İçeriğe atla

Ermeni Kırımı'nın tarihyazımı

Vikipedi, özgür ansiklopedi
Doğu Anadolu'da nüfusun dağılımı (1895)
  %75 ve üzeri Müslüman nüfusu
  %50 - %75 arası Müslüman nüfusu
  %50 - %75 arası Ermeni nüfusu
  %50 - %75 arası Rum ve Nestoriyan nüfusu

1915 ve 1917 yılları arasında en az 800.000 Ermeni'nin öldürüldüğü[1] Ermeni Kırımı'nın tarihyazımı I. Dünya Savaşı'nın sonundan beri değişikliklere uğradı. Türkiye'nin dışındaki tarihçilerin çoğu Kırım'ın meydana geldiğini ve olayların bir soykırım olduğunu savunmaktadır,[2][3] ancak bununla birlikte Kırım'ın sebepleri ve motivleri gibi bazı önemli hususların yorumlanmasında büyük farklılıklar vardır.[4]

Farklı arka planlara ve kökenlere sahip tarihçiler genelde Kırım'ın konularını farklı şekillerde yorumlarlar. Konu hakkında eserler yazan ilk tarihçilerin çoğu Kırım'ı yaşayıp hayatta kalan Ermenilerden oluşuyordu.[5] Daha sonraki yıllarda; Ermeni diasporasının parçası olan tarihçiler, batılı akademisyenlerin günümüzde Kırım'a olan bakış açısını önemli şekilde etkiledi.[6] Türk tarihçilerin olay hakkındaki yorumlamaları ise genelde Kırım'ı reddetme veya Müslüman-Türk katliamları ve I. Dünya Savaşı sırasında ölen Türklerin sayısını kullanarak Kırım'ı hafifletme yönelimindedir.[7] Bunun yanında; liberal Türk tarihçiler çoğunlukla bu anlatıyı reddeder ve özellikle Ermeni milliyetçiliği fikirlerine, ekonomik baskılara ve göçlere odaklanarak, Kırım'ın Osmanlı İmparatorluğu'nun son yıllarındaki geniş kültürel bağlamın bir ürünü olduğunu yazar.[8]

Tehcir yollarında sıklıkla karşılaşılan bir görüntü; yol kenarındaki Ermeni cesetleri[9]

1914'ün sonlarında Osmanlı İmparatorluğu'nun Rusya ve İran topraklarına girmesi sırasında Osmanlı yarı askerî birimleri tarafından bölgenin yerel Ermenilerine karşı bazı katliamlar gerçekleştirildi.[10] Sarıkamış Harekâtı'nda Osmanlı ordusunun Rusya'ya yenilmesi ve harekât sırasında Rus tarafında savaşan Ermeni gönüllü tugaylarının bu yenilgiden sorumlu görülmesi, Kırım'a giden yolu hızlandırdı. Harbiye Nazırı Enver Paşa'nın 25 Şubat'ta verdiği emir ile önde gelen Ermeni subay ve askerler görevlerinden alındı.[10][11] İmparatorluk içerisinde ortaya çıkmaya başlayan münferit Ermeni isyanı olayları ise Osmanlı liderleri tarafından genel bir Ermeni ayaklanmasının kanıtı olarak görüldü.[12]

Nisan'ın ortalarında, Ermeniler doğudaki Van şehrinde Osmanlı'ya karşı bir isyan başlattılar.[13] Van İsyanı, gerçekleştirdiği dönemde Ermeni karşıtı eylemler için bir "bahane" olarak kullanıldı ve günümüzde Kırım'ı reddeden veya haklı çıkaran argümanlarda önemli bir unsur olmaya devam etmektedir.[14] 24 Nisan'da, İstanbul'da yüzlerce Ermeni aydını tutuklandı. Bu olayla Ermenilerin sistematik tehciri başladı ve 27 Mayıs'ta çıkarılan Tehcir Kanunu ile meşrulaştırıldı. Çoğunluğu kadın, çocuk ve yaşlılardan oluşan tehcir konvoyları Teşkîlât-ı Mahsûsa tarafından gözetildi. Hedefleri Suriye Çölü idi, buraya sağ bir şekilde ulaşanlar ise çoğunlukla derme çatma kamplarda açlıktan veya hastalıktan ölüyordu.

