İçeriğe atla

Cem Özgönül

Vikipedi, özgür ansiklopedi

Cem Özgönül (1972, Sakarya) Almanya'da yaşayan bir Türk tarihçi ve yazar. Köln'de bulunan Önel basımevinin piyasaya sürdüğü Der Mythos eines Völkermordes. Eine kritische Betrachtung der Lepsiusdokumente sowie der deutschen Rolle in Geschichte und Gegenwart (Soykırım efsanesi. Lepsius dokümanlarına ve tarihteki ve günümüzdeki alman rolüne eleştirel açıdan bir bakış) adını taşıyan ilk kitabında Alman teolog Johannes Lepsius'un 1919 yılında piyasaya sürdüğü ve Ermeni Soykırımı tezinin Batı'daki soykırım bilimsel araştırmalarında bu dereceye gelmesinde büyük rol oynayan Lepsius belgelerindeki Türklerin zararına olan manipülasyonları ilk defa inceledi. Lepsius belgeleri Alman arşiv kaynaklarını derleyen bir kitap. Almanların yararına olan manipülasyonlar daha önce incelenmişti. Bu konuda en derin araştırmayı Alman gazeteci Wolfgang Gust sunmuştu.[1]

Cem Özgönül 1972 yılında Sakarya'da doğdu. Almanya'da Matematik, Sosyoloji ve Felsefe okudu. Köln'de bağımsız yazar olarak çalışıyor.

Cem Özgönül'ün kitabındaki ana konu, Alman arşivlerinde bulunan orijinal belgelerin, 1919 yılında Johannes Lepsius'un piyasaya sürdüğü Deutschland und Armenien 1914-1918: Sammlung diplomatischer Aktenstücke (Almanya ve Ermenistan 1914-1918: Diplomatik belgeler derlemesi) (kısa adıyla Lepsius belgeleri) ile karşılaştırılmasıdır. Arşivlerde bulunan orijinal belgeler 1915 civarı yıllarda Osmanlı İmparatorluğu'nda bulunan Alman konsoloslarının ve başka memurların Berlin'le yaptıkları faks şeklindeki iletişimlerini gösteren orijinal belgeler.

Lepsius kitabını yazarken, orijinal fakslarda bulunan ve Ermeniler'in ayaklanmalarını gösteren, Ermeniler'in Türkler'e karşı yaptıkları katliamları gösteren, bağımsız olma çabasında olduklarını gösteren ve Osmanlı idaresinin Ermeniler'i Doğu Anadolu Bölgesi'nden sürgün ederken insancıl şekilde davranılmasını emreden ve buna benzer birçok pasajları, tek tek yok etmiş veya tam ters anlam alacak şekilde manipüle etmiş. Onun sildiği veya manipüle ettiği pasajlarla Ermeniler masum gözüküyor, Osmanlı idaresi ise soykırım gerçekleştirmiş gibi gözüküyor.

Lepsius belgelerinde manipülasyonlar olduğu aslında daha önceden de biliniyordu ancak hakkında oldukça susuluyordu. Wolfgang Gust (soykırım tezini savunan sayısız tarihçilerden biri) ancak 2005 senesinde Lepsius'un manipülasyonlarını konu eden ve kendi deyimiyle bu sefer alman arşiv belgelerini tamamen doğru yansıtan bir kitap çıkarmıştı (Der Völkermord an den Armeniern 1915/16. Dokumente aus dem Politischen Archiv des deutschen Auswärtigen Amts, Ermeni soykırımı 1915/16. Alman dış dairesinin politik arşivinden belgeler). Ancak Gust kitabında sadece Lepsius'un Almanlar'ın yararına yaptığı manipülasyonlari ele almıştı. Özgönül ise Lepsius'un bunun da ötesinde Türkler'in zararına yaptığı manipülasyonları ele alıyor. Özgönül, Gust'un konuyu ele alırken böyle seçici davrandığını anlayamadığını yazıyor. Oysa Gust kendisine ait olan Magisches Viereck (Sihirli dörtgen) adlı bir yazısında, Lepsius'un manipülasyonlu belgelerini yazarken hedefinin ne olduğunu kendisi açıklamıştı. Gust'un yazısına göre, Lepsius bir mektubunda hedefini kendi sözleriyle şöyle açıklamıştı: 1. Almanya'yı aklamak, 2. Türkiye'yi suçlamak, 3. dairenin ihtiyat muhtaçlığı, 4. Ermeniler'in güvenini kazanmak.[2] Özgönül, Gust'un bunu bildiğini ve hatta yazısına sırf Lepsius'un o cümlesi yüzünden Sihirli dörtgen başlığını verdiğini ve bunu bildiği halde, neden Türkler'in zararına olan manipülasyonları göz ardı ettiğini anlayamadığını yazıyor ve Batının soykırım araştırmasında çok olan bu tarz seçiciliğe şöyle açıklama getiriyor: Soykırım tezini en radikal biçimde savunanlar ya bunu bile bile Türkiye düşmanlığı olarak yapıyorlar ya da onların gözünde soykırım faktisitesi tartışmasız gerçek olduğuna inandıkları için, bu tarz yaklaşımlara girdiklerinin farkına bile varmıyorlar.

