz"./"Lafı uzatma, Koç'as,Atla hemen atımın terkisine."/"Daha ileriye geçecek olursan eğer, Yeri selamlatırım sana"./"Senin kör kurşunun, Çürük barutun işlemez bana"./"Benim kör kurşunum, Yedi Çarşamba (-deyim; sağlam anlamında-) yüreğiyle dökülmüştür./Çürük barutuma Denizdeki (Karadeniz) koca gemiler bile selam verirler./Tüfeğime gelince, İlkbahar gök gürültüleri gibi gürülder"./Ardından, K'akhelerin (КӀахэ-Çerkes) zalim beyi, Gümbürdeyerek atından yuvarlanır./Beykol sürüsü (-bey kulu, beyin adamları-), vah vah diyerek, Deri kamçılarıyla dövünüyorlar (Kube Csaban [КӀубэ Шэбан],Adighe Folklor-II,NewYork,1963,No.45).
O,"Geyikleri gök gürüldemesi gibi bağırtan,Ejderhaları çığlık çığlığa bırakan-Koç'as" idi (Hatkhıların Koç'as'ı şarkısından/"Хьатх я Къок1асэ иорэд",A.M.Гадагатль,Героический эпос НАРТЫ и его генезис[Yiğitlik Destanı Nartlar ve Kökeni],Краснодар,1967,s.147).
Hatkhı oğlu Ç'as
Kabartaylar arasında söylenen, ad ve anlam benzerliği olan ve Kоç'as ile karıştırılan başka bir Çerkes kahramanı üzerine bir anlatı daha vardır: Hatkhı oğlu Ç'as (Хьатхы икъуэ КӀас). Hatkhı oğlu Koç'as, K'ahe (KӀaxэ) topluluğu beyini (pşı) ile çatışır ve onu öldürür, Hatkhı Ç'as ise Kalmuklarla çatışır ve annesini tutsaklıktan kurtarır. Anlatı özetle şöyledir:
Adıgelerin bir arada yaşadıklar bir dönemde, sınır boyunda,yani tehlikeli bir yerde varlıklı bir köy bulunuyordu. Bir gün iki köy Kalmukların baskınına uğrar. O zamanlar tutsak alınanlar hizmet ya da köle olarak satılmak için götürülürlerdi. Tutsaklardan genç bir kadın yolda doğum yapar. Kalmuklar doğan bebekleri öldürüp atmakta, sadece annesini götürmektedirler. Kadın yalvarır, bebek öldürülmez,bir çaputa sarılıp bir çalı dibine bırakılır.Bebek, Kalmukları izleyen Adıge atlıları tarafından bulunur. Çocuk, çocuğu olmayan atlı grubunun başkanına verilir ve onun ailesi tarafından büyütülür.
Çocuk usta bir silahşor olur. Bir gün kapıştığı bir bey (пщы/pşı) oğlundan, kendisinin bir besleme olduğunu öğrenir. Bunun üzerine Hatkhı oğlu Ç'as, analığını sıkıştırır ve asıl annesinin Kalmuklar tarafından tutsak alındığını ve olayı ondan öğrenir. Kış üzeri iki arkadaşıyla birlikte Kalmuk diyarına doğru yola çıkar. Tipi nedeniyle iki arkadaşı soğuktan ölür. Ama kendi yakınlardaki bir Müslüman köyüne ulaşmayı başarır, sabah namazını kılıp camiden çıkan köylülere Müslüman olduğunu söyler ve onların yardımıyla iki arkadaşını toprağa verir.
Ardından bir başına yola koyulur, Kalmuk beyinin beldesine varır. Yaşlı, kimsesiz, çok yoksul ve çok yaşlı bir Kalmuk kadınına konuk olur, ona maddi yardımda bulunur. İyi kalpli ve yardımsever biri olan bu kadının yardımıyla gerçek annesini bulur ve atına alır. Kalmuk atlıları peşine düşerler. Ç'as annesini bir köşeye saklar, Adıge geleneği gereği, bir haberci dışında, kendisini izleyenlerin hepsini bir bir öldürür, sonunda annesi ile birlikte köyüne döner (bk.Адыгэ хъыбархэр [Adıge Sözlü Anlatıları],Çerkessk,1986,s.68-74,bu halk anlatısı 30.03.1968'de Azamet Habeçir'den yazar Mihail Mıjey tarafından derlenmiştir).
Kaynakça
[değiştir | kaynağı değiştir]- Adige Tiyatrosu 70 yaşında 31 Mayıs 2014[Tarih uyuşmuyor] tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
- Adıge-Abhaz tiyatro festivaline 'Koças' damga vurdu
- Kafkasya Dergisi Haziran, Temmuz, Ağustos 1969 sayısı[ölü/kırık bağlantı]
- Adige Edebiyatı 25 Ağustos 2013 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.