Tarihçilerin tahminlerine göre 1915'te Osmanlı İmparatorluğu'nda 1.5 ila 2 milyon Ermeni yaşıyordu ve bunların 800.000 ila 1.2 milyonu tehcir edildi. 1916'da Suriye'de hayatta kalan Ermenileri hedef alan bir katliam dalgası gerçekleşti; yıl sonuna kadar bölgede sadece 200.000 Ermeni hâlâ hayattaydı.[15] Kırım boyunca, 100.000 ila 200.000 kadın ve çocuk zorla evlendirme, evlat edinme ve din değiştirme gibi yöntemlerle Müslüman ailelere entegre edildi.[16] Süreç sırasında öldürülen veya tehcir edilen Ermenilere ait mallara devlet sıklıkla el koydu.[17] Bunların yanında; Rus ordusunda savaşan Ermeni gönüllüler tarafından işgal altındaki doğu Anadolu'da yüz binlerce Müslüman, Ermeni Kırımı sebep gösterilerek katledildi.[18]

Kırım; Osmanlı arşivlerinde, hem tarafsız ülkelerden hem de Osmanlı müttefiklerinden gelen diplomatlar tarafından toplanan ve hazırlanan belgelerde, hayatta kalan Ermenilerin ve Batılı misyonerlerin görgü tanıklıklarının raporlarında ve Özel Osmanlı Askeri Mahkemeleri'nin kayıtlarında kapsamlı bir şekilde belgelendi.[19][20][21] Talat Paşa, Kırım hakkındaki kendi istatistik kaydını tuttu ve bu kayıtlar 1915'te tehcir edilen Ermeniler ile 1917'de hayatta kalanların sayıları arasındaki büyük farklılıkları gösterdi.[22][23]

Tarafların tarihyazımı

[değiştir | kaynağı değiştir]

Türk tarihyazımı, onlarca yıl boyunca Ermeni Kırımı'nı neredeyse tamamen görmezden geldi. Bunun için var olan ilk istisnalardan biri, 1950'de Ahmet Esat Uras tarafından yayınlanan Tarihte Ermeniler ve Ermeni Meselesi kitabı idi. Uras'ın muhtemelen II. Dünya Savaşı sonrasında Türkiye üzerindeki Sovyet toprak iddialarına yanıt olarak yazdığı kitabı, yorumcular tarafından Kırım sırasında İttihat ve Terakki tarafından Kırım'ı haklı çıkarmak için kullanılan argümanların yeni bir sentezi ve savaş zamanı inkârı ile Kırım hakkındaki "resmî anlatının" birleştirilmesi olarak tanımlandı.[24][25]

Zaman aralığına göre Ermeni Sorunu ile ilgili çıkarılan resmî ve yarı-resmî yayın sayısı

1980'lerde Ermenilerin Kırım'ın tanınması için gerçekleştirdiği lobicilik faaliyetleri ve Ermeni militanlar tarafından Türk diplomatlara karşı gerçekleştirilen bir dizi suikastın ardından, Türkiye hükûmeti Ermeni Sorunu ve Kırım hakkında resmî bir anlatım sunmaya başladı. Emekli diplomatlar, konu hakkında Türk hükûmetinin anlatısına uyan ve genellikle Osmanlı arşiv bilgilerine dayanan eserler yazmak için görevlendirildiler.[26][27][28] 1981'de; Türk askerî cuntası tarafından, Gürpınar'a göre "kendi referans sistemine sahip alternatif ve ulusal bir akademi oluşturmak" için Yükseköğretim Kurulu kuruldu.[29][30] Akademik araştırmaların yanı sıra, 1983 yılında Türkiye'de Ermeni Sorunu üzerine ilk üniversite dersi Türkkaya Ataöv tarafından verildi.[30] 21. yüzyıla gelindiğinde, tarihi konularda Türk hükûmetinin resmî tutumunu ve anlatısını destekleyen yayınlarıyla tanınan Türk Tarih Kurumu'nun ana işlevlerinden biri soykırım iddialarına karşı çıkmaktı.[31][32][33]

1990'da; çalışmalarını Almanya'da yapan Taner Akçam, Kırım'ı kabul eden ve inceleyen ilk Türk tarihçisi oldu.[34][35] 1990'larda, Türkiye'de özel üniversiteler kurulmaya başlandı ve bu, Kırım hakkındaki resmî anlatıya olan itirazların Türkiye içerisinde yayılmasını sağladı.[36] 2005'te üç farklı Türk üniversitesinden gelen akademisyenler, Kırım'ı konu alan bir akademik konferans düzenledi. Mayıs 2005'te gerçekleştirilmesi planlanan konferans, konferansı durdurmak için yapılan kampanyaların ardından geçici olarak askıya alındı ancak sonunda Eylül ayında düzenlendi.[37][38][39] Konferans; Türk resmî anlatısına karşı yapılan ilk büyük itirazı temsil ediyordu[39] ve resmî tarihyazımının yanında, İstanbul ve Ankara'daki bazı seçkin akademisyenler tarafından alternatif, retçi olmayan bir tarihyazımının başlatılmasıyla sonuçlandı.[40][41] Kırım'ı açıkça bir soykırım olarak kabul eden ve hakkında çalışmalar yapan Türk akademisyenler zaman zaman Türk aşırı milliyetçileri tarafından ölüm tehditlerine ve Türk Ceza Kanunu'nun 301. maddesinden açılan davalara maruz kaldılar,[42][43] ancak bu zemin üzerinde açılan davaların büyük çoğunluğuna takipsizlik kararı verildi.[44] Batılı akademisyenler, yöntemlerini akademiye aykırı olarak değerlendirdikleri için Türk retçi tarihyazımını çoğunlukla görmezden gelir ve kabul etmezler.[45][46]

Vahakn Dadrian

Kırım ile ilgili ilk kaynaklar, Kırım'ı bizzat yaşayan Ermeniler tarafından yazılan anlatı ve hâtıratlar idi. Bu kaynaklar, mağdur grup tarafından yazılmış olarak tarafsızlıktan yoksun olarak nitelendirildikleri için akademisyenler tarafından uzun süre görmezden gelindi. Kırım'a ilişkin Ermeni anlatıları; ilk kez Soğuk Savaş döneminde, Ermeni diasporasının tarih kitaplarında güvenilir kaynaklar olarak ciddiye alındı.[5]

Tarihçi Gwynne Dyer, erken dönemin Ermeni tarihyazımını eleştirdi ve Sovyet Ermeni tarihçileri E. K. Sarkisyan ile R. G. Şahakyan'ın eserlerinde propaganda yaptığını belirtti.[47] Örneğin; Ermeni kökenli tarihçi Marjorie Housepian Dobkin, İzmir 1922 adlı kitabında Türk Ulusal Hareketi'nin "kasıtlı ırkçılık politikasının" bir sonucu olarak İzmir Ermenilerinin katledildiğini yazar, ancak bu iddia da Dyer tarafından "Dobkin'in iddiasını desteklemek için herhangi bir kanıt kullanmadığı" gerekçesiyle eleştirilir. Dyer; bundan ziyade, Türk Ulusal Hareketi'nin Ermenilerin katledilmesi üzerine resmî politikaya sahip olmadığına ve katliamların sebebinin komutanların askerlerini kontrol edememeleri olduğuna inanmaktadır.[48]

Çalışmalarını yakın zamanda yapmış dikkate değer bir başka Ermeni tarihçi ise Vahakn Dadrian'dır. Dadrian; Ermeni Kırımı'nın, Osmanlı İmparatorluğu'ndaki Türk çoğunluğun on yıllardır Ermenilere yönelik ayrımcı tutumunun ve bunun yol açtığı şiddetin bir uzantısı olduğunu savunur. Ancak Fransız-Ermeni tarihçi Raymond Kévorkian bu görüşlere karşı çıkmaktadır. Kévorkian; Kırım'ın, İttihat ve Terakki'nin Jön Türk Devrimi'nden itibaren var olan, bir Türk ulus devleti yaratma amacının önemli bir sonucu olduğunu iddia eder.[49]

Tarihyazımında genellikle Kırım için üç ana sebep kabul edilir: Ermeni ve Türk milliyetçiliği arasındaki rekabet, din ve güvenlik.[8] Diğer bazı akademisyen ve tarihçiler ise Kırım'ın bunların yanında başka çeşitli faktörler tarafından motive edildiğini savunurlar.[50]

Ayrıca bakınız

[değiştir | kaynağı değiştir]
Özel
  1. ^ Suny 2015, ss. 245, 330.
  2. ^ Suny 2009, s. 935.
  3. ^ Göçek 2015, s. 1.
  4. ^ Matossian 2015, s. 156.
  5. ^ a b Matossian 2015, s. 144.
  6. ^ Matossian 2015, s. 149.
  7. ^ Göçek 2007, ss. 340-341.
  8. ^ a b Matossian 2007, ss. 371-376.
  9. ^ Akçam 2018, s. 158.
  10. ^ a b Suny 2015, ss. 243-244.
  11. ^ Kieser 2018, s. 225.
  12. ^ Suny 2015, ss. 244-245.
  13. ^ Suny 2015, ss. 256-257.
  14. ^ Ihrig 2016, s. 109.
  15. ^ Morris, Ze'evi 2019, s. 486.
  16. ^ Akçam 2012, ss. 289-290, 331.
  17. ^ Akçam 2012, s. 341.
  18. ^ Horne 2013, ss. 173-177.
  19. ^ Ihrig 2016, ss. 10-11.
  20. ^ Gürpınar 2016, s. 234.
  21. ^ Cheterian 2018, s. 189.
  22. ^ de Waal 2015, ss. 51-52.
  23. ^ Cheterian 2018, ss. 189-190.
  24. ^ Mamigonian 2015, s. 63.
  25. ^ Gürpınar 2016, ss. 219-220.
  26. ^ Baer 2020, ss. 116-117.
  27. ^ Göçek 2011, s. 44.
  28. ^ Bayraktar 2015, s. 802.
  29. ^ Gürpınar 2013, s. 423.
  30. ^ a b Dixon 2010, s. 473.
  31. ^ Galip 2020, s. 153.
  32. ^ Gürpınar 2013, s. 421.
  33. ^ Göçek 2015, s. 293.
  34. ^ Suny 2009, s. 938.
  35. ^ Gürpınar 2013, s. 419.
  36. ^ Göçek 2015, s. 468.
  37. ^ Suny 2009, s. 942.
  38. ^ Bayraktar 2015, ss. 804-805.
  39. ^ a b Gürpınar 2013, ss. 419-420.
  40. ^ Gürpınar 2013, ss. 420, 422, 424.
  41. ^ Erbal 2015, ss. 786-787.
  42. ^ de Waal 2015, s. 182.
  43. ^ Freely, Maureen (23 Ekim 2005). "'I Stand by My Words. And Even More, I Stand by My Right to Say Them...'". The Guardian (İngilizce). 11 Şubat 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Haziran 2021. 
  44. ^ Corley, Felix (14 Şubat 2002). "Ayse Nur Zarakolu". The Independent (İngilizce). 8 Mart 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Haziran 2021. 
  45. ^ Göçek 2015, s. 2.
  46. ^ Erba 2015, s. 786.
  47. ^ Dyer 1976, ss. 101-102.
  48. ^ Dyer 1976, ss. 103-104.
  49. ^ Gutman 2015, ss. 169-170.
  50. ^ Bedross 2018, ss. 135-147.
Genel

Konuyla ilgili yayınlar

[değiştir | kaynağı değiştir]
  • Kieser, Hans-Lukas (2006). "Armenians, Turks, and Europe in the Shadow of World War I: Recent Historiographical Developments". Der Völkermord an den Armeniern, die Türkei und Europa/The Armenian Genocide, Turkey and Europe. Chronos Verlag. ISBN 978-3-0340-0789-4. 
  • Turan, Ömer; Öztan, Güven Gürkan (2018). Devlet aklı ve 1915: Türkiye'de "Ermeni Meselesi" anlatısının inşası. İletişim Yayınları. ISBN 978-975-05-2349-6. Diğer özet.