Özgönül, buna benzer çeşitli yöntemlerle kafalarda bir soykırım efsanesi oluştuğunu ve efsanelere bilimsel şekilde yaklaşmanın çok zor olduğunu yazıyor, çünkü Ermeni yandaşları, soykırımın gerçek olup olmadığından en ufak şüphesini dile getiren herkesi Soykırımı inkar edici veya başka çamur atma yöntemleriyle susturmaya çalıştıklarını yazıyor.

Özgönül kitabında tarih boyu gerçekleşmiş olan daha birçok başka manipülasyonları açıklıyor ve her bir manipülasyonun efsanenin büyümesine katkısı olduğunu düşündüğünü yazıyor. Mesela soykırım tezinin en radikal savunucularından olan Tessa Hofmann 1980 yılında çıkarmış olduğu Der Völkermord an den Armeniern vor Gericht - Der Prozeß Talaat Pascha (Ermeni soykırımı - Talât Paşa yargılaması) adlı kitabında bir kafatası piramidi gösteren bir resim koyduğunu ve bunun altına Türk barbarlığı - Batı Ermenistan'da bir kafatası piramidi 1916/17 yazdığını açıklıyor. Oysa daha sonra Prof. Türkkaya Ataöv'ün ispatladığı gibi, bu resim Rus ressam Vasili Vereşçagin'e ait bir resimdi ve bugün Moskova'da asılı duruyor.

Batıda Ermeni soykırımını efsane haline getiren unsurlardan bir başka örnek Franz Werfel'e ait olan Musa Dağının 40 Günü adlı roman. Bu romanda Talât Paşa'nın söylediği bir cümlenin gerçekte tam ters anlamda söylenildiğini yine Alman dış dairesi belgeleriyle karşılaştırma yaparak ispatlıyor.

Alman dış dairesinin olayla alakalı belgeleri şu numaraları taşıyor: Mikro fiş numaraları 7086-7204 (Dosya: Türkei 183 / Türkiye 183) ve mikro fiş numaraları 7205-7270 (Dosya: Botschaft: Konstantinopel - Armenien / Büyükelçilik: İstanbul - Ermenistan).

Kitabın ön sözünü Dr. Udo Witzens yazdı.

Batıda kitapla ilgili bugüne kadar gerçekleşmiş olan tartışma

[değiştir | kaynağı değiştir]

İstanbul konferansından sonra, Alman Die Welt gazetesinde Mart ayında olayla ilgili birkaç yazı çıktı. Konuyla ilgili, herhangi bir Alman gazetesi için alışılmamış açıklıkta sözler yazıldı. Acaba İstanbul konferansı bir dönüm noktası mı olacak? diye soruluyordu.

İlginç olaylar yaşandı. Tessa Hofmann ve Wolfgang Gust bir röportajda hemen Özgönül'ün tezlerine karşı çıktılar, ancak ikisi de daha sonra kitabı henüz okumadıklarını açıklamışlardı. Daha sonra Gust kitabı eleştirmeye çalışan bir yazı yazdı, ancak bu yazısında "daha önce bu konuyu inceleyen oldu mu?" "neden herkes Lepsius'un manipülasyonları hakkında susuyordu?" "Lepsius belgeleri diğer soykırım tezini inceleyen araştırmaları ne denli etkiledi?" gibi merak edilen sorulara cevap vermedi. Hofmann'dan ise daha sonra başka hiçbir reaksiyon gelmedi.

Die Welt gazetesinin yazısına göre, İstanbul konferansında üç soykırım tezinin savunucusu bulunuyordu. Ermeni asıllı Ara Sarafyan, bundan sonra Türk Tarih Kurumu ile işbirliği yapmak istediğini söyledi. Alman Hilmar Kaiser ise, Özgönül'ün tezlerini suskun bir şekilde dinleyip hiçbir cevap vermedi.

Şu an Batıda olan tartışma bir suskunluk dönemine girdi.

  1. ^ Seçilmiş alman arşiv belgeleri 12 Haziran 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. - "Manipulierte Dokumente" başlığı Lepsius'un manipüle ettiği belgeleri sunuyor
  2. ^ Wolfgang Gust: Magisches Viereck 24 Mayıs 2006 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. [...]Es war eine Kunst zwischen den vier Fronten, Entlastung Deutschlands, Belastung der Türkei, Reservebedürftigkeit des Amtes und Vertrauensgewinnung der Armenier[